Kuranda İzin, Bilgi ve İrade İlişkisi
Bi-İznillâh Kavramı Üzerine: Kur’an’da İzin, Bilgi ve İrade İlişkisi
Kur’an’da sıkça karşılaşılan “bi-iznillâh” ifadesi, çoğu zaman “Allah’ın izniyle” şeklinde çevrilir. Ancak bu çeviri, Türkçe’deki “izin” kelimesiyle Arapça’daki “izn” kelimesini eşanlamlı sanmakla ortaya çıkan bir anlam daralmasıdır. Oysa Arapça’daki “izn” kavramı, çok daha derin, bilgiye ve ilahî takdire dayanan bir içeriğe sahiptir.
1. “İzn”in Gerçek Anlamı: Bilgi ve Bilgilendirme
Arapça’da “izn” kelimesi, “bilgi, bilmek ve bildirmek” kökünden gelir. Fiil çekimi de bunu destekler:
-
اَذِنَ / ezine: bildi
-
اَذَنَ / e’zene: bildirdi, haber verdi
-
Bu bağlamda “izn”, sadece bir “müsaade” değil, bir bilgilendirme, haberdar etme, onay verme anlamı taşır.
Dolayısıyla Kur’an’daki bi-iznillâh ifadesi, sadece “müsaade” değil, “Allah’ın bilgisiyle”, “O’nun bilgilendirmesi ve onayıyla”, “O’nun iradesi çerçevesinde” gibi daha kapsamlı bir anlam taşır. Bu, aynı zamanda olayların ancak Allah’ın bilgisel kuşatıcılığı ve takdiriyle gerçekleşebileceğini vurgular.
2. Bi-İznillâh’ın Anlam Derinliği
Kur’an’da “bi-iznillâh” ifadesiyle aktarılan durumlar genellikle:
-
Vahyin inişi
-
Hidayete erişim
-
Cennete çağrılış
-
Karanlıktan aydınlığa çıkış
gibi ontolojik ve epistemik dönüşüm süreçleridir. Bu gibi dönüşümler sadece bireyin çabasıyla değil, Allah’ın bilgisi, yönlendirmesi ve iradesiyle mümkündür.
3. Ayetler Işığında Bi-İznillâh
🔹 Bakara Suresi 97
“De ki: Cebrâil’e düşman olan bilsin ki, onu senin kalbine Allah’ın izniyle indi.”
Bu ayette “Allah’ın izniyle” ifadesi, vahyin Allah’ın bilgisi ve buyruğu ile olduğunu belirtir. Vahiy bir rastgelelik değil, Allah’ın doğrudan yönlendirmesiyle gerçekleşir.
🔹 Bakara Suresi 213
“Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri hakka, kendi izniyle ulaştırdı.”
Buradaki izin, hidayetin oluşması, yani insanların hakikate yönelmesi bağlamında kullanılmıştır. Bu, bireysel zeka veya rastlantı değil, Allah’ın bilgisel bir yönlendirmesiyle gerçekleşen bir fark ediştir.
🔹 Bakara Suresi 221
“İşte onlar, Allah’ın izniyle cennete çağrılırlar.”
Buradaki kullanım, kurtuluşun ve ebedî saadetin de ancak Allah’ın bilgisi ve takdiriyle mümkün olduğunu ortaya koyar. Cennete ulaşmak bireysel dilekten öte, Allah’ın bilgisel ve iradî onayı ile gerçekleşir.
🔹 Mâide Suresi 16
“Allah, rızasını gözetenleri onunla (Kitap’la) selam yollarına iletir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır, izniyle; ve onları dosdoğru yola yöneltir.”
Bu ayette karanlıktan aydınlığa çıkmak, bir içsel dönüşüm ve bilinçlenme sürecidir. Bu süreç, Allah’ın bilgi temelli müdahalesi olmadan tamamlanamaz. İnsan doğruyu kendi içgüdüsüyle değil, ancak Allah’ın bilgisiyle yönlendirilerek bulabilir.
4. Kavramsal Sonuç
Aşağıdaki tablo, “bi-iznillâh” ifadesinin anlam boyutlarını özetlemektedir:
Anlam Katmanı | Açıklama |
---|---|
Bilgi (İlim) | Allah’ın her şeyi kuşatan bilgisiyle olup biten her şeyin gerçekleşmesi |
Bildirme (İletim) | Allah’ın meleklere, peygamberlere, insanlara yön gösterici işaretler vermesi |
Onay / Takdir | Olayların, dönüşümlerin, vahyin ve hidayetin O’nun uygun görmesiyle olması |
İrade / Kudret | Gerçeklik alanındaki her oluşun Allah’ın müdahalesiyle mümkün olması |
5. Sonuç
Kur’an’da geçen “bi-iznillâh” ifadesi, yalnızca “izin verme” anlamında değildir. Bu ifade, Allah’ın bilgisi, iradesi ve onayı çerçevesinde oluşan her şeyin ilahî temellendirmesini bildirir. Vahyin inişi de, insanın kalbine doğan farkındalık da, hidayete ulaşmak ya da cennete çağrılmak da —hepsi— Allah’ın bilgisiyle şekillenir.
Bu bakımdan “bi-iznillâh”, Kur’an’daki en derin metafizik ifadelerdendir. Mümin için bu, hem tevhidî bir teslimiyet, hem de bilinçli bir tevekkül çağrısıdır: Çünkü hiçbir şey, Allah’ın bilgisi dışında cereyan etmez.
UYARI / HATIRLATMA
Yorumlar
Yorum Gönder