🐂 BAKARA TEMSİLİ VE TEVİLİ
Bakara Sûresi Bağlamında “Bakara” Sözcüğünün Temsili ve Tevilî Anlamı
1. “Bakara” Kelimesinin Kök Anlamı
Bakara Sûresi’nin adını aldığı بقرة [bakara] kelimesi, “yarmak, fethetmek ve genişletmek” anlamına gelen ب ق ر [b-q-r] kökünden türemiştir. Cins isim olarak kullanılan bu kelime, evcili ve vahşisiyle, erkeği ve dişisiyle birlikte sığır türünün tamamını kapsar. Sığıra bu ad, ya yeri sürerek toprağı yarıp altüst etmesinden ya da sahibini zenginleştirerek geçimini kolaylaştırıp genişletmesinden ötürü verilmiştir. Aynı kökten gelen “ıyal” kelimesi de aile ve geçimle ilgili olup bu anlam ilişkisini destekler.
UYARI / HATIRLATMA
Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.
Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.
Kur’an’da sığır imgesinin geçtiği tek sûre olan Bakara Sûresi’nde bu hayvanın seçilmesi rastlantı değildir; sembolik ve sosyolojik çağrışımları güçlüdür.
2. Yusuf Sûresi ve “Bakara”nın Tevili
Yusuf Sûresi 43 ve 46. ayetlerde Yusuf Peygamber’in rüyada gördüğü yedi semiz ve yedi zayıf ineği “bolluk ve kıtlık” yıllarıyla tevil etmesi, bu kelimenin aynı zamanda ekonomik döngüleri simgelediğini gösterir. “Bakara” burada “bereket, üretim, geçim ve genişlik” gibi olumlu anlamlarla ilişkilendirilmiştir. Bu yönüyle “sığır” sadece bir hayvan değil, ekonomi, geçim, mülk ve güç ilişkilerini yansıtan bir sembol hâline gelir.
3. Bakara: Totemden Tevhide
Bakara Sûresi’nde Musa Peygamber’in kavmine “Allah size bir sığır boğazlamanızı emrediyor” demesiyle başlayan kıssa (2:67–73), sadece zahirî anlamda bir hayvan kurban etme hadisesi değildir. Bu anlatı, derin bir temsili/müteşâbih mesaj içermektedir. Firavunî zihniyetin hüküm sürdüğü Mısır toplumunda sığır, özellikle de “buzağı”, zenginlik, iktidar ve güç sembolü olarak kutsanmıştır. İsrailoğulları’nın bu sembole yönelimi, “altından buzağı yapmaları”yla (A‘râf 148, Tâ-Hâ 88) somutlaşır.
Nitekim modern dönemde de “boğa”, ekonomik güç ve borsa piyasalarının sembolüdür (örneğin New York Borsası'nın simgesi). “Sığır kesmek” metaforu, bu maddî tanrıyı –yani altını, gücü ve zenginliği– kutsama eğilimini kesmek, ondan vazgeçmek anlamına gelir. Bu bağlamda Hz. İsa’nın sözüyle paralellik kurulur: “Hem Allah’a hem para’ya kulluk edemezsiniz.” (Matta 6:24)
4. Müteşâbihlik ve İsrailoğulları’nın Soruları
Bakara kıssasında sığırın cinsinin ve özelliklerinin aşama aşama tarif edilmesi, bu kavramın müteşâbih (benzeşen, çok anlamlı) olduğunu gösterir. İsrailoğulları, belirsiz gelen bu emri küçümseyip alay etmişlerdir. Musa’nın verdiği cevaplarla sığırın nitelikleri gittikçe daraltılır: Ne yaşlı ne körpe, sarı renkli, çifte koşulmamış, salma gezen, ekin sulamayan, lekesiz...
Bu niteliklerin hiçbirisi gerçek bir hayvana ait değildir; bilakis altına ve altın buzağıya ait özelliklerdir. Altın sarısı renk, alaca olmaması, çalıştırılmaması gibi unsurlar İsrailoğulları’nın kalplerindeki buzağıya işaret eder. Böylece “kesme” emri, kalpteki buzağı sevgisinin boğazlanması çağrısına dönüşür.
5. 72–73. Ayetler ve Musa’nın Mısır’dan Çıkışı
Takip eden ayetlerde (2:72–73) bir cinayet olayı anlatılır. İsrailoğulları, birini öldürmüş ve bu cinayeti örtbas etmeye çalışmışlardır. Kur’an burada, “Biz, ‘onun بعض [ba‘z]’ına darb edin dedik” ifadesini kullanır.
Klasik anlayışta ba‘z kelimesi “parça” olarak alınmış ve darb (vurmak) sözcüğü ile mecazi bir diriltme anlatımı kurulmuştur. Oysa bu iki kelimenin başka anlam alanları da vardır:
Ba‘z (بعض): Aynı zamanda “eza etmek, acıtmak” kökünden gelen bir mastardır.
Darb (ضرب): Sözlüklerde yüzlerce anlamı olan müteşâbih bir sözcüktür. “Yola çıkmak, hicret etmek, bir şeyi bir şeye yöneltmek” gibi anlamları da içerir.
Bu bağlamda “bazısına darb edin” ifadesi “Musa’ya eza etmeyin, onu bu şehirden uzaklaştırın, yola koyun” şeklinde anlaşılabilir. Bu anlayış Kasas Sûresi’ndeki (28:15–21) Musa’nın Mısır’dan kaçış kıssasıyla örtüşmektedir. Tâ-Hâ Sûresi (20:40) de Musa’nın bir nefis öldürmesi sonucu fitneyle imtihan edildiğini ve Allah tarafından korunarak elçiliğe hazırlandığını bildirir.
6. Diriltme: Fizikî Değil, Sosyal ve Ruhsal Bir Süreç
“Allah ölüleri işte böyle diriltir” (2:73) ifadesi, mecazî bir anlam taşır: sosyal ölüm yaşayanları, yani zalim sistemlerde sesi kısılmış, çaresiz kalmış halkı diriltme, yeniden hayat kazandırma anlamındadır. Bu, Kur’an’ın ruhuna uygun bir “diriltme”dir; fizikî canlandırma değil, vahyin diriltici gücüdür.
Nitekim Enfâl 24: “Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdığı zaman Allah’a ve Rasûl’e icabet edin” ayeti, diriltmenin metafizik değil, fıtrata dönüş anlamında olduğunu vurgular.
---
Sonuç
Bakara kıssası, sadece bir sığır kesme hadisesi değil, kalplerdeki “altın buzağıyı” kesme çağrısıdır. Musa’nın cinayet sonrası Mısır’dan çıkarılışı da vahiy sürecine hazırlık ve bir hicret emridir. Bu anlatıların merkezinde maddîleşmiş tanrı algısına karşı tevhid çağrısı vardır. Buzağıyı kesmek; altını, parayı, gücü ilahlaştırma eğilimini kesmektir. Bu yönüyle Kur’an’daki müteşâbih anlatım, tarihî olayların ötesinde zamanlar üstü bir mesaj taşır: “Hem Allah’a hem Para’ya kulluk edemezsiniz!”
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder