Bu Blogda Ara

DİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
DİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2025 Pazartesi

Dondurulmuş Din Modeli 😰




Sahabe ve tabiinin yaşantısını “dondurulmuş model” haline getirip, onu dinin özü gibi sunan ve bu yolla Allah’ın dinini zorlaştıran anlayışlara karşı Kur’an merkezli bir eleştiri yapalım.


Kılı Kırk Yaranlar: Allah’ın Dinini Zorlaştıranlar Üzerine Kur’an Merkezli Bir Eleştiri


Giriş: Din Kolaylıktır, Peki Zorlaştıranlar Kim?

Kur’an, Allah’ın dinini insan fıtratına uygun, anlaşılır ve kolay kılınmış bir yol olarak tanımlar. “Allah sizin için dinde bir zorluk kılmadı” (Hac 22/78) ayeti, bu temel ilkenin apaçık ifadesidir. Ancak tarihsel süreçte din, kolaylıktan zorlaştırmaya, özgürleştiricilikten baskıcılığa, vahyin ruhundan kültürel darlıklara indirgenmiştir. Bu dönüşümde, özellikle nebî sonrası dönemlerde, sahabe ve tabiinin bazı uygulamalarının dondurulup “din” gibi sunulması ve “kılı kırk yaran” yorumlarla bu geleneklerin kutsanması önemli rol oynamıştır.

1. Ciltler Dolusu Kitaplar: Dini Açıklamak mı, Yoksa Bulandırmak mı?

İslam’ın ilk muhataplarına gelen Kur’an, açık ve anlaşılır bir hitapla gönderilmiştir:

“Apaçık Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Yûsuf 12/2)
“Biz bu Kur’an’da insanlar için her örnekten verdik ki düşünüp öğüt alsınlar.” (Zümer 39/27)



Oysa zamanla, bu açık mesaj; mezhep imamlarının fetvaları, hadis kitaplarının yığınları ve kelam kitaplarının spekülasyonları arasında yeni bir dinî katman hâline geldi. Dini tebliğ değil, tahkim ve tasnif uğraşısına döndü. Kur’an’ın anlam ufku yerine, insan sözleri referans alındı. Dinin ruhu, lafzın prangasına mahkûm edildi. Böylece:

Vahyin açıklığına karşılık, yorumların kapalılığı,

Allah’ın kolaylığına karşılık, insanların zorluğu yerleşti.


2. Sahabe ve Tabiin Dini: Samirileşen Temsil

Kur’an, insanların Allah’a karşı sadakatini yalnızca vahye bağlılıkla ölçer. Nebînin yakınında bulunmak ya da ondan sonra yaşamak, otomatik bir otorite değildir. Ancak zamanla “sahabe ve tabiinin yaptıkları” dinin özüne eşitlendi. Bu, tıpkı Samiri’nin "bu altın buzağı Tanrınızdır, Musa da onu unuttu" (Tâhâ 20/88) demesi gibi bir tavırdır.

Samiri altından put yapmıştı, bugünün samirileri ise tarihi davranışları “rasul izidir” diye satar. Oysa Allah şöyle uyarır:

“Onlar dinlerini parça parça ettiler ve grup grup oldular. Senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur.” (En’âm 6/159)



Buradaki “parça parça etmek”, dini sahabe, mezhep, yorumlar üzerinden sınıflandırıp kutsallaştırmaktır. Kur’an’ın bütünlüğü yerine, tarihsel davranışlar “şeriat” diye sunulmuştur.

3. Evirip Çevirip Din Adına Zorlaştırmak: Kur’an’a İhanet

Kur’an’ın mesajı açıktır:

“Biz sana kolay olanı kolaylaştıracağız.” (A’lâ 87/8)
“Allah sizi affetmek ister; ama onlar ise arzularının peşine uymanızı isterler. Allah size yük yüklemek istemez.” (Nisâ 4/27-28)



Buna rağmen, insanlar:

Her ibadeti formüllere çevirdiler,

Kur’an’da olmayan detayları “farz” saydılar,

Nebî’ye ait olmayanları ona mal ettiler,

Dini, anlaşılır yaşamdan çıkarıp fıkıh labirentine hapsettiler.


Bu, Allah’ın açık kitabına karşı gizli bir meydan okumadır.

