Kayıtlar

Dillerini Kıvırarak Allah’a İftira Edenler

Resim
Dillerini Kıvırarak Allah’a İftira Edenler: İlahi Kelamı Eğip Bükenlerin Anatomisi

Hakikati Saptıranlar: Din İçin Tehlike Nereden Geliyor?

Resim
Hakikati Saptıranlar: Din İçin Tehlike Nereden Geliyor? Kur’an’da Ali İmran Perspektifiyle Tahrifatın Mahiyeti ve Sonuçları Tarih boyunca hakikat adına konuşan çok sayıda kişi ve topluluk olmuştur. Ancak Kur’an, bu tür iddiaların samimi olup olmadığını sorgular ve özellikle  “Kitap ehli”  arasında yer alan bazı grupların, dini bilerek tahrif ettiklerini bildirir. Bu noktada  Ali İmran Suresi 69. ayet  dikkat çekicidir: "Kitap ehlinden bir grup, sizi yoldan çıkarmak ister; oysa onlar yalnızca kendilerini saptırırlar da farkında değildirler."  (Ali İmran 3:69) Bu ayet üzerinden şu soruyu sormak meşrudur: Hakikati bilerek çarpıtanlar gerçekten başkalarına mı zarar verir, yoksa kendi kendilerini mi yok eder? Ve bu çabanın dine etkisi nedir? 1. Ayetin Bağlamı: Medine'deki Dinî Gerilim Bu ayet, İslam peygamberi Hz. Muhammed’in Medine’deki dönemiyle doğrudan ilişkilidir. O dönemde Yahudi ve Hristiyan gruplar, özellikle yeni Müslüman olan bireyleri  eski dinlerine ...

Hakk’a Batılı Giydirmek

Resim
Hakk’ı Batılla Karıştırmak: Kur’an’da Gerçeğin Çarpıtılması ve Anlamı İslamî literatürde “hakk” ve “batıl” kavramları, dinî, ahlâkî ve epistemolojik açıdan temel iki karşıt kavramdır. Hakk; gerçek, doğru, adalet, hakikat ve Allah’ın vahyiyle mündemiçtir. Batıl ise yalan, yanlış, sapma, hurafe ve bâtıl inançları ifade eder. “Hakk’ı batılla karıştırmak” veya “hakk’a batılı giydirmek” deyimi doğrudan Kur’an-ı Kerim’de geçmese de Kur’an’ın temel mesajına tam olarak uygundur. Bu kavram, özellikle hakikatin saptırılması, doğruların içinin boşaltılması, gerçeklerin yanlış yorumlanması anlamında kullanılır. Bu makalede, “hakk’ı batılla karıştırmak” kavramının Kur’an’da nasıl ifade edildiği, hangi ayetlerle desteklendiği, bunun teolojik ve sosyolojik anlamları, modern hayata yansımaları ve sonuçları üzerinde durulacaktır. 1. Hakk ve Batıl Kavramları Kur’an’da Kur’an, hakkı ve batılı birbirinin zıddı olarak açıklar. Hakk, hem ontolojik (varlık açısından) hem de epistemolojik (bilgi ve inanç...

IRON IN THE QURAN 🔍

HADÎD: The Sharp Boundary, Divine Intervention, the Awakening of Consciousness The word " Hadîd " (الحديد) is a noun derived from the root "H-D-D" and is in the emphatic active participle form. This root and its derivatives contain not only physical meanings but also powerful metaphorical ones. To understand the word's place and depth in the Qur'an, one must first examine these root meanings. 🔤 Semantic Fields of the H-D-D Root: In basic Arabic dictionaries, the word " ḥadd " has multi-layered meanings: "A boundary, a line that separates one thing from another" "The final point, the limit of everything" "To prevent, to distance, to repel" "To discipline, to punish" "A state of anger, violence, fury" "Sharp sight, the ability to distinguish fine differences" Derived from this root, the word " ḥadîd " carries meanings not only of "iron ore" but also of distinguishing pow...

