BİRR -2 "Kapsayıcı İyilik, Doğruluk ve Takva Ahlâkı"
Birr ve Ebrar: Kur’an’da Kapsayıcı İyilik, Doğruluk ve Takva Ahlâkı
1. Birr Kavramının Etimolojisi ve Anlam Derinliği
“Birr” kelimesi, Arapça ب ر ر (b-r-r) kökünden türemiştir. Bu kök, “genişlik”, “açıklık”, “istikamet”, “güvenilirlik” ve “doğruluk” gibi anlamlara gelir. Aynı kökten gelen “berr” kelimesi kara parçası (kıt’a) anlamındadır ve denizin (bahr) karşıtıdır. Bu karşıtlık, "birr" kavramının istikrarlı, sağlam, sarsılmaz bir karakter hâlini simgelediğine işaret eder. Sözcük mecazi olarak, her türlü ahlâkî genişlik ve yaygın iyilik anlamında kullanılır. Bu nedenle birr, yalnızca görünür amellerin değil; içsel yönelişin, tutarlılığın ve sadakatin de karşılığıdır.
2. Kur’an’da “Birr”: Anlam, Kapsam ve Pratik
Kur’an, “birr”i yalnızca şekli dindarlıkla sınırlı bir kavram olarak değil; inanç, davranış ve niyet üçgeninde tanımlanan kapsamlı bir ahlâkî ideal olarak sunar.
a. Bakara 177: Birr’in Tanımı
“Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz birr değildir. Asıl birr; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği malı, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara ve özgürlüklerinden yoksun olanlara veren; salâtı ikame eden, zekâtı veren; sözleştiğinde sözünü tutan; sıkıntı, zorluk ve savaşta sabreden kimselerdir. İşte onlar sadıklardır ve takvâ sahipleri de onlardır.” (Bakara 2/177)
Bu ayet, birr’in bir ibadetler bütünü değil, bir karakter bileşimi olduğunu ortaya koyar. İnançtan toplumsal duyarlılığa, ibadetten sözde ve sabırda sadakate kadar bir dizi ilke, birr’in kapsamına dahildir.
b. Âl-i İmrân 92: Birr’e Ulaşmak İçin Fedakârlık
“Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe asla birr’e ulaşamazsınız.” (Âl-i İmrân 3/92)
Bu ayet, birr’i bir hedef, bir yolculuk, bir ahlâkî gelişim süreci olarak sunar. Birr, sadece ahlâkî olarak doğru olmak değil; kişinin benliğini, sevgilerini ve çıkarlarını aşarak başkası için özveride bulunmasıdır.
c. Bakara 189: Şekilciliğe Karşı Birr
“Evlerinize arkalarından girmeniz birr değildir; birr, Allah’a karşı gelmekten sakınanların özelliğidir.” (Bakara 2/189)
Bu ayette, şekilci uygulamalar yerine takvâ ve ahlâkî bilinç vurgulanmakta; böylece birr’in dış görüntüyle değil, iç niyetle ilgili olduğu belirtilmektedir.
3. Allah’ın İsmi Olarak "el-Berr"
“el-Berr”, Allah’ın güzel isimlerinden biridir ve “iyiliği bol ve yaygın olan, kullarına karşı sınırsız ihsan sahibi” anlamına gelir:
“Şüphesiz biz daha önce O’na yalvarırdık. Şüphesiz O, iyilik yapanın (el-Berr), acıyanın ta kendisidir.” (Tûr 52/28)
Bu sıfat, Allah’ın iyilikteki sınırsız cömertliğini ifade eder. Allah, günahkârlara bile misliyle değil; merhametiyle muamele eder, iyilikleri kat kat mükâfatlandırır. Bu bağlamda insanın birr sahibi olması, ilâhî sıfatın yeryüzünde tecellisi anlamına gelir.
4. Peygamberlerde Birr Ahlâkı
Kur’an, İsa (a.s.) ve Yahya (a.s.) gibi peygamberleri de “birr” kavramı ile tanımlar. Bu, birr’in sadece Allah’a değil, insanlara – özellikle de anne babaya – yönelik iyilik ve itaat yönünü de içerdiğini gösterir.
“Ve anne babasına çok iyi davranandı. O bir zorba ve isyankâr değildi.” (Meryem 19/14 – Yahya)
“Ve beni, anneme iyi davranan biri kıldı; beni zorba ve mutsuz biri yapmadı.” (Meryem 19/32 – İsa)
5. Birr ve Sıdk: Ahlâkî Hiyerarşi
Hz. Peygamber’in şu hadisi, birr’in karakter inşasında nasıl temel bir rol oynadığını açıklar:
“Doğruluk (sıdk), birr’e; birr ise cennete götürür.” (Buhârî, Edeb, 69)
Bu bağlamda sıdk, birr’e giden bir yol; birr ise cennete açılan kapıdır. Kişi sözünde ve niyetinde doğru oldukça, birr ahlâkı hayatında şekillenir. Bu da Kur’an’daki “sadıklar” ve “ebrar” tanımlarıyla birebir örtüşür.
6. Ebrâr (الأبرار): Birr’in Vücut Bulmuş Hâli
“Ebrâr”, birr’in çoğuludur ve “çok iyilik yapanlar, doğru ve temiz olanlar” anlamına gelir. Kur’an’da cennet ehli, ebrar olarak tanımlanır.
“Şüphesiz ebrar, nimet içindedirler.” (İnfitar 82/13)
“Ebrar, koltuklar üzerinde nimetleri seyrederler; yüzlerinde mutluluğu tanırsın.” (Mutaffifin 83/22–26)
a. Füccâr Zıddiyeti
Kur’an’da ebrar genellikle “füccâr” (açıkça günah işleyenler) karşıtı olarak geçer:
-
Ebrar: İçten ve sürekli iyilik sahibi olanlar
-
Füccâr: Günahı alışkanlık hâline getirenler
Bu zıtlık, ebrar’ın yalnızca “amelî olarak iyi” değil; karakter olarak iyiliği içselleştirmiş bireyler olduğunu gösterir.
7. Yazıcı Ebrâr: Kalemle Gelen Değer
Abese Suresi 13–16. ayetlerde geçen “ebrârın yazdığı” ifadesi:
“Değerli sayfalarda, yüce, tertemiz, yazan ebrâr ellerindedir.” (Abese 80/13–16)
Bu âyet, Kur’an’ın ilk döneminden itibaren kalemle yazılma sürecine işaret eder. “Alleme bil-kalem” (Alak 96/4) ayetiyle başlayan vahiy sürecinde, yazıcıların ebrâr olarak nitelendirilmesi; ilmin, yazının ve vahyin, ancak temiz, güvenilir ellerle korunabileceğini bildirir.
Sonuç
Birr, Kur’an’da sadece ibadet ya da ahlâkî bir fiil değildir; içten gelen bir sadakat, bir karakter hâlidir. Takvânın doğal bir tezahürüdür. İnsanın hem Allah’a hem yaratılmışlara karşı samimi, fedakâr, doğru ve içten olması “birr”in özünü oluşturur.
Ebrâr ise bu erdemi içselleştirmiş, cennetle müjdelenmiş, doğruluk ve iyiliği kişiliklerine dönüştürmüş kimselerdir. Kur’an, bize yalnızca bu kavramları öğretmekle kalmaz; aynı zamanda ebrârla beraber olmayı, onların yolunu izlemeyi ve onlarla birlikte ölmeyi tavsiye eder (Âl-i İmran 193).
Sonuç olarak, birr bir erdem değil; bir bilinç, bir yolculuk, bir inşa sürecidir. Ve bu yolda yürüyenler ebrâr’dır: Allah’ın yeryüzündeki iyilik elçileridir.
UYARI / HATIRLATMA
Yorumlar
Yorum Gönder