4. Dini Zorlaştıranlar Kimlerdir?

Kur’an, dini zorlaştıranları açıkça eleştirir:

Haricîler gibi dini katılaştıranlar (bkz. Hadîs eleştirisi),

Ehli Kitap gibi bilgiyi tekel yapanlar,

Şeyh, imam, fakih gibi dinin önüne geçen figürler:


“Onlar bilginlerini ve din adamlarını Allah’tan ayrı rabler edindiler…” (Tevbe 9/31)



Yani Allah adına konuşan ama Allah’ın söylemediğini söyleyen herkes “zorlaştırıcı”dır.

5. Gerçek Kolaylık: Rasul’ün İzinden, Kur’an’la Gitmektir

Rasul, din koyucu değil, dinin tebliğcisidir. O da başka bir şey değil, yalnızca Kur’an’a çağırır:

“Ben yalnızca bana vahyedilene uyarım.” (En’âm 6/50)
“De ki: Ben size Allah’ın kitabını tebliğ ediyorum.” (Enbiyâ 21/45)



Rasul’ün izinden gitmek, onun vahye bağlılığına uymaktır; onun yaşadığı dönemin örflerine değil.


---

Sonuç: Allah’ın Dinini Kolaylaştırın, Engeller Kurmayın

Kur’an, hakikati insanlara ulaştırmak, içsel özgürlüğü sağlamak, bireyin aklını ve vicdanını uyandırmak için indirilmiştir. Bu yüzden onun mesajı ne tarihsel figürlerle sınırlıdır, ne de hacimli kitaplarla kuşatılabilir. Zorlaştırıcılar, Allah’a değil kendi egolarına çağıranlardır. Din, Allah’a aitse, onun kolaylaştırıcılığına sadakat göstermek, hakikatin ilk şartıdır.


---

24 Haziran 2025 Salı

DİNİ SULANDIRMAK "geleneksel din anlayışı"🛐




Dini Sulandırmak: Hakikatin Üzerine Örtülen Perde


"Dinlerini parça parça edip grup grup olanlar yok mu! Senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur." (En’âm, 6/159)

Tarih boyunca hakikat, kitlelerin çıkarlarıyla çatıştığında hep tahrif edilmiş, özünden saptırılmış, ilkesel duruşu biçimsel bir tekrar hâline getirilmiştir. Bu yozlaşmanın en belirgin örneği ise dinin sulandırılması, yani özünden uzaklaştırılması, hakikat yükünü taşıyamayacak kadar hafifletilmesi ve nihayetinde etkisizleştirilmesidir.

Kur’an’ın apaçık mesajı, insanı özgürleştiren, aklı ve vicdanı muhatap alan bir çağrıdır. Ne yazık ki zamanla bu çağrı, kişisel menfaatler, köklü gelenekler ve siyasi baskılarla boğulmuş, Kur’an dışı öğretilerle harmanlanarak asli çizgisinden uzaklaştırılmıştır.

Dinin Sulandırılma Biçimleri

Dinin özünden kopmasının dört temel tezahürü vardır:

 * Din, Gelenekle Karıştırıldı: Günümüzde birçok Müslüman, din adına öğrendiği uygulamaların çoğunun Kur’an kaynaklı olmadığını fark etmiyor. Çünkü din, ataların kültürel alışkanlıklarıyla o kadar iç içe geçmiş durumda ki, "Atalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinden gidiyoruz." (Zuhruf 43:22) diyenlerin yolu takip ediliyor. Bu durum, ilahi vahiyle kurulan bağı zayıflatıyor ve körü körüne taklitçiliği teşvik ediyor.

 * Ritüeller, İlkenin Önüne Geçti: Salat, oruç, zekat gibi ibadetler; içeriği boşaltılmış, sadece bedensel veya biçimsel tekrarlar hâline getirilmiştir. Vahiy ile kurulan anlam bağı kopmuş, bu ibadetler yalnızca "yapılması gereken görevler" olarak algılanmaya başlanmıştır. Oysa Kur’an’da salat, öncelikle "vahiy ile bağ kurmak ve öğütleşmek" anlamını taşır. Ancak günümüzde bu kavram, sadece belirli bedensel hareketlere indirgenmiştir.

