Kolaylaştırılmış Din: Tekelin Değil, İnsanlığın Dini

 

​Kolaylaştırılmış Din: Tekelin Değil, İnsanlığın Dini

​Giriş: Zorlaştırılmış Din, Tekelleşmiş Hakikat

​İlahi dinin en temel amacı, insanı özgürleştirmek ve hayatı kolaylaştırmaktır. Kur’an, bu evrensel hakikati defalarca tekrarlar:

“Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.” (Bakara 2/185)


​Ancak tarih boyunca bu net mesaj, din adına ortaya çıkan ve çıkar sağlayan ruhban sınıfların elinde maalesef tersine çevrilmiştir. Onlar, Allah’ın kolaylaştırdığı dini zorlaştırmış, anlaşılır olanı kapalı hale getirmiş, herkesin okuyup anlayabileceği kitabı “sadece biz anlarız” duvarlarıyla çevrelemişlerdir.

​1. Din: Sorgulanabilir, Anlaşılabilir, Erişilebilir

​Kur’an’ın evrenselliği, onun doğrudan anlaşılabilir olmasına dayanır. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurur:

“Andolsun biz bu kitabı düşünülsün diye kolaylaştırdık. Düşünen yok mu?” (Kamer 54/17)


​Bu ifade, dinin özündeki ilahi sadeliğin ve erişilebilirliğin ilanıdır. Eğer herkes sorgulanacaksa, herkes anlayabilmelidir. İlahi adalet, bilgiye erişimi sınırlayan ve kitabı belli bir sınıfın elinde tutan bir anlayışla kesinlikle bağdaşmaz.

​Hiçbir nebi, Allah’ın kelamını bir “otorite tekeline” dönüştürmemiştir. Aksine, her peygamberin insanlığa ilk çağrısı şuydu:

“Ben de sizin gibi bir insanım; bana sadece ilahınızın bir tek olduğu vahyediliyor.” (Kehf 18/110)


​Bu ilke, dinin beşerî ayrıcalıklara kapalı, eşitlikçi ve sade doğasını en güçlü şekilde vurgular.

​2. Nebinin Görevi: Kitabı Ulaştırmak, Hakikati Saklamak Değil

​Kur’an, nebinin sorumluluğunu son derece açık bir şekilde tanımlar:

“Sana bu kitabı, insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiğiyle hükmetmen için indirdik.” (Nisâ 4/105)


​Nebi, kendisine gelen kitabı insanlara ulaştırmak, öğretmek ve açıklamakla yükümlüdür; ancak bu kitabı kendine ait bir otoriteye veya tekele dönüştürmekle değil. O, **“kitabın taşıyıcısı”**dır, “sahibi” değil.

​Tebliğ görevini tamamladıktan sonra, herkesin kitabı kendi aklıyla ve vicdanıyla anlaması beklenir. Çünkü nihai sorgu, nebiye değil, doğrudan bireye yöneliktir.

“O gün her nefis, kendi yaptıklarından sorguya çekilecektir.” (Mü’minûn 23/62)


​Bu evrensel ilke, her bireyin doğrudan Allah’ın kelamına muhatap olduğunu ve aracılara ihtiyaç duymadığını gösterir.

​3. Zorlaştırılmış Din: Ruhbanlığın İnşa Ettiği Duvarlar

​Ne var ki tarih, bu sade hakikati tersine çevirdi. Dini zorlaştırmak, bir grubun güç ve çıkar kaynağına dönüştü.

​Karmaşık fıkıh sistemleri, sorgulanmaz mezhepler, halkın anlamadığı dillerdeki metinler, halkın dinle arasına bilinçli duvarlar ördü. Böylece “anlam” yerini kör “nakle”, “vicdan” yerini **“otoriteye itaat”**e bıraktı.

​Zorlaştırılmış din, doğal olarak sorgulamayı yasaklar. Çünkü sorgulama, tekelin ve ruhbanlığın sonudur. Oysa Kur’an tam tersine, insanı akletmeye, derin düşünmeye ve sormaya davet eder:

“Onlar Kur’an üzerinde hiç düşünmezler mi? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var?” (Muhammed 47/24)


​Kur’an’ın dili sade, mesajı doğrudur; zorluk, metnin özünde değil, metni karartanlarda gizlidir.

​4. Kolaylaştırılmış Din: Tevhidin Toplumsal Boyutu

​Kolaylık, sadece bireysel bir rahatlık değil; tevhidin kaçınılmaz toplumsal sonucudur. Çünkü din kolaylaştıkça, aracı kurumlar ve kişiler ortadan kalkar, herkes Allah’a doğrudan yönelir. Bu da din adına “rab edinilen” beşerî otoriteleri ortadan kaldırır.

“Onlar, Allah’ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rabler edindiler.” (Tevbe 9/31)


​Kolaylaştırılmış din, aracıları değil, doğrudan Allah ile olan bağı güçlendirir ve dikey bir ilişki kurar. Bu yüzden Kur’an, dini bir sınıfın elinde tutmak isteyenleri ve kitabı tahrif edenleri açıkça eleştirir:

“Kitabı elleriyle yazıp sonra ‘Bu Allah katındandır’ diyenlere yazıklar olsun.” (Bakara 2/79)


​Kolaylaştırılmış din, herkesin doğrudan muhatap olduğu, kimsenin kimseye kulluk etmediği, eşitlikçi bir bilinç düzenidir.

​Sonuç: Zorlaştıranlar Azaltır, Kolaylaştıranlar Yaşatır

​Dinin özü, insanın yükünü hafifletmek, hayatı anlamlı kılmak ve herkesin doğrudan Allah’ın sözüyle buluşmasını sağlamaktır. Bir din, eğer sadece âlimlerin, medreselerin, mezheplerin veya şeyhlerin anlayabileceği karmaşık bir forma bürünmüşse, o din ilahi özünden uzaklaşmıştır.

Kolaylaştırılmış din, Allah’ın rahmetinin yeryüzündeki tecellisidir.

Zorlaştırılmış din ise, insanın kendi kurduğu putların ve otoritelerin gölgesidir.

“Rabbinin sözü tamamlanmıştır: doğrulukla ve adaletle. Onun sözlerini değiştirebilecek yoktur.” (En‘âm 6/115)


​Bu söz, kimsenin tekelinde değildir.

Herkese hitap eder.

Ve herkes, bu kitaptan, kendi idrakıyla sorgulanacaktır.

Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