Nağmeler Uyutur, Manalar Uyandırır
Nağmeler Uyutur, Manalar Uyandırır
Kur’an’a Yaklaşımın Biçimi ile Amacı Arasındaki Çelişki
Kur’an, insanı uyandırmak için inmiştir. Onu uyutmak için değil. Ne var ki tarih boyunca insanlık bu kitabı öyle güzel seslerle okudu ki içeriği kayboldu; Kur’an bir müzik enstrümanına dönüştü. Bugün “güzel okuma yarışmaları” ödüllendirilirken,
Kur’an’ın anlamını dillendirenlere sıklıkla "ya deli" ya da "tehlikeli" damgası vuruluyor. Bu çelişki rastlantı değil; derin bir zihinsel ve toplumsal dönüşümün sonucudur.
Nağmeler Uyutur: Estetiğin İçeriğin Önüne Geçişi
Kur’an tilavetine dair Arapça’daki kelimeler bile içerikten ziyade biçime yönelmiştir. “Tecvid”in kelime anlamı “güzelleştirmek”tir.
Bu güzellik, zamanla bir anlam yoğunluğu yerine bir ses sanatına dönüşmüştür. Ayetlerin makamla okunması, kalbe huzur verirken akla çarpıcı bir fikir sunmaz.
Zihin uyutulur, ruh okşanır. “Güzel okuyor” denilen bir kimsenin gerçekten ne dediği çoğu zaman hiç anlaşılmaz. Çünkü amaç anlaşılmak değil, etkilenmektir. Tıpkı bir şarkı gibi.
İşte bu noktada Kur’an’ın asli işlevi ikinci plana düşer. Çünkü Kur’an, müzik değil mesajdır. Uyutmaz, uyandırır. Sarsar, çağırır, hesap sorar. Ama insan estetikle sarhoş olmuşsa mesajı duyamaz.
“Kur’an bana huzur veriyor” diyen birçok insan, onun çağrısını duymadan huzur uykusuna dalar.
Manalar Uyandırır: Anlamın Rahatsız Edici Gerçekliği
Kur’an, içerdiği manalarla insanı harekete geçirir. Bir düşünceyi, bir düzeni, bir alışkanlığı, bir çıkarı tehdit eder.
Bu nedenle Kur’an’ı anlamaya çalışan birisi, çoğu zaman tehdit gibi algılanır. Çünkü mana, konfor alanına dokunur. Oysa ses, sadece kulağı okşar.
Kur’an’ı gerçekten anlatan kişi, sistemlerin putlarını yıkar, kutsallık zırhına bürünmüş gelenekleri sorgular, zahiri ritüellere içsel devrimler önerir.
Bu yüzden anlam odaklı biri, statükoyu rahatsız eder:
“Bu adam ne diyor böyle?”
“Dini bozuyor.”
“Uyduruyor.”
Ya da en kestirme etiket: “Deli.”
Çünkü delilik, anlaşılmayan hakikatin en kolay dışlanma biçimidir.
Kur’an Tilavetinin Unutulan Yüzü: Anlama Odaklı Okuma
Kur’an’da geçen "tetlû aleyhim âyâtinâ" ifadesi, genellikle “ayetleri okumak” şeklinde çevrilir.
Oysa tilavet, sadece sesli okumak değil, iz bırakmak, izlemek, arkasından gitmek anlamlarını da içerir.
Yani Kur’an’ı “okumak”, onun izini sürmek, mesajını hayatın içine taşımak demektir. Bu da nağmeden çok niyete ve içeriğe odaklı bir çabadır.
Sonuç: Uykudan Uyanışa
Kur’an’ı “güzel okuyan” kişi alkış alır. Ama onu “güzel anlatan” kişi yadırganır, dışlanır, bazen de susturulur. Çünkü sesin estetiği sistem için tehlikesizdir. Ama mananın hakikati sistemi sarsar.
Bu yüzden güzel sesli okuyuşlar çoğu zaman ödüllendirilirken, manayı konuşanlar susturulur. Kur’an’ın amacı ise müzikle uyutmak değil, mana ile uyandırmaktır.
Çünkü:
Nağmeler uyutur, manalar uyandırır.
Yorumlar
Yorum Gönder