 * Şirk Unsurları Din Diye Sunuldu: Peygamberin sözleriyle çelişen hadisler, Kur’an’a muhalif yorumlar ve uydurma rivayetlerle din genişletildi; hatta ilahi hükümlerin üzerine beşeri hükümler yerleştirildi. Bu, açıkça şirktir. Kur’an’ın ifadesiyle, "Onlar, alimlerini ve din adamlarını Allah'tan başka rabler edindiler." (Tevbe 9:31) Bu durum, Allah’ın hükmüne ortak koşma anlamına gelir.

 * Sorgulama Engellendi: Din adına konuşanlar eleştirilemez, dokunulmaz hâle getirildi. Oysa Kur’an’ın her sayfası insanı düşünmeye, akletmeye, sorgulamaya çağırır. "Hiç düşünmez misiniz?", "Aklınızı kullanmaz mısınız?" gibi ifadeler onlarca kez tekrar edilir. Ancak sulandırılmış din, sorgulayanı "dinden çıkmakla" suçlayarak zihinsel özgürlüğü kısıtlar.

Çözüm: Kur’an’a Dönüş

Bu derin yozlaşmanın çözümü, din adına gelen her bilgiyi Kur’an’a arz etmektir. Kur’an dışı hiçbir söz, hüküm koyucu olamaz. Allah’ın dediği son sözdür. 

"Bu Kur’an, kendisiyle uyarılsınlar diye indirilmiştir." (İbrahim 14:52).

Dinin saf hâline dönmesi, ancak Kur’an’ın yeniden merkeze alınmasıyla mümkündür. Geleneksel tortuların, kültürel ilavelerin ve mezhebi bağnazlıkların üstüne çekilen perde, ancak vahyin ışığıyla yırtılabilir. Bu, hem bireysel bir bilinçlenme hem de toplumsal bir dönüşüm gerektirir.

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

23 Haziran 2025 Pazartesi

BEYTULLAH’TAN HÜKME "Demokrasi ve oy verme üzerine"




📘 BEYTULLAH’TAN HÜKME: Kur’an’da Sistem, Hüküm ve Toplumun Adaleti


🕋 Kur’an’da Beyt, Yönetim, Adalet ve Demokrasi Üzerine Bütüncül Bir Yaklaşım




Kur’an’da geçen bazı kavramlar doğrudan fiziksel nesneleri ifade etse de, bunlar çoğu zaman çok daha kapsamlı bir anlamı temsil eder. “Beyt” (ev), “Beytullah” (Allah’ın evi), “Beytü’l-Mâl” (kamu hazinesi) gibi kavramlar yalnızca mekân ya da mülk değil; aynı zamanda ahlaki, hukuki ve toplumsal sistemlerin simgesidir. Bu makalede Kur’an’daki bu kavramlar üzerinden, toplumsal düzenin temelleri, hükmün kaynağı, adalet ilkesi ve modern sistemler (demokrasi, oy kullanma) bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilecektir.


---

🟫 1. BEYTULLAH: Mekânın Ötesinde Bir İlkesel Merkez

Kur’an’da “el-Beyt”, yalnızca Kâbe’yi ifade etmez; bir yön, bir istikamet ve bir merkezî sistem anlamı taşır:

“İnsanlar için kurulan ilk Beyt, Mekke'deki mübarek ve âlemler için hidayet kaynağı olandır.”
— Âl-i İmrân 3:96


Bu beyt:

Hidayet merkezidir.

Kutsallığı Allah’a nispetten gelir.

Tevhid, adalet, eşitlik, yöneliş gibi ilkeleri temsil eder.


Dolayısıyla “Beytullah”, Allah’ın sistemini merkeze alan toplumsal bir düzenin metaforudur.


---

🟩 2. BEYTÜ’L-MÂL: Toplumun Emaneti, İlkenin Yansıması

Kur’an’da doğrudan “beytü’l-mâl” ifadesi geçmez; fakat bu kavram, Kur’an’daki mal, yetim hakkı, sadaka, zekât, kamu yararı gibi birçok ilkenin pratik karşılığıdır.

“Allah’ın sana verdiğinden, O’nun yolunda harca; dünyadan nasibini de unutma...”
— Kasas 28:77



Kur’an’a göre mallar:

Toplumun ortak sorumluluğudur.

