Bu Blogda Ara

23 Mayıs 2025 Cuma

Kurtuluş şefaatte değil 😔


"Kurtuluş şefaatte değil, Allah’tan gelen hak sözde, yani vahiyde gizlidir."




UYARI / HATIRLATMA

Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.
Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz
Yazımıza devam edelim.

1. En’am 6:94

> “Andolsun ki sizi ilk defa yarattığımız gibi bize tek başınıza geldiniz... Sizin için şefaatçi olduklarını sandığınız ortaklarınız da sizinle birlikte kayboldu…”



Bu ayette insanlar öldükten sonra tek başlarına Allah’a dönerler; her şey geride kalır, şefaat umdukları "şeyler" yok olmuştur. Demek ki şefaat bir “sahne” değil, bir yanılsama olabilir.


---

2. Zümer 39:44

> “De ki: Şefaat bütünüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Sonunda yalnız O’na döndürüleceksiniz.”



Şefaatin kendisi Allah’a aittir; yani kimse O’nun izni olmadan araya giremez. Ama daha derin anlamda, şefaat de bir vahiydir. Allah’ın hak sözüne uyumlu olmayan hiçbir söz şefaat sayılmaz.


---

3. Tâhâ 20:109

> “O gün, Rahman’ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez.”



Burada kritik nokta: Allah “sözünden razı olduğu” kimseye izin verir.
Demek ki “şefaat hakkı”, bir “kişiye” değil, onun taşıdığı söz ve hakikate tanınır.


---

4. Yâsîn 36:60–61

> “Ey Âdemoğulları! Size, şeytana tapmayın; çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır. Bana kulluk edin; işte bu, dosdoğru yoldur.”



Bu ayet bir uyarıdır ama aynı zamanda kurtuluşun nerede olduğunu gösterir:

Kulluk. 

Doğru yol. 

Bu da ancak vahiy ile bilinir. 

Şefaat değil, yöneliş belirleyicidir.


---

5. Zuhruf 43:86

> “Onların Allah’ın dışında yakardıkları kimseler hiçbir şefaate sahip değildir. Ancak hakikate şahitlik edenler (şefaat edebilir), onlar da bilirler.”



Kim şefaat edebilir?

“Hakikate şahitlik eden ve bilen.”

Yani hakikati taşıyan söz, Kur’an’dır. Ona şahidlik edenler, yalnızca onunla hareket edenlerdir.


---

Sonuç olarak:

Kur’an’da “şefaat” beklentisi, kelimeye, yani vahye yöneltilmiş bir dikkatle değiştirilir. Kurtuluş, bir “aracının” lütfu değil, Rabbin sözünü anlama ve onaylama” becerisine bağlıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder