Kurandaki Rüya Tabiri üzerine
Rüya Tabirinin Gerçek Sahibi Kimdir?
Kur’an’da Hz. Yusuf, Hz. Ya‘kūb ve Rüyanın İlmi
Rüya, insanlık tarihi boyunca metafizik alanla ilişkilendirilmiş; vahiy, ilham ve geleceğe dair sezgilerle bağ kurmuştur. Kur’an, özellikle Yusuf Suresi’nde rüya olgusunu merkezî bir tema hâline getirir. Ancak bu surede rüya tabiri denilince sadece Hz. Yusuf değil, onun babası Hz. Ya‘kūb da derin bir şekilde ön plana çıkar.
Bu çalışma, Kur’an’daki bağlamlar üzerinden rüya tabirinin aslî kaynağını, kapsamını ve vahiysel boyutunu ortaya koymayı amaçlamaktadır.
---
1. Rüya Tabirinde Yeme İçme Teması: Örnek mi, Sınır mı?
Genellikle rüya tabiri dendiğinde zindandaki iki kişinin rüyası örnek gösterilir. Bu rüyalarda ekmek taşıma ve içki sunumu gibi yeme-içmeye dair simgeler bulunur (Yusuf 12/36).
Bu durum, bazı yorumcuların sadece "yemekli rüyalar" tabir edilebilir gibi dar bir görüşe yönelmesine neden olmuştur. Hâlbuki Kur’an, bu tür rüyaları yalnızca örnek olarak verir; tabir ilmini ise çok daha geniş bir alan olarak tanımlar:
"İşte böylece seni yeryüzünde iktidar sahibi kıldık ve sana sözlerin (olayların) yorumunu öğrettik." (Yusuf 12/21)
Burada geçen "تَأْوِيلَ الْأَحَادِيثِ" ifadesi sadece rüya değil, olay ve sözlerin arkasındaki anlamları kavrama gücüne işaret eder.
2. Hakiki Tabir Eden: Hz. Yusuf mu, Hz. Ya‘kūb mu?
Kur’an’ın en dikkat çekici yönlerinden biri, Yusuf’un gördüğü ilk rüyayı babası Ya‘kūb’a anlatmasıdır:
"Babacığım! Ben rüyamda on bir yıldızla güneşi ve ayı bana secde ederken gördüm." (Yusuf 12/4)
Ya‘kūb, rüyayı hemen anlar, ancak rüyanın gerçeklik kazanması için olayların oluşumunu bekler:
"Ey oğul! Rüyanı kardeşlerine anlatma..." (12/5)
Rüyanın tabiri, sure sonunda gerçekleştiğinde Yusuf şöyle der:
"Ey babacığım! İşte bu, önceden gördüğüm rüyanın tabiridir." (12/100)
Bu ayet, tabirin ilk anlayıcısının Hz. Ya‘kūb olduğunu, Yusuf’un ise ancak olaylar oluştukça bu bilgiyi fark ettiğini gösterir. Dolayısıyla hakiki mütabir (tabir eden) kişi Ya‘kūb’tur. Yusuf ise olayları gerçekleştikçe ilmin ne olduğunu kavrayan ve uygulayan kişidir.
3. Tabir Sadece Yıldızlara mı Dair?
Yusuf’un rüyasında yıldız, güneş ve ay simgeleri vardır. Ancak bu, sadece onun şahsî rüyasının unsurlarıdır. Rüya tabirinde kullanılan unsurlar çok çeşitli olabilir. Nitekim Yusuf:
Zindanda: içki ve ekmek temalı iki farklı rüyayı,
Mısır kralının rüyasında: inekler ve başaklar üzerinden kıtlık yıllarını tabir eder.
Bu, onun sadece astronomik simgeleri değil, hayatın her alanını yorumlayabildiğini gösterir. Çünkü bu yetenek ona Allah tarafından özel olarak öğretilmiştir:
"Rabbim! Sen bana mülk verdin ve sözlerin tabirinden öğrettin..." (12/101)
Dolayısıyla rüya tabiri sınırlı bir uzmanlık alanı değil, vahiysel bir hikmet ilmidir.
---
4. İki Kıraat: Dilediğimiz Gibi Yerleşiriz – Dilediği Gibi Yerleşir
Yusuf’un Mısır’daki yönetim sürecine dair geçen ayet, iki farklı kıraatla okunmuştur:
"Böylece Yusuf, yeryüzünde dilediği şekilde yerleşti." (12/56)
Kıraat farkı:
نَتَبَوَّأُ (Netebevveû): "Biz dilediğimiz gibi"
يَتَبَوَّأُ (Yetebevveû): "O (Yusuf) dilediği gibi"
Bu iki kıraat birlikte düşünüldüğünde anlam şudur:
Yusuf’un tasarrufu, Allah’ın dileğiyle örtüşmektedir.
Onun uygulamaları, Allah’ın planıyla uyumlu olduğu için yeryüzünde hüküm yetkisi verilmiştir.
5. Yönetim Talebi: Bilgi ve Liyakatle İktidar
Yusuf’un en açık siyasi sözü şudur:
"Beni ülkenin hazinelerine memur et. Çünkü ben iyi koruyucuyum, iyi bilirim." (12/55)
Bu söz, Yusuf’un hem aktif olarak yönetime talip olduğunu, hem de bunu ilim ve liyakatle talep ettiğini gösterir. Kur’an’da bu ifadenin hemen ardından Allah’ın hükmü gelir:
"İşte böylece Yusuf’a o ülkede dilediği gibi yerleşme imkânı verdik..." (12/56)
Burada herhangi bir kraldan izin alınmaz, ikram eden doğrudan Allah’tır.
Sonuç: Rüya Tabiri, Vahiy Temelli Bir Hikmettir
Kur’an’a göre rüya tabiri:
Sadece "yemekli rüyalarla" sınırlı değildir.
Sadece "görüleni simgesel objelere" indirgemez.
Bir tahmin değil, ilahi öğretiyle kavranan bir hikmettir.
Asıl tabir eden kişi olarak Ya‘kūb örneği öne çıkar.
Yusuf, olaylar gerçekleştikçe bu ilmi uygular.
Tabir ilmi, hüküm ve iktidar bilgisiyle doğrudan ilişkilidir.
Bu bağlamda Yusuf Suresi yalnızca "rüya tabiri" değil, aynı zamanda ilahi bilgiyle yönetim ve hikmetin nasıl birleştiğini gösteren bir vahiy dersidir.
Yorumlar
Yorum Gönder