Zekice Şahitlik: Görmek, Söylemek ve Adaletin İnceliği
Yusuf Kıssasında Zekice Şahitlik: Görmek, Söylemek ve Adaletin İnceliği
Kur’an, hikayelerle insanı hem iman hem akıl sahasında eğitir. Bu hikayelerden biri de Yusuf (a.s.) kıssasıdır; içinde birden fazla derin anlam ve ince nüans barındırır. Özellikle Kral Azizin karısı ile Yusuf arasındaki olayda ortaya çıkan “şahitlik” meselesi, Kur’an’ın adalet ve hikmet anlayışını mükemmel biçimde yansıtır.
Olayın Özeti ve Şahitlik Kavramı
Yusuf’un iffetine kast eden Kral Azizin karısı, onu tuzağa düşürür. Yusuf kaçarken gömleği arkasından yırtılır. Kadın, suçu Yusuf’a atar. Ancak orada, kadının ailesinden bir adam, “zekice” bir şahitlik yapar.
Burada Kur’an “şahit” kelimesiyle, sadece “gözle görmek” anlamına gelen ve “doğrudan tanıklık” değil, aynı zamanda akıl yürütme ve durumu değerlendirme anlamını da içeren bir kavrama işaret eder.
Şahitlik ve Akıl Arasındaki İnce Çizgi
Bu şahıs doğrudan olayı “gördüğünü” yüksek sesle söylemez; yani “ben gördüm, şu oldu” demekten kaçınır. Bunun birkaç sebebi vardır:
-
Mahremiyet ve Saygı: Eğer direkt “Ben izledim, şunu yaptınız” derse, mahremiyete ve kadının onuruna büyük zarar vermiş olurdu. Üstelik kendi ailesinden olduğu için bu, onun aleyhine sayılırdı.
-
Kralın İradeleri: Kralın karısı hakkında doğrudan suçlama yapmak, şahsın hayatını riske atabilirdi.
-
Adaletin İnceliği: Konu doğrudan “kim suçlu?” sorusuna bağlanmadan, durumu nesnel ve tarafsızca ortaya koymak gerekir.
İşte bu nedenle şahıs, “gömleğin nereden yırtıldığı” sorusunu gündeme getirerek adeta “gizli kamera” gibi olayın özünü akla getirmiş, herkesin mantığını harekete geçirmiştir.
Gömleğin Yırtılma Yeri: Olayın Dilini Konuşturmak
-
Eğer gömlek önden yırtılmış olsaydı, Yusuf’un kadına saldırdığı varsayılırdı.
-
Ancak gömlek arkadan yırtılmıştır ve bu da Yusuf’un kaçmaya çalışırken arkasından tutularak engellenmeye çalışıldığı anlamına gelir.
Bu fiziksel detay, durumu tamamen tersine çevirir ve gerçek suçlunun kim olduğu konusunda aklı başında olan herkesin hemfikir olmasını sağlar.
Kur’an’ın Şahitlik ve Adalet Anlayışındaki Evrensel Mesajı
Bu olay, Kur’an’ın şahitlik kavramını sadece “gözle görmek” olarak değil, aynı zamanda adaleti sağlamak için akıl yürütmeyi de kapsayan bir süreç olarak gördüğünü gösterir. Şahitlik:
-
Kişisel Riskin ve Mahremiyetin Bilincinde Olmayı,
-
Akıl ve Mantıkla Durumu Değerlendirmeyi,
-
Doğrudan Suçlamadan Kaçınmayı,
-
Ve Adaletin Evrensel Ölçütlerine Uymayı Gerektirir.
Aksi takdirde, suçu ortaya koymak için kullanılan yöntemler, haksızlıklara ve yeni zulümlere sebep olabilir.
Zekice Şahitlik: Hem Hakkı Koruma Hem Zararı Engelleme Sanatı
Yusuf kıssasındaki şahitlik, sıradan bir tanıklığın ötesindedir. Bu kişi, aynı zamanda bir akıl ve hukuk adamı gibi davranmıştır:
-
Hakkı ortaya koymuş,
-
Masumiyeti korumuş,
-
Kimseyi gereksiz yere ifşa etmemiş,
-
Toplum düzenini ve bireysel onuru korumuştur.
Bu, bir anlamda **“adil hukuk mantığı”**nın Kur’an’daki ilk örneklerinden biri, hatta adaletin özünde bulunan bir prensip olarak karşımıza çıkar.
Günümüz İçin Bir Ders: Şahitlik Sadece Gözlem Değil, Sorumluluktur
Bugün de “şahitlik” kavramı benzer bir derinlik ve sorumluluk taşır. Sadece bir olayı görmek değil; onu doğru yorumlamak, tarafsızca değerlendirmek, haksızlıkları açıkça ortaya koymak ama aynı zamanda insanların onurunu korumak gerekir.
Zekice ve hikmetli şahitlik, bireysel ve toplumsal barışın temelidir.
Sonuç
Yusuf kıssasında “şahit” olarak gösterilen kişi, sadece bir görgü tanığı değil; aynı zamanda adalet ve hikmetle hareket eden bir akıl sahibidir. Kur’an, bu tür şahitliği yücelterek, iman ve aklın birlikte çalışması gerektiğini; adaletin, sadece olayı görmekle değil, onu sağduyuyla değerlendirmekle mümkün olduğunu öğretir.
Yusuf (a.s) kıssası, böylece bizlere sadece tarihten bir olay anlatmakla kalmaz; adalet, akıl ve sorumluluk üzerine evrensel bir ders verir.
Yorumlar
Yorum Gönder