Kur’an’a Ancak Temizlenenler Dokunabilir⚠️
Şirk Pisliği Teması ve Arınmanın Zorunluluğu
Kur’an, insanların büyük çoğunluğunun hakikatten uzak olduğunu açıkça bildirir:
🔹 “İnsanların çoğu iman etmez.” (Hûd, 11/17)
🔹 “İnsanların çoğu anlamaz.” (A’râf, 7/179)
🔹 “Sen onların çoğunu doğru yolda bulamazsın.
🔹️ Onları, yoldan sapmışlar ve azgınlar olarak bulacaksın.” (A’râf, 7/16–17)
Dahası, iman edenlerin çoğunun bile şirke bulaşarak iman ettiği belirtilir:
🔹 “Onların çoğu Allah’a iman etmezler, ancak şirk koşarak iman ederler.” (Yûsuf, 12/106)
Yani şirk, sadece inkârcıların değil; iman iddiasında olan birçok insanın zihinsel ve ahlaki bir hastalığıdır.
Bu nedenle, iman ile şirk arasında bir karışım vardır toplumda. Kur’an, bu karışımı kabul etmez; tevhidi, arınmış ve saf bir bilinç hali olarak sunar.
Şirk: Zihinsel ve Ahlaki Bir Pislik
Kur’an’a göre şirk, sadece yanlış bir inanç değil; bir kir, bir pislik (rics) halidir:
🔹 “Şirk koşanlar pisliktir (rics’tir).” (Tevbe, 9/28)
Bu "rics", sadece inanç düzeyinde değil; ahlak, düşünce ve yaşam tarzı düzeyinde bir kirliliktir. Bu kirliliğe bulaşan bir toplum, hakikati göremez hale gelir. Kalpler kılıflanır, kulaklar sağır, gözler kör olur:
🔹 “Kalpleri vardır, ama kavrayamazlar; gözleri vardır, ama görmezler; kulakları vardır, ama işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağıdırlar.” (A’râf, 7/179)
Bu körlük ve sağırlık, bilinçli bir tercihin sonucudur. İnsan hakikati reddettikçe, Allah da onun kalbini mühürler:
🔹 “Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinde de perde vardır.” (Bakara, 2/7)
Kur’an’a Ancak Temizlenenler Dokunabilir
Kur’an, bu zihinsel kirlenmenin karşıtı olarak, temizlenmiş bir bilinç ile temas kurulabileceğini söyler:
🔹 “Ona (Kur’an’a) ancak temizlenenler dokunabilir.” (Vâkıa, 56/79)
Bu temizlik; şirkten, önyargılardan, nefsi arzuların hâkimiyetinden, geleneksel saplantılardan arınmayı gerektirir. Bu arınma olmadan Kur’an’a fiziksel olarak dokunulsa bile, anlam düzeyinde bir temas gerçekleşmez. Kalp kilitlidir, göz perdeyle kaplıdır, zihin bulanıktır.
Toplum Şirk İçindeyse, Üzerine Rics Yağar
Toplum şirk içinde olduğu sürece, üzerine “rics” yani pislik ve çürüme yağar:
🔹 “Allah pisliği, aklını kullanmayanların üzerine yağdırır.” (Yûnus, 10/100)
Bu ayet, toplumsal bir sonucu vurgular: Eğer bir toplum aklını kullanmaz, hakikati sorgulamaz, şirki içselleştirirse, o zaman zihinsel, sosyal, ahlaki ve manevi bir çöküş yaşar. Bu çöküş, bir “yağma” gibidir; düşünce çürür, ahlak yozlaşır, din şekle indirgenir, toplum kokuşur.
---
Sözde İslam Halkları: Şirkin Ortasında, Pisliğin İçinde
Kur’an, insanlığın genel eğiliminin tevhidi değil, şirki seçmek olduğunu bildirir. Bu sadece tarihsel bir gerçeklik değil; her çağda ve her toplumda yeniden kendini gösteren bir yozlaşma biçimidir. Bugün “Müslüman” olduğunu iddia eden halkların çoğunluğu, bu yozlaşmayı şirk içinde yaşamaktadır.
🔹 “Onların çoğu, Allah’a iman ediyorlar ama şirke bulaşmış bir şekilde.” (Yûsuf, 12/106)
Bu ayet, bugünkü İslam dünyasının en net fotoğrafıdır. İnsanlar Allah’a inandıklarını söylüyorlar; fakat:
Otorite olarak Allah’ın kitabını değil, mezheplerin fetvalarını görüyorlar,
Hüküm koyma hakkını Allah’tan alıp, beşerî otoritelere veriyorlar,
Allah adına konuştuğunu iddia eden kişi ve kurumları sorgusuz takip ediyorlar,
Allah’ın kitabını anlamadan okuyor, ama hadis kitaplarını dinin kaynağı yapıyorlar,
Dinlerini atalarından miras alıyor, sorgulamıyor, araştırmıyorlar.
Bu, Kur’an’a göre şirkle kirlenmiş bir imandır. Ve bu şirkin sonucu, kaçınılmaz biçimde bir “pislik” (rics) halidir:
🔹 “Şirk koşanlar bir pisliktir.” (Tevbe, 9/28)
🔹 “Allah, pisliği aklını kullanmayanların üzerine yağdırır.” (Yûnus, 10/100)
Bu pislik; fiziksel bir kir değil, zihinsel, ahlaki, dini ve toplumsal bir yozlaşma halidir. Bugünkü “İslam toplumlarında” bu pisliğin izleri her yerdedir:
Aklını kullanmayan bir kitle hâkim: kör taklit, cehalet, dogmatizm,
Adaletin yerini zulüm almış: rüşvet, torpil, adam kayırma,
Allah’a değil lidere biat kültürü gelişmiş: siyasi taassup, kutsanmış liderler,
Kur’an yerine kültürel ritüeller kutsanmış: muskalar, türbeler, geleneksel putlar,
Salât yerine sadece beden hareketi, oruç yerine sadece açlık kalmış,
Kadınlar hor, yoksullar unutulmuş, bilgi değersizleşmiş.
Bu, tam anlamıyla bir **“şirk uygarlığı”**dır. Ve bu uygarlığın içinde yaşayıp da, kendisini hâlâ “temiz” ve “hidayet üzere” gören toplumlar, aslında Kur’an’a dokunamayacak kadar kirli hale gelmiştir:
🔹 “Bu (Kur’an), ancak temizlenenlerin dokunabileceği bir kitaptır.” (Vâkıa, 56/79)
---
Sonuç:
Bugünün sözde İslam toplumları, Allah’ın değil; insanların, mezheplerin, geleneklerin, liderlerin dinini yaşıyor. Bu da onları Kur’an’a göre şirke bulaşmış, kirlenmiş, hakikate karşı sağırlaşmış, kalpleri kılıflanmış toplumlar hâline getiriyor.
🔹 “Kalpleri vardır ama kavramazlar; kulakları vardır ama işitmezler; gözleri vardır ama görmezler.” (A’râf, 7/179)
Bu toplumlar, hakikati ancak bir şeyle kurtarabilir: Şirki terk ederek tevhide dönmek, Kur’an’a şirk koşmadan sarılmak, temizlenmek ve yeniden doğmak.
Yorumlar
Yorum Gönder