Emanettir, yönetici için imtiyaz değil, görevdir.

Yakınlara değil, hak edene verilmelidir.


Yani beytü’l-mâl kavramı, Kur’an’da bir sosyal adalet ve kamu malı sistemi olarak okunabilir.


---

⚖️ 3. HÜKÜM SADECE ALLAH’INDIR: Tevhid ve Hukuk Birliği

“Hüküm yalnızca Allah’ındır.”
— Yusuf 12:40



Bu temel prensip, tüm sosyal ve siyasal sistemlerin üzerine kurulu olması gereken bir ilkedir. Kur’an’a göre:

Helal ve haram koyma yetkisi yalnız Allah’a aittir.

Meşruiyet, toplumun çoğunluğuna değil, vahyin ölçüsüne dayanır.


“Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler; kâfirlerin, zalimlerin ve fasıkların ta kendileridir.”
— Mâide 5:44–47



Bu bağlamda, herhangi bir yönetim sisteminin meşruiyeti, Allah’ın ilkelerine bağlı olup olmamasıyla ölçülür.


---

🔎 3.1. “Hüküm Yalnızca Allah’ındır” İlkesinin Pratik Yansımaları

Bu prensip, insanların hiçbir alanda hüküm koyamayacağı anlamına gelmez. Aksine:

İctihad ve Kıyas:

Kur’an’da doğrudan hükmü bulunmayan konularda, İslam hukukunun dinamik yapısına uygun olarak ictihad ve kıyas gibi metodolojilerle çözüm üretilir. Örneğin yeni ortaya çıkan teknolojik meselelerde veya ticari anlaşmalarda, Kur’an’ın genel ticaret ve adalet ilkeleri rehberlik eder.

İnsanın Sorumluluğu:

Allah, insanlara akıl, irade ve hikmet vererek, bu sınırlar içinde toplumsal düzenlerini kurma sorumluluğunu yükler. Ancak bu düzenlemeler, Allah’ın belirlediği helal ve haram sınırlarını aşamaz.



---

🗳️ 4. DEMOKRASİ VE OY KULLANMA: Kur’anî İlkelerle Uyumlu Olabilir mi?

Modern demokrasilerde egemenlik halktadır. Kur’an’a göre ise:

“Egemenlik yalnızca Allah’ındır.”
— Bakara 2:107



Ancak Kur’an, halkın danışma ve ortak karar süreçlerini destekler:

 “Onların işleri aralarında danışma (şûrâ) iledir.”
— Şûrâ 42:38



Buradan hareketle, oy kullanmak Kur’an’a aykırı bir yönetimi kutsamak için değil;

Adil, emanet sahibi, Allah’a karşı sorumlu kişileri desteklemek,

Zulmü önlemek için yapılırsa, bir sorumluluk sayılabilir.


Ama:

Oy, Allah’ın hükmüne aykırı yasaları desteklemek için veriliyorsa,

Halkın çoğunluğu “helal” ve “haram” belirliyorsa, ➡️ Bu, şirk ve zulüm üretir.



---

🔎 4.1. Şûrâ Kavramının Derinleştirilmesi

Makalenin önemli bir parçası olan şûrâ, basit bir “fikir alışverişi” değil, toplumsal rıza üretme ve ortak aklı bulma yöntemidir. Kur’an’daki şûrâ prensibi, sadece devlet yönetiminde değil, aileden ticari hayata kadar tüm sosyal ilişkilerde uygulanmalıdır.


Demokrasi ile İlişki:
Şûrâ, modern demokrasinin aksine “çoğunluk diktatörlüğü” riski taşımaz. Amaç, vahyin genel ilkelerine uygun en doğru kararı bulmaktır. Bu, hak ve adalet eksenli bir danışma yöntemidir.



---

🔴 5. ŞİRK VE ZULÜM ÜRETİR İFADESİNİN AÇIKLANMASI

“Egemenliği Allah'tan alıp halka veren, helali haram, haramı helal kılan her sistem, şirk üretir, adaleti değil zulmü yayar.”


Şirkin Anlamı:

Burada şirk, putlara tapmaktan öte bir anlam taşır. Allah’a ait olan yasama ve hükmetme yetkisinin başka varlıklara (halka, devlete, bireylere) atfedilmesidir. Toplum, Allah’ın açıkça haram kıldığını helal, helal kıldığını haram yapma yetkisini kendine tanırsa, bu Allah’ın ilahlığını ve egemenliğini reddetmek olur, yani şirk.

