Kayıtlar

KARZ-I HASEN: Allah’a Ödünç Vermek

Resim
  KARZ-I HASEN: ALLAH’A GÜZEL BORÇ VERMEK 1. Lügat Anlamı “ قرض / karz ” kelimesi sözlükte “kesmek” demektir. Farenin bir ekmekten kopardığı parçaya قرضة / kurza , terzinin kumaştan kestiği parçalara قرضات / kurazât denir. Araplar, genellikle geri almak için verdikleri şeylere karz derler. Bu kelime Türkçe’de “ödünç” karşılığıdır. Dolayısıyla “karz”, aslında bir şeyden parça koparıp ayırmak, kesmek kök anlamından hareketle ödünç vermek mânasına gelmiştir. “ Karz-ı hasen (القرض الحسن) ” ise “güzel ödünç” demektir. Bunun güzelliği, herhangi bir çıkar, faiz, riya veya beklenti olmadan; sırf Allah rızası için, din kardeşinin ihtiyacını gidermek amacıyla verilmiş olmasındadır. 2. Allah’a Ödünç Vermek Kur’an’da bazı ayetlerde Allah Teâlâ, infak, zekât ve şükür için yapılan harcamaları “ Allah’a güzel bir ödünç vermek ” olarak adlandırır. 📖 İlgili ayetler: Bakara 245 Mâide 12 Hadîd 11, 18 Tegâbün 17 Müzzemmil 20 Bu ayetlerde Allah, mü’minlere hitaben: İnf...

İnsanın Ayrılmaz Eşi: Arkadaş, Akran ve İblis’in Rolü

Resim
  Kur’ân’da Karîn Kavramı İncelemesi 1. Dilsel Köken قرين [karîn] sözcüğü, Arapça’da “yakın, beraber, eş, akran, yoldaş” demektir. Türkçe’deki “akran” kelimesi de bu kökten gelir. “Kur’an’da karîn” denildiğinde, kişiye sürekli eşlik eden, onunla birlikte yaşayan bir “yakın eşlikçi” kastedilir. Bu eşlikçi, hem arkadaş hem de ayartıcı güç (İblis/şeytan) bağlamında geçer. 2. Kur’an’daki Kullanımları Sözcük, Kur’an’da 7’si tekil, 1’i çoğul olmak üzere 8 kez geçer. Bunları tek tek görelim: a) Kaf Suresi (50/19-29) Burada kıyamet sahnesi anlatılır. Her insana “bir karîn” eşlik etmektedir. Hesap günü bu karîn şöyle der: “İşte yanımdaki hazır!” (50:23) Buradaki karîn, kişinin dünyadaki kötü yönünü temsil eden “İblis”tir. O, kişiyi ayartan, onunla doğan ve mahşere kadar ayrılmayan yoldaştır. b) Saffat Suresi (37/51-53) “Benim bir karîn’im vardı, bana ‘Öldüğümüzde gerçekten mi yeniden diriltileceğiz?’ derdi.” Buradaki karîn, inkârcı akran/arkadaş anlamındadır. Y...

Kalp ve Şaşkınlık İlişkisi

Resim
  Kur’an’da Kalp ve Şaşkınlık İlişkisi Kur’an’da “kalp” (قلب) sözcüğü, biyolojik olarak kan pompalayan organı değil, insanın özünü, merkezini, kişiliğini ve düşünce dünyasını temsil eder. Araplar, yaşadıkları heyecanların ve duyguların kalp atışlarına yansıdığını gözlemledikleri için “kalp”i hislerin merkezi saymış; zamanla düşünce ve tefekkürün merkezi anlamında da kullanmışlardır. Aslında akıl ve idrakin merkezi biyolojik olarak beyin olsa da, dilde “akıl = kalp” özdeşliği oluşmuştur. Bu da edebî mecaz (mahalliyet mecazı mürseli) yoluyla ortaya çıkmış, giderek yerleşmiş bir kullanımdır. Dolayısıyla Kur’an’da “kalp” sözcüğü, insanın aklını, bilincini, iradesini, zihinsel fonksiyonlarını kapsayan bir merkez olarak anlaşılmalıdır. 1. Kalbin Anlam Katmanları Kur’an’da kalp: Düşünme ve anlama merkezi dir: “Onlar yeryüzünde dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri olsun?” (Hac, 22/46) İman ve inkârın mekânıdır : “Allah onların kalplerini mühürlemiştir.” (Bakara, 2/7) Do...

