Kıble ve Mescid 📘




📘 Kıble ve Mescid: Kur’an’da Yönelim, Bilinç ve Tevhid Merkezli Anlamlar

✨ Özet

Kur’an’da “kıble” ve “mescid” kavramları çoğu zaman yüzeysel olarak fiziksel yön ve mekân olarak anlaşılmıştır. Oysa bu kavramlar, yönelimi belirleyen derin ahlaki, ilkesel ve tevhidî bir boyut taşır. Bu makale, Kur’an’da “Mescid-i Harâm”a yönelme (Bakara 144) ve “mescid edinme” (Kehf 21) gibi ayetlerin ışığında, bu kavramların görünürdeki formlarının ötesinde nasıl anlam kazandığını analiz etmektedir. Nihayetinde kıble, bireyin ve toplumun neye yöneldiğini; mescid ise neyin önünde eğildiğini sorgulatan kavramlardır.


---

1. Giriş: Kıble ve Mescid Kavramlarının Yüzeysel Algısı

Kur’an’da geçen “mescid” kavramı genellikle ibadet edilen yapı; “kıble” ise bu ibadette dönülen yön olarak tanımlanır. Ancak Kur’an’ın kendi iç bütünlüğü dikkate alındığında, bu kavramların ontolojik, epistemolojik ve etik bir derinliğe sahip olduğu anlaşılır. Kıble, bir toplumun değer eksenini; mescid ise o değerlere duyulan saygının ve eğilmenin sembolüdür.


---

2. Mescid-i Harâm’a Yönelme: İlkelere Yöneliş (Bakara 144)

> “Yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir…” (Bakara, 2/144)



Bu ayet genellikle kıblenin Kudüs’ten Kâbe’ye çevrilmesi olarak yorumlanır. Ancak bu sadece bir yön değişikliği değil, tevhid merkezli bir dönüşümdür. Çünkü:

Mescid-i Harâm, Kur’an’a göre **“insanlar için kurulan ilk beyt”**tir. (Âl-i İmran 96)

Orası bir taş yapısı değil, hidayet merkezi, tevhidin ilk sembolü, dinamik adalet sisteminin temsili olarak sunulur.


Bu bağlamda kıble değişimi, yüzün bir yapıya değil, Allah’ın ilkelerine dönmesidir. Buradaki “yüzünü çevir” emri, aynı zamanda kişisel yönelişin, değer merkezinin değiştirilmesi çağrısıdır.


---

3. Kehf Suresi’nde Mescid Edinme: Biçimin Anlamın Önüne Geçişi (Kehf 21)

> “Onlar hakkında anlaşmazlığa düşenler: ‘Üzerlerine bir mescid yapacağız’ dediler.” (Kehf, 18/21)



Ashâb-ı Kehf anlatısında, imanları uğruna mağaraya çekilen gençlerin ardından toplumun bir kısmı, bu olayı şekilleştirerek ölüleri anma yerine bir mescit yapmayı önerir. Bu tutum:

Hikmetin anıta dönüştürülmesi,

Direnişin kutsal bir mekâna indirgenmesi,

Ve sonuç olarak tevhidin biçimsel putlaştırılması anlamına gelir.


Buradaki “mescid edinme”, anlamdan koparılmış şekilciliktir. Kur’an bu tutumu onaylamaz, sadece aktarır. Zira tevhidî bilinç yerini mimari dindarlığa bırakmıştır.


---

4. Kıble: Yön Değil, Yönelimdir

> “Her ümmetin bir kıblesi vardır, ona yönelir…” (Bakara, 2/148)



Kıble kelimesi, sözlükte “karşıda olan, yüz çevrilen yön” anlamındadır. Ancak bu yön:

Coğrafî olduğu kadar ahlakî bir yönelimdir.

İnsan hayatının neye odaklandığını, neyi merkez aldığını gösterir.


Kur’an’da bir başka yerde şöyle denir:

> “Doğu da Batı da Allah’ındır. Yüzünüzü nereye çevirirseniz Allah oradadır.” (Bakara, 2/115)



Bu ayet açıkça kıblenin fiziksel bir yönle sınırlı olmadığını, asıl olanın niyet ve bilinç olduğunu ifade eder. Yani kıble, toplumsal ve bireysel yönelimlerin metafizik pusulasıdır.


---

5. Mescid: Eğilmenin Anlamı ve Tevhid İlkesi

“Mescid”, secde kökünden gelir. Secde, yalnızca Allah’a yapılır. O hâlde mescid, yalnızca Allah’ın yüceliği önünde eğilinmesi gereken alandır. Kur’an’da şöyle denir:

> “Mescidler Allah’ındır; orada Allah’tan başkasına dua etmeyin.” (Cin, 72/18)



Bu ayet, mescidin mülkünün, yönünün ve merkezinin yalnız Allah’a ait olması gerektiğini bildirir. Oysa günümüzde mescitler:

Politik,

Mezhepsel,

Tarihî kişiliklerin adıyla anılan alanlara dönüşmüş, tevhid ilkesi parçalanmıştır.



---

6. Tarihsel Kırılma: Kutsal Mekânın Putlaşması

Kehf 21 örneğinde olduğu gibi, tarih boyunca Allah’a ait olan alanlar, şekilciliğin, anıtperestliğin ve sembol putlaştırmasının merkezi haline gelmiştir.

Türbeler mescide dönüşmüş,

Camiler politik sloganlarla doldurulmuş,

Kıble yalnızca pusula yönüne indirgenmiştir.


Bu, şeklin öze galip gelmesidir. Oysa Kur’an der ki:

> “Onların ne etleri ne kanları Allah’a ulaşır. Allah’a ulaşacak olan yalnızca takvanızdır.” (Hac, 22/37)




---

7. Sonuç: Kıble ve Mescid Bilinçtir

Kur’an’a göre:

Kıble, “nereye döndüğümüz” değil, “neye yöneldiğimiz”dir.

Mescid, “nerede secde ettiğimiz” değil, “kime ve ne için eğildiğimiz”dir.


Bu nedenle her bireyin kendi içinde bir mescidi (secde bilinci), her toplumun da bir kıblesi (yöneldiği değerler) vardır.

Kur’an, şekle değil, özdeki yönelime davet eder.



Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