🗣 PEYGAMBER SORULARI ?
İlahi Hikmet ve Eğitim Aracı Olarak Sorular
Kur’an-ı Kerim, sadece bir ibadet rehberi değil, aynı zamanda insanlığa ahlaki, sosyal ve düşünsel bir yol haritası sunan ilahi bir kitaptır. Bu çerçevede peygamberlerin sözleri, duaları ve özellikle sordukları sorular da derin anlamlar taşır. Kur’an’da geçen peygamberlerin soruları, sadece bilgi edinme amacı taşımaz; aynı zamanda tebliğ, düşündürme, sorgulatma ve eğitme gibi işlevlere sahiptir.
UYARI / HATIRLATMA
Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.
Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.
1. Hz. İbrahim’in Soruları: İnançta Derinleşme Arzusu
Hz. İbrahim, Allah’a şöyle bir soru yöneltmiştir:
> “Rabbim! Ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster.” (Bakara, 2/260)
Bu soru, zahiren bir şüphe gibi algılansa da, ayetin devamında Hz. İbrahim’in, bu soruyu kalbinin tatmin olması için sorduğu açıklanır. Allah da ona dört kuş verip onları parçalayarak dağlara yerleştirmesini ve sonra onları çağırmasını emreder. Bu, iman ile aklın birleşmesini ve peygamberlerin bile tefekkür ve gözlem yoluyla inançlarını derinleştirme arzusu taşıdığını gösterir.
2. Hz. Musa’nın Soruları: İlahi Sırrı Anlama Çabası
Hz. Musa’nın, Hızır kıssasında geçen soruları meşhurdur. Hızır ile birlikte çıktığı yolculukta, gördüğü olaylara anlam veremeyince sürekli olarak sorular sorar:
“Gemiyi niçin deldin?”
“Masum bir çocuğu neden öldürdün?”
“Yıkılmak üzere olan duvarı neden ücret almadan düzelttin?”
(Bkz. Kehf, 18/71-77)
Bu sorular, aklın ve şeriatın sınırlarını zorlayan olaylar karşısında peygamberin bile açıklama ihtiyacı duyduğunu, ilahi ilim karşısında insan bilgisinin sınırlı kaldığını ortaya koyar.
3. Hz. İsa’nın Sorusu: İlahi İzni Teyit
Hz. İsa, havarilerinin gökten bir sofra istemesi üzerine Allah’a şöyle dua eder:
> “Allahım! Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir…” (Mâide, 5/114)
Bu dua, ardından gelen şu soruyla ilginçleşir:
> “Senin iznin dışında ben, kendiliğimden böyle bir şey yapabilir miyim?” (Mâide, 5/116
Bu, peygamberin görev sınırlarının ve yetkilerinin Allah tarafından belirlendiğini, onun da bu sınırları aşmama hassasiyetini gösterir.
4. Hz. Nuh’un Sorusu: Şefkat ve Sınırları
Tufan sırasında Hz. Nuh, oğlunun kurtarılmasını ister ve şöyle sorar:
> “Ey Rabbim! Oğlum da ailemdendir. Senin vaadin ise haktır…” (Hud, 11/45)
Allah ise, onun salih biri olmadığını bildirir ve Hz. Nuh’a bilmediği bir şeyi sormaması gerektiğini hatırlatır. Bu olay, peygamberlerin bile ilahi adalet karşısında duygusal tepkiler verebileceğini ve sınırlandırıldıklarını gösterir.
5. Hz. Yusuf’un Sorusu: Teslimiyetin Doruğu
Hz. Yusuf’un duası şu şekildedir:
> “Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihlerin arasına kat.” (Yusuf, 12/101)
Bu, soru değil bir dua olsa da, bir nevi niyaz ve teslimiyet ifadesidir. Peygamberin tek dileği, Allah’a tam teslim olmuş bir kul olarak can vermektir.
---
Sonuç
Kur’an’daki peygamberlerin soruları, sadece bilgi arayışı değil; aynı zamanda kulluk bilinci, sabır, hikmete yönelme ve tebliğ sorumluluğunun göstergesidir. Bu sorular, insanın Allah’la olan ilişkisini, öğrenme sürecini ve kalbin tatmin arayışını gözler önüne serer. Dolayısıyla Kur’an, sorularla düşünen, sorgulayan ve hakikate yönelen bir birey inşa etmeyi hedefler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder