"Sekar: Ateşte Peki̇şen Tablet ve Müddessir Suresi’nin Gizli Hafızası"
---
Saygıdeğer Okuyucular,
Bugün sizlerle, Kur’an’ın gizemli ve bir o kadar derinlikli bir suresi olan Müddessir Suresi üzerinden, tarihsel, yazınsal ve vahyî bir iz sürmeye çalışacağız.
Kur’an’da geçen “üzerinde on dokuz vardır” ifadesi, çoğu zaman mistik ya da matematiksel bir diziyle ilişkilendirilmiştir. Ancak biz bu ifadeyi, Mezopotamya uygarlıkları bağlamında yeniden yorumluyoruz. Zira, bu coğrafyada yazı, kil tabletler üzerine yazılırdı. Tabletler önce kurutulur, ardından ateşte fırınlanarak kalıcılaştırılırdı.
Bu süreç, Kur’an’da Sekar olarak geçen, yakarak ortaya çıkaran ve hiçbir şeyi bırakmayan anlamlarına gelen ateşi bize hatırlatıyor. İşte burada, levvâha ve beşer kelimeleri devreye giriyor. Çünkü “levvâha” sadece cehennem değil; yüzeyi kavrulmuş bir yazı levhası, yani pişmiş bir tablet olabilir.
Ve 30. ayet diyor ki:
"Üzerinde 19 vardır."
Peki neyin üzerinde? Önceki ayetlerle bağlantılı olarak baktığımızda bu "üzerindeki" şeyin bir yazı yüzeyi, bir levha, yani vahyin yazıldığı bir form olduğu düşünülebilir.
Tarihi verilere göre Akatça, Musa döneminde bölgede kullanılan yazı diliydi ve bu dilde 19 sessiz harf bulunmaktaydı. Tevrat’ın ilk hali işte bu alfabe ile yazılmış olabilir. Kur’an’da A’râf Suresi 145. ayette diyor ki:
“Musa için öğütten ibaret olan her şeyi levhalara yazdık…”
İşte bu levhalar, belki de ateşte pişirilerek kalıcılaştırılmış kil tabletlerdi. Üzerindeki 19 harf, sadece bir sayı değil; bir bilgi taşıyıcısıydı. Bilgiyi taşıyanlar kimdi?
Kur’an cevap veriyor:
“Ateşin sahiplerini sadece melekler yaptık…”
(Müddessir 31)
Evet, burada geçen “melek” kelimesi çoğuldur. Ve bu melekler, sadece fiziksel güçler değil, ilahi düzenin bilgi taşıyıcılarıdır.
Peki melekler neyi taşır?
Harfleri. Çünkü harfler, bilginin yapıtaşıdır. Harfler olmadan vahiy olmaz, kitap yazılmaz, mesaj iletilmez.
O halde şöyle diyebiliriz:
Harfler, Allah’ın Melik sıfatının yönettiği evrende görevli olan meleki güçlerin birer sembolüdür.
---
Bu noktada harf, melek ve melik arasında kurulacak bir üçgen; bize Kur’an’ın hem görünür yazı boyutunu, hem de gizli bilgi taşıyıcı sistemini kavratır.
Müddessir 31. ayette bu sayıların kitap ehlinin imanını arttıracağı söylenir. Bu çok çarpıcıdır. Zira burada Kur’an değil, doğrudan üzerinde 19 olan bir şey kitap ehli için bir iman vesilesidir.
Peki, kitap ehlinden Yahudi ve Hristiyanlarca da kabul edilen tek kitap nedir?
Tevrat.
Tevrat'ın ilk şekli, bu Mezopotamya yazı geleneğinde, belki de tam da bu 19 harfin üzerine kuruluydu. İşte bu nedenle “üzerindeki 19” sadece matematiksel değil, vahiysel bir hafızaya işaret ediyor olabilir.
---
Ve şimdilik şunu ifade etmeliyim:
Kur’an parçalı okunamaz. Parça parça inmiştir ama bir bütün içinde anlam bulur. O yüzden Müddessir Suresi, 19 sayısını sadece bir sayı olarak değil, ilahi bilginin, vahyin, yazının ve tarihin üstüne kazındığı sembolik bir sistem olarak sunuyor.
Bu sistemin içinde ateş, levha, harf, melek, melik ve kitap ehli bir bütün olarak görünür olur.
Ve en doğrusunu Rabbimiz bilir.
---
UYARI / HATIRLATMA
Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.
Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın.
Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.
Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder