MELEKLERİN İSİMLENDİRİLMESİ
Kur’an Bağlamında Meleklerin Dişilikle İlişkilendirilmesi ve Müşrik İsimlendirmelerin Teolojik Tahlili
Giriş
Kur’an-ı Kerim, meleklerin mahiyetine ve işlevlerine dair geniş bir perspektif sunarken, onların dişil olarak isimlendirildiğine veya tasvir edildiğine dair herhangi bir ifade içermez. Tam aksine, müşriklerin melekleri Allah’ın kızları olarak nitelendirmesi Kur’an tarafından kesin bir dille reddedilir. Bu çalışma, Kur’an’daki ilgili ayetleri tahlil ederek meleklerin dişil olarak algılanmasının tevhid inancı açısından neden bir sapma olduğunu ve müşriklerin dişil putlara verdikleri isimlerin sembolik anlamlarını ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Kur’an, isimlerin sadece bir tanımlama aracı olmadığını; aynı zamanda insanın varlıkla kurduğu ilişkiyi, hakikat algısını ve nihayetinde teolojik yönelimlerini yansıttığını vurgular. Bakara Suresi 2:31’de geçen “Allah Adem’e bütün isimleri öğretti.” ifadesi, insanın kavramsallaştırma gücünün vahiy temelli bir öğretiye bağlı olması gerektiğini gösterir. Ancak bu yeti, zan ve heva temelli kullanıldığında, Allah’ın yaratıcı ve mutlak otoritesine müdahale anlamına gelen bir “isimlendirme sapması” ortaya çıkar. Kur’an, melekler ve tanrılar için yapılan keyfî isimlendirmeleri sert biçimde eleştirir (Necm 53:23).
Kur’an’ın Vurgusu: Meleklerin Cinsiyetsizliği ve Yaratılmışlıkları
Kur’an’a göre melekler, Allah’ın emirlerini eksiksiz yerine getiren, irade sahibi olmayan ve O’na mutlak itaate tabi varlıklardır. Onların temel özelliklerinden biri cinsiyet unsuru taşımamalarıdır.
Zuhruf Suresi 43:19 şöyle buyurur:
“Onlar Rahman’ın kulları olan melekleri dişi kabul ettiler. Onların yaratılışına şahit miydiler? Şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir.”
Bu ayet, Mekke müşriklerinin melekleri dişi olarak algılamalarının temelsiz bir zan olduğunu vurgular. Benzer uyarılar En’am 6:100 ve Saffat 37:149–150 ayetlerinde de yer alır:
“Onlar, cinleri Allah’a ortak koştular, halbuki O, onları da yaratmıştır. Cehaletle O’na oğullar ve kızlar uydurdular. O, onların isnat ettiklerinden uzaktır, yücedir.” (En’am 6:100)
“De ki: Rabbiniz kızlara sahip olur da oğullara sahip olmaz mı? Yoksa Biz melekleri dişi olarak yarattık ve onlar buna şahit mi oldular?” (Saffat 37:149-150)
Bu pasajlar, meleklerin yaratılışında cinsiyet unsuru bulunmadığını açıkça ortaya koyar ve müşriklerin bu konudaki iddialarının tamamen zan ve uydurmadan ibaret olduğunu belirtir.
Müşrik İnancının Reddedilmesi ve Dişil İsimlendirmelerin Teolojik Tahlili
Cahiliye dönemi Arap toplumunda melekler, Allah’ın kızları olarak hayal edilmiş ve onlara dişil isimler verilmiştir. Lât, Uzzâ ve Menât isimleri, bu yaklaşımın en çarpıcı örnekleridir. Kur’an, bu isimlendirmeleri “sadece zan ve heva ürünü” olarak tanımlar:
“Onlar, bu (putlar) hakkında sadece isimler taktılar. Allah onlara hiçbir delil indirmemiştir. Onlar sadece zanna ve nefislerinin hevesine uyuyorlar.” (Necm 53:23)
Burada “esmâ” (isimler) ifadesi, insan uydurması, bilgi ve vahiyden yoksun kavramsallaştırmalar için kullanılmıştır. Meleklerin dişil olarak algılanması birkaç önemli teolojik probleme yol açar:
a) Allah’a Çocuk İsnadı
Bu inanç, Allah’ın eksiksizliğini gölgeleyen bir şirk türüdür:
“O, çocuk edinmekten münezzehtir. Göklerde ve yerde olanlar O’nundur. Hepsi O’na boyun eğmiştir.” (Bakara 2:116)
b) Allah’ın Mutlaklığına Müdahale
Meleklerin cinsiyetle tanımlanması, onların insan biçimli bir hale getirilmesi anlamına gelir. Bu durum, Allah’ın mutlak otoritesine aracılar sokarak tevhidi bozar.