Analysis of the Most Witnessed Hadith ❌

A Single Widely Heard Saying, Three Separate Narratives The Farewell Sermon, known as the last address of the final Prophet (pbuh) in the presence of over a hundred thousand people during the Farewell Pilgrimage, is considered one of the most important historical and theological texts. A testament claimed to have been made during this speech, despite being one of the most heavily attested hadiths in Islamic history, has been transmitted in three different forms. This hadith generally begins with the sentence: “I am leaving you an amanah (trust); as long as you hold firmly to it/them, you will never go astray.” However, sources mention three different narrations regarding what these "trusts" are: “My Book and my Sunnah ” (al-Muwatta, Darimi, etc.) “The Book and my Ahl al-Bayt (Family of the Prophet)” (Tirmidhi, Muslim, Shi'a narrations) Only “ The Book of Allah ” (Ibn Hisham, some Tabi'un narrations, some Quran-centric approaches) These three different forms of narra...

KURANDA DEMİR BAHŞEDİLMESİ 🔍

Resim
HADÎD: Keskin Sınır, İlahi Müdahale, Bilincin Uyanışı “Hadîd” (الحديد) kelimesi, “H-D-D” kökünden türeyen ve mübalağa ismi fail kalıbında olan bir isimdir. Bu kök ve ondan türeyen kelimeler, sadece fiziksel anlamlar değil, aynı zamanda güçlü mecazî anlamlar da içerir. Kelimenin Kur’an’daki yerini ve derinliğini anlayabilmek için önce bu kök anlamlarını irdelemek gerekir. 🔤 H-D-D Kökünün Anlam Alanları: Temel Arapça sözlüklerde “ḥadd” kelimesi çok katmanlı anlamlara sahiptir: “Bir şeyi başka bir şeyden ayıran sınır, çizgi” “Her şeyin son noktası, sınırı” “Engellemek, uzaklaştırmak, defetmek” “Edeplendirmek, cezalandırmak” “Öfke, şiddet, hiddet hali” “Keskin görüş, ince farkları ayırt etme yetisi” Bu kökten türeyen "ḥadîd" kelimesi de yalnızca “demir cevheri” anlamında değil, ayırt edici güç , keskinlik , sınır koyuculuk gibi anlamlar taşır. Aynı kökten gelen “ḥaddâd” ise demirci, kapıcı, gardiyan gibi engelleyici, sınırlayıcı ve düzenleyici işlevler...

Can Damarı Metaforu

Resim
Kaf Suresi 16-17. Ayetlerdeki “Habl-i Verid” Metaforu Üzerine Kur’an Çalışması “ Habl-i verîd ” ifadesi Arapça kökenli bir terimdir. Anlamı ve Kökeni: Habl (حبل): “İp, bağ, halat” anlamına gelir. Verîd (وريد): “Şah damar, boyun bölgesindeki önemli damar” demektir. Tıp literatüründe özellikle boyundaki ana toplardamarı ifade eder. Birlikte “ habl-i verîd ” ifadesi “şah damarı bağı”, “şah damarına bağlanan ip”, yani “en hassas, en hayati bağ” anlamını taşır. Kur’an Bağlantısı: Kur’an’da “habl” kelimesi “ip” veya “bağ” anlamında birkaç yerde geçer; Allah’a bağlanmak anlamında kullanılır: “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılmayın.” (Âl-i İmrân, 3:103) “Verîd” kelimesi ise doğrudan tek başına Kur’an’da geçmez ama tıbbi ve mecazi olarak önemli bir damarı belirtir. 1. Ayetin Metni ve Temel Anlamı Kaf 16-17: “Andolsun ki Biz insanı yarattık; nefsinin kendisine ne fısıldadığını biliriz. Ve Biz ona, (can damarı) ‘habl-i verîd’den daha yakınız.” “Habl-i verîd” : Arapça’da...