Kuran’da Zeyd İsmi

Resim
  Kur’an’da Zeyd İsmi ve Anlamı: Tespitler ve Analiz Kur’an’da Zeyd ismi geçer. Bu isim, Kur’an’daki toplumsal, hukuki ve ahlaki düzenlemelerin anlaşılması açısından kritik bir örnek teşkil eder. Zeyd’in adı temsilî bir işlev görür; yani sadece bir şahsiyeti değil, aynı zamanda belirli mesaj ve ilkeleri de sembolize eder. 1. Zeyd İsminin Anlamı ve Sembolizmi Anlam: Arapça kökenli “زيد” kelimesi, “artmak, çoğalmak, büyümek” anlamına gelir. Sembolik işlev: Kur’an’da Zeyd’in adı, manevi ve toplumsal artışın, örnek davranışın ve olumlu gelişimin bir simgesi olarak kullanılmaktadır. Temsilî karakter: Zeyd’in adı, onun üzerinden anlatılan olaylara evrensel mesajlar yüklenmesini sağlar. 2. Kur’an’da Zeyd’in Geçtiği Ayetler ve Bağlamları a) Ahzâb Suresi 37 “Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de azat etmek suretiyle iyilikte bulunduğun kimseye: ‘Eşini yanında tut ve Allah’tan kork!’ diyordun. Allah’ın açığa çıkaracağı bir şeyi ise içinde gizliyo...

Kuran’da Kahr: Ezilenler, Galipler ve Kozmik Adalet

Resim
   “قهر” (Kahr) kavramını Kur’an perspektifiyle hem dilsel hem mecazî açıdan inceleyelim ve bazı şaşırtıcı bağlantılar ortaya koyalım. 1. Dilsel ve kökensel analiz قَهْر (kahr) Arapça’da temel olarak “ezme, zorlama, baskı, galip gelme” anlamına gelir. Kökü ق-ه-ر (Q-H-R) üç harfli köktür ve anlam çerçevesi şöyledir: Galip gelmek / üstün olmak : Bir kimseyi veya gücü tamamen kontrol altına almak. Zorlama / boyun eğdirme : Direnişi kırmak, iradeyi baskılamak. İrade ve güç : “Kahr” aynı zamanda mutlak güç ve iradeyi temsil eder. Kök, insan düzeyinde olursa baskı, zulüm veya zorlayıcı güç anlamında kullanılır; ilahi düzeyde olursa Allah’ın mutlak kudreti ve iradesi bağlamında geçer. Kahr, bir şeyi veya birini normal konumundan daha kötü bir hâle sokmak demektir. Bir insanı olması gereken konumdan daha aşağı bir duruma getirmek, onu kahretmek tir. Kahr, aslında “ikram”ın, yani üstün kılmanın, saygın hâle getirmenin zıddıdır . Örnek olarak Araplar, yiyeceğin pişmesi...

Doğruluk ve Mükafat: "Kademe Sıdk"

Resim
  Kur’an’da Doğruluk ve Mükâfat: "Kademe Sıdk" ve "Makad-ı Sıdk" Kavramları Kur’an-ı Kerim, iman edenlerin Allah katında ulaşacakları şerefli konumları ve alacakları mükâfatları farklı kavramlarla ifade eder. Bu kavramlardan "Kademe Sıdk" ve "Makad-ı Sıdk", doğruluk ve samimiyetin hem bu dünyadaki karşılığını hem de ahiretteki yüce makamını temsil eder. Her ne kadar dilsel olarak birbirine benzese de, bu iki ifade Kur’an’ın farklı ayetlerinde kendine özgü anlam katmanlarıyla yer alır. 1. Kavramların Dilsel Kökeni ve Anlamı Kademe Sıdk (قَدَمَ صِدْقٍ):  Yûnus Suresi 2. ayette geçen bu ifade, “doğruluk adımı” veya “sağlam mevki” olarak tercüme edilebilir. Arapça’da  kadem  (قدم) kelimesi “ayak, adım, öncülük” veya “bir şeyin önceden gönderilmesi” anlamlarına gelirken,  sıdk  (صدق) “doğruluk, hakikat, samimiyet” demektir. Bu birleşim, iman yolunda atılan her dürüst ve sağlam adımın Allah katında hayırlı bir karşılığı olduğunu ifade eder. Türkçedeki ...

Kur’an Dilinde “Vermek" Gizli İncelikleri

Resim
  Kur’an’da “Vermek” Kavramı: İ‘tâ – Îtâ – Atâ Giriş Kur’an’da “vermek” fiili, farklı bağlamlara göre çeşitli kelimelerle ifade edilir. Bu kelimeler arasında en çok öne çıkanlar اِعْطَاء (i‘tâ) , اِيْتَاء (îtâ) ve عَطَاء (atâ) sözcükleridir. Bu sözcükler, yalnızca eşanlamlı kelimeler olmayıp; aralarındaki ince nüanslar, Kur’an’ın anlam örgüsünde önemli işlevlere sahiptir. Bu makalede, söz konusu üç kavram arasındaki farklar Kur’an ayetleri ışığında ele alınacak, hangi durumlarda hangisinin kullanıldığı ortaya konulacaktır. 1. İ‘tâ (اِعْطَاء) “İ‘tâ” sözcüğü, kök anlamı itibariyle bir şeyi emanet veya geçici olarak değil, temlik ve devir yoluyla kalıcı biçimde verme anlamı taşır. Bu verme, aynı zamanda bir lütuf niteliği taşır; yani karşılıksızdır ve karşılık beklenmez. Kur’an’daki Kullanımı Kevser Suresi (108/1): “إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ – Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik.” Burada kullanılan i‘taynâke (biz verdik) ifadesi, Hz. Peygamber’e verilenin bir ema...