Necm Suresi'ndeki Lât, Uzzâ ve Menât’ın Sembolik Anlamları
Necm Suresi’nin 19–23. ayetlerinde geçen bu üç dişil put ismi, müşriklerin isimlendirme sapmasının en çarpıcı örnekleridir:
“Gördünüz mü Lât’ı, Uzzâ’yı ve üçüncüsü olan Menât’ı?” (Necm 53:19-20)
“Siz erkek çocukları kendinize, O’na dişi çocuklar mı?” (Necm 53:21)
“Bu ne kötü bir paylaştırmadır!” (Necm 53:22)
“Onlar, bu (putlar) hakkında sadece isimler taktılar; Allah onlara hiçbir delil indirmemiştir. Onlar sadece zanna ve nefislerinin hevesine uyuyorlar.” (Necm 53:23)
1. Lât (اللّات)
Kelime ve kök: “Lât” kelimesi, Arapça’da genellikle müşriklerin uydurduğu özel isim olarak görülür ve kökü tam net değildir. Bazı araştırmacılar "ilah", "İll", “l-w-t” veya “l-y-t” gibi köklerle ilişkilendirmeye çalışmış olsa da, klasik Arapça sözlüklerde “lat” kökü bulunmamaktadır.
Anlam ve sembolizm: Lât, eski Arap toplumlarında bereket ve dişilikle ilişkilendirilmiş, yumuşaklık ve naziklik gibi dişil özelliklerle sembolize edilen kutsal bir dişi tanrıça olarak kabul edilmiştir. Günümüzde toplumların ilahı, alemlerin rabbi olarak değil, kendi toplumlarının ilahı gibi görmeleri olarak değerlendirilebilir.
2. Uzzâ (العُزّى)
Kelime ve kök: “Uzzâ”, “‘izz” (عزّ) kökünden türemiştir. “‘Izz” kelimesi “güç, azamet, yücelik, onur” anlamına gelir. “Uzzâ” ise bu kökün dişil formudur ve “güçlü, azametli kadın” anlamını taşır.
Anlam ve sembolizm: “Al-‘Uzzâ”, güç ve kudretin temsilcisidir. Yönetim makamı olarak alınabilir. Kur’an-ı Kerim’de sihirbazlar Firavun’un "izzeti" için attıklarını söyler.
3. Menât (مَنَاة)
Kelime ve kök: “Menât” kelimesi, Arapça “m-n-y” (منى) kökünden türemiştir. Bu kök “arzulamak, dilemek, takdir etmek, ölçmek, kader tayin etmek” anlamlarını içerir. “Menât” eski inançlarda kaderi tayin eden bir varlık olarak görülmüş ve “kader tanrıçası” şeklinde yorumlanmıştır.
Anlam ve sembolizm: Menât, kadere hükmeden, ölçüp biçen ve insanların hayatlarını belirleyen bir dişi ilah olarak saygı görmüştür.
Kur’ân’a Göre Meleklerin Mahiyeti ve İsimlendirmede Vahye Dayalı Sınırlar
Kur’an’da meleklerin varlığı şu temel niteliklerle tanımlanır:
Necm Suresi 53:23’te geçen “Onlar sadece isimler taktılar” ifadesi, keyfî isimlendirmelerin şirk üretme kapasitesine işaret eder. Kur’an’a göre:
İsimlendirme, Allah’tan gelen bilgiye dayanmalıdır.
Aksi takdirde, isimler zan ve heva’dan ibarettir.
Bu ilke, melek isimlendirmeleri için de geçerlidir. Cebrîl ve Mikâil gibi Kur’an’da zikredilenler dışında geçen (Azrail, İsrafil vb.) isimler kesin bilgiye dayanmaz.
Sonuç
Kur’an-ı Kerim’in bütünlüğü içinde değerlendirildiğinde, meleklerin dişil olarak isimlendirilmesine dair hiçbir delil bulunmamaktadır. Tam tersine, Kur’an bu tür inançları şiddetle reddetmekte, bunların zan ve heva’dan kaynaklanan sapmalar olduğunu ilan etmektedir. Melekler, Allah’ın yaratılmış, cinsiyetsiz ve mutlak itaate tabi varlıklarıdır.
Kur’an’ın bu tavrı, tevhid inancını koruma yönünde kararlı bir duruş sergiler. Meleklerin dişil algılanması, Allah’a çocuk isnat etmek ve O’nun kudretini paylaştırmak anlamına geldiğinden şirkle eşdeğer görülmüştür. Müşriklerin Lât, Uzzâ ve Menât gibi putlara verdikleri dişil isimler, Allah’ın mutlak otoritesini yerelleştirme, gücü ilahlaştırma ve materyalizmi kutsallaştırma eğilimlerinin sembolleridir.
Yorumlar
Yorum Gönder