Zulmün Somutlaşması:

Allah’ın mutlak adalet ölçülerinden uzaklaşıldığında, toplumsal yaşamda sömürü, eşitsizlik, ahlaki çöküş gibi somut zulümler ortaya çıkar. Örneğin, faizin helal kılınması, alkolün yaygınlaştırılması toplumsal adaleti ve ahlakı zedeler. Çünkü bunlar ilahi ölçülerle çelişir ve insanlığa zarar verir.



---

🏛️ 6. KUR’AN’DA HÜKÜM BULUNMAYAN KONULAR

Bazı alanlarda Kur’an doğrudan hüküm koymamış olabilir. Bu durumda Kur’an’ın emrettiği yöntem:

Şûrâ (danışma),

Maslahat (toplum yararı),

Emanet (yetkiyi ehline vermek),

Adalet (herkese hakkını vermek) gibi ilkelerdir.


“Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemeyin!”
— A’râf 7:33



Kur’an bir konuda susmuşsa, insanlar keyfî hüküm koyamaz; kararlarını Kur’an’ın genel ilkelerine uygun almak zorundadır.


---

📌 SONUÇ: BEYTULLAH BİR SİSTEMDİR – KUR’AN BİR YASADIR

Kur’an’da “beyt”, fiziksel yapının ötesinde, Allah’ın sistemini temsil eden bir merkezdedir. Beytullah gibi kavramlar Allah’a nispet edilir; ama aslında insan için adalet, güvenlik, eşitlik gibi değerleri yaşatır.

Demokrasi, eğer Allah’ın ilkelerine aykırı değilse;
oy kullanma, eğer adalet ve ehliyete dayanıyorsa;
bir sistem, eğer tevhid, adalet ve şûrâ prensiplerine sahipse,

➡️ Kur’an’a göre meşruiyet kazanabilir.

Ancak egemenliği Allah’tan alıp halka veren, helali haram, haramı helal kılan her sistem,
şirk üretir, adaleti değil zulmü yayar.


---

🔚 Kısa Özet:

Kavram Kur’an’daki Anlamı Toplumsal Karşılığı

Beytullah Allah merkezli yön ve sistem Adalet, güvenlik, tevhid..

Beytü’l-Mâl Kamu malı, emanet Sosyal adalet, paylaşım.

Hüküm Allah’a aittir Yasama yalnız vahiyledir.

Demokrasi Şûrâya uygunsa olabilir Aykırıysa şirk tehlikesi taşır.

Oy kullanma Amaca bağlıdır Adalet içinse meşru, hevâ içinse tehlikeli

Şûrâ Toplumsal rıza ve akıl birliği Aileden devlete tüm sosyal ilişkilerde yöntem



---

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

22 Haziran 2025 Pazar

SON NEBİ KURAN ile ÇAĞIMIZI UYARIYOR ! 🛑





Kur’an’ın Evrensel Uyarıcılığı

“De ki: Şahitlik bakımından en büyük olan kimdir?” De ki: ‘Allah benimle sizin aranızda şahittir. Bu Kur’an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu…’”  En‘âm 6:19



Kur’an, muhatabını sadece belirli bir etnik toplulukla sınırlamayan evrensel bir hitaptır. En‘âm Suresi’nin 19. ayetinde özellikle vurgulanan “ulaştığı herkes” ifadesi, Kur’an’ın muhtevasının ve uyarı misyonunun zamanla ve mekânla sınırlı olmadığını açıkça ortaya koyar. Vahyin amacı, yalnızca bir toplumun dinsel ya da kültürel yapısını düzeltmek değil; insanlık tarihinin bütününe hitap eden ilahi bir uyarı sistemini harekete geçirmektir.

Ancak tarih boyunca bazı çevreler, Kur’an’ın Arap toplumunda indirilmiş olmasını bir etnik sınırlama olarak yorumlamış, böylece onun evrensel mesajını etkisizleştirmeye çalışmıştır. Oysa Kur’an’ın dilinin Arapça olması, mesajın Araplarla sınırlı olduğu anlamına gelmez. Bