Kayıtlar

NEBÎ’YE DİRENME EMRİ 🔥

Resim
  ​🔥 NEBÎ’YE DİRENME EMRİ: Dinî Otoriteye Karşı Vahyin İLAN EDİLMİŞ BAĞIMSIZLIĞI (Ahzâb 1–3 Analizi) ​Giriş: Vahyin Karantinası ​Ahzâb Suresi’nin ilk üç ayeti, sıradan bir ahlaki öğütten ibaret değildir; bilakis, nebevî makama yöneltilen radikal bir bağımsızlık manifestosudur. Bu ayetler, din tarihinin en kritik sorusunu sorar: İnsanlar, din adına peygambere bile yol gösterebilir mi? ​Yüzeyde "kâfirlere ve münafıklara itaat etme" emri basit görünse de, derinlikte bu, dini otoriteleşmeye, toplumsal baskıya ve hatta "dini kisveye bürünmüş" politik yönlendirmeye karşı vahyin özerkliğini savunan, kökten bir red belgesidir. Kur’an, bu uyarıyla Nebî’yi, sadece ve sadece Allah’tan gelen bilgiye teslim olmaya çağırır; hiçbir insani, geleneksel, politik ve hatta 'dini' kabul edilen güce boyun eğmemesini emreder. Bu, Nebî’nin din üzerindeki "insan vesayeti"ne karşı karantinaya alınmasıdır. ​1. Dini Dikteye Meydan Okuma: Hakikati Örtenler ve İki Yüzlül...

Sen Onu Derleyip Getirseydin Ya!

Resim
  🔥 “Ayet mi İstediniz? Gözünüz Değil, Kalbiniz Görsün” A‘râf Sûresi’nin 203. ayeti, vahyin doğası, peygamberlik görevi ve insan zihninin beklentileri arasındaki gerilimi çarpıcı biçimde açığa çıkarır. Muhataplar Peygamber’e, “Neden yeni bir ayet getirmiyorsun? Onu da derleyip toplasaydın ya!” diyerek, vahyin ilahi kaynağını değil, peygamberin beşerî gücünü sorgularlar. Ancak Allah, bu talebi bir “ayet üretimi” isteği olarak değil, vahyin doğasını yanlış anlamanın sonucu olan bir zihinsel terslik olarak teşhis eder. Cevap nettir: “Ben sadece Rabbimden bana vahyedilene uyarım.” Böylece Kur’an, dışsal mucize arayışına karşı içsel görme (basîret), yön bulma (hidayet) ve rahmet kapısını açar. 1. “Ayet” Kavramı: Gözün Değil, Kalbin Okuması Kur’an’da “ayet” (işaret) kelimesi, yalnızca bir cümle değil; kâinat, tarih ve vahiy arasındaki görünmez bağları temsil eder. Kozmik Ayetler: Göklerin, yerin ve yaratılışın düzeni, Allah’ın kudretinin görülebilir izleridir (Bakara 164; Fûs...

FIKIH "Anlamak mı, Kanun Çıkarmak mı?"

Resim
Kur’ana Göre Fıkıh ve Geleneksel İslam’daki Fıkıh: Yanlışların Düzeltilmesi 1. Giriş: Fıkıh Kavramının Kökü – Anlamak mı, Kanun Çıkarmak mı? “Fıkıh” (الفقه) kelimesi, Arapça “feqaha” kökünden türemiştir; sözlük anlamı: anlamak, derin kavramak, incelikleri idrak etmektir. Kur’an’da bu kelime, ne bir hukuk sistemi ne de dinî kural bütünü olarak kullanılır. Aksine, daima derin anlayış anlamını taşır. Fıkıh, Allah’ın kelamına nüfuz etme ve O’nun maksadını idrak etme çabasıdır. Kur’an’daki kullanım bu anlamı teyit eder: “...Onların her topluluğundan bir grup, dinde derin anlayış (tefakkuh) sahibi olmak için kalsın...” (Tevbe 9/122) Buradaki “li-yetefekkahû fî’d-dîn” ifadesi, “dinin kanunlarını yapmak” demek değil; dini derinlemesine anlamak demektir. Yani fıkıh, anlama eylemidir; “kanun çıkarma sanatı” değildir. 2. Kur’an’a Göre Fıkıh: Aklî Değil, Kalbî Derinlik Kur’an, fıkhı sadece zihinsel bir işlem olarak görmez; onu kalbî idrak ile ilişkilendirir. Fıkıh, kuru akıl yürütmeden öt...

Rahmetten Uzaklaştırılma ve İlahi Bağın Kesilmesi

Resim
Kur’an’da Lanet: Rahmetten Uzaklaştırılma ve İlahi Bağın Kesilmesi ​Giriş: Kavramın Özü ve Tahrifi ​Arapça لَعَنَ (leʿane) kökünden gelen "Lanet" kelimesi, sözlükte “uzaklaştırmak, ilişiği kesmek, dışlamak” anlamlarını taşır. Kur’an’daki kullanımları bu ontolojik anlam eksenindedir. ​ Kavramın Tahrifi: Kelime, zamanla günlük dilde "beddua, ilahi öfke, kötü söz" gibi duygusal veya majik çağrışımlarla özünden koparılmıştır. Oysa Kur’an’da lanet, duygusal bir öfke ifadesi değil, birinin Allah’ın koyduğu düzenden, ilkelerden ve rahmet çemberinden fiilen uzaklaştırılmasıdır. ​Bu yönüyle lanet, bir ilahi sistem sonucudur ; kişinin kendi davranışlarının doğal sonucu olarak rahmetten mahrum kalışını bildiren ahlaki bir yasadır. ​1. Lanetin Kur’ansal Tanımı: İlahi Düzenle Bağın Kesilmesi ​Kur’an’da "lanet", Allah’ın gazabı anlamında değil, ilahi sistemle bağın kesilmesi anlamında kullanılır. Bir kimse adalet, doğruluk ve tevhid ilkelerinden saparsa, ken...

Karanlığı Delip Geçen Yıldızlar​ 🌠

Resim
  Karanlığı Delip Geçen Yıldızlar: Vahyin Işığında Yön Bulmak ​Giriş: Varoluşun Karanlığında Kalan İnsanlık ​İnsan, varoluşun karanlığında, kaybolmuş bir gemi misali sürekli bir yön arayışı içindedir. Kimi pusulasını kadim geleneklerde, kimi kültürel miraslarda, kimi ise nefsinin hevasında arar. Oysa Kur’an, insanın bu yönsüzlüğüne gökten inen bir nur, bir ışık gönderir: ​“O, karanın ve denizin karanlıklarında yıldızlarla yol bulasınız diye onları sizin için var edendir.” (En‘âm 6:97) ​Bu ayetteki “yıldızlar” ( nuǧûm ), yalnızca gökteki fiziksel parıltılar değildir; onlar, zulümâtın (karanlıkların) içinden doğru yolu gösteren, ilahi kaynaklı işaretlerdir. ​1. Necm: Kozmik Yıldızdan Vahiy Ayetine ​Kur’an’da “necm” (tekil yıldız) kelimesi iki temel düzlemde anlam kazanır: ​ Kozmik Düzlem: Gökte parlayan, maddi yıldızlar. ​ Vahiy Düzlemi: Parça parça ( nücûm nücûm ) indirilen Kur’an ayetleri. ​Bu ikinci, manevi anlam, Necm Suresi’nin çarpıcı girişinde açıkça ima ed...

İlk Yaratılışın Tekrarı 🌌

Resim
  🌌 İlk Yaratılışın Tekrarı — Canlıların Döngüsel Varoluşu 1. Başlangıcın Hatırlatılması Kur’an sıkça insana “nereden geldiğini” hatırlatır. “O, sizi topraktan yarattı; sonra bir damla sudan; sonra bir alaka (bağ) haline getirdi.” (Nahl 4, Mü’minun 12-14) Bu ayetler, canlılığın aşamalı bir yaratılışla başladığını gösterir. Ancak asıl dikkat çekici olan, her yeni doğumun bu ilk yaratılışın tekrarı gibi işleyişidir. Her bir canlı, yaratılışın o ilk örneğini kendi varlığında yeniden yaşar. 2. Yaratılışın Döngüsü Kur’an der ki: “Sizi ilk defa yaratan Allah, tekrar diriltmeyi de bilir.” (Rum 27) “İlk yaratmayı başlatan da, onu tekrar edecek olan da O’dur.” (Yasin 79-83) Bu, yaratılışın tek yönlü bir süreç olmadığını, aksine döngüsel bir düzen içerdiğini bildirir. Toprakta çözülen beden yeniden toprağın parçası olur; topraktan bitki çıkar, onu yiyen canlı yeniden hayat bulur. Böylece ölüm bile hayatın başka bir biçimidir . 3. Döngünün Gizli Yasası: “İade” Kur’an’da “يُ...

İnsanın İçine Yerleştirilen İlahi Ayna 🌿

Resim
🌿 “Kendini Görmek”: İnsanın İçine Yerleştirilen İlahi Ayna Giriş: Evrenin en büyük sırrı dışımızdaki yıldızlarda değil, içimizdeki sükûnette saklıdır. Kur'an , bizi bu iç yolculuğa davet eden, adeta "kendine baktıran" bir rehberdir. Kendine bakan kişi, aslında Allah'ın ayetlerine bakar; zira insan, O’nun yaratma kudretinin en derin ve en özel tecellisidir. “Biz onlara dış dünyada da kendi nefislerinde de ayetlerimizi göstereceğiz; ta ki onun (Kur’an’ın) hak olduğu onlara iyice belli olsun.” (Fussilet 41/53) Buradaki "enfüs" (iç) kelimesi, varlığımızın görünmeyen derinliklerine işaret eder. Dış dünyadaki ayetler kâinatın aynalarıyken, insanın iç dünyası, doğrudan Allah'ın varlığını, isimlerini ve kudretini yansıtan canlı bir ilahi aynadır . 1. Fıtrat: Kalbimizdeki İlk Yaratılış Özü Kur’an, insanın eşsiz yaratılışını “fıtrat” kavramıyla açıklar: “Yüzünü hanif olarak dine, Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah’ın yaratışında bir d...