Allah'a Endâd" (Denkler) Edinmek
Ruhun Köleliği ve Gizli Şirk: "Allah'a Endâd" (Denkler) Edinmek
Kur’an-ı Kerim’in en keskin uyarılarından biri, insanın kalbindeki yönelimi, sevgiyi ve itaati doğru yere konumlandırmasıyla ilgilidir. Bakara Suresi 165. ayet bu uyarının merkezindedir ve yalnızca bir teolojik ilke değil, aynı zamanda insan psikolojisinin ve ahlakının bir çözümlemesidir:
“İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah’tan başkasını Allah’a endâd (eşler, denkler) edinirler. Onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise Allah’a sevgide çok daha kararlı ve güçlüdürler.”
Bu ayet, “Endâd” (أنداد) kavramı üzerinden, imanın sınırlarını belirleyen, şirkin psikolojik ve ahlaki kökenine ışık tutar.
1. Endâd'ın Anatomisi: Heykelden Otoriteye
Endâd kelimesi, Arapçada “nidd” (نِدّ) kökünden türemiştir ve "denk," "karşıt," "rakip," "eşdeğer" gibi anlamları taşır. Geleneksel olarak putperestlikle ilişkilendirilse de, Kur’an'ın kullanımdaki derinliği bu kavramın kapsamını genişletir:
Endâd, yalnızca taş ve ahşaptan yapılma bir put değildir.
Allah'ın tek ve mutlak olan yetkisini, sevgisini, korkusunu veya hükmünü paylaştırdığımız her şey, birer "nidd" hâline gelir. Kur'an, insanın yaratılışın açık delillerini (gökleri, yeri, suyu) görmesine rağmen yine de O’na denkler kıldığını ifade eder:
“Oysa gökleri ve yeri yaratan O’dur. O, size gökten su indirir… Sonra siz O’na endad kılarsınız.” (İbrahim 14:32-33)
Buradaki sapma, zihinsel bir hatadan çok, kalbî bir yöneliş sapmasıdır.
2. Kalbin Bölünmüşlüğü: Endâd Edinmenin Psikolojisi
"Allah indinde endad yoktur" ilkesi, tevhidin yalnızca zihinsel bir kabul değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik bir tamlık gerektirdiğini gösterir. Endâd edinmek, Allah'a gerçekte denk olmayanı "denkmiş gibi algılama" yanılgısıdır.
İnsan bu psikolojik şirke düştüğünde, sevgi, korku, güven, itaat ve teslimiyet gibi kalbî alanlardaki otoriteyi bölmeye başlar:
- Lideri İlahlaştırmak: Bir karizmatik lideri, bir siyasi akımı veya bir cemaat otoritesini, Allah'ın hükmünün önüne koymak.
- Korkuya Kölelik: Gelecek kaygısını, ölüm korkusunu veya statü kaybı korkusunu, Allah'tan daha baskın bir güç olarak algılamak ve tüm kararlarını buna göre almak.
- Ene (Benlik) Putu: Kendi arzu, ihtiras ve mantığını, ilahi rehberliğin üzerine çıkararak kendini yegâne hakem ilan etmek.
İman edenlerin ise bu ayette vurgulandığı gibi "Allah'a sevgide çok daha güçlü" olması, tevhidin yalnızca bir beyan değil, aynı zamanda sevgi, yönelim ve bağlılıkta da tekliği sağlama eylemi olduğunu gösterir.
3. Günümüzün Modern Endâdları ve Otoritenin Kutsallığı
Endâd kavramı, günümüzde soyut ve daha sinsi formlarda varlığını sürdürmektedir. Modern hayatta Allah'ın yetkisini gasp eden veya sevgi/itaat merkezine yerleşen yeni **"nidd"**ler şunlardır:
a. Seküler Kutsallar
Para, Güç ve Statü: Bu değerleri hayatın merkezi, nihai amacı ve mutluluğun garantisi yapmak. "Rızkı yalnızca Allah verir" inancına rağmen, işvereni veya bir finansal gücü mutlak rızık kaynağı gibi görmek.
b. Dini Otoriteler
Din Adamını veya Geleneği Mutlaklaştırmak: Bir mezhebi, cemaati veya "şeyh"i, Kur'an ve Sünnet'in rehberliğinden bağımsız olarak sorgusuz sualsiz hakikat kaynağı kabul etmek. İnsana ait olanı, ilahi bir dokunulmazlıkla kutsamak.
c. İdeoloji ve İnsan Ürünü Düzenler
Devlet veya İdeolojiye Kutsallık Atfetmek: İnsanın ürettiği ideolojik yapıları, sosyal düzenleri veya devletleri, mutlak doğru ve sorgulanamaz otoriteler olarak kabul ederek Allah'ın hükmünün önüne geçirmek.
Bu modern putlar karşısında Kur’an’ın evrensel çağrısı sabittir:
“O halde Allah’a endad kılmayın, siz biliyorsunuz (ki onlar hiçbir şey yaratamazlar).” (Bakara 2:22)
Sonuç: Endâd'sız Bilinç ve İçsel Özgürlük
"Allah indinde endad yoktur." Bu, tevhidin sadece bir inanç bildirgesi değil, aynı zamanda insanın özgürlüğünün de kaynağıdır.
Kim Allah’a denkler tutarsa, yalnızca inancını değil; aklını, vicdanını ve kalbini de o denkliğin kölesi yapar. Korktuğu otorite büyür, sevdiği otorite sınırsızlaşır ve kendini yitirir.
Ancak kim endâdları (denkleri, eşleri) reddeder ve tüm sevgisini, korkusunu, güvenini ve itaatini yalnızca Allah'a yöneltirse, içsel bir özgürlük kazanır. Bu, hem psikolojik bir olgunluk hem de ahlaki bir zirvedir: Yalnızca Tek Gerçek Güce Bağlanmak.
Yorumlar
Yorum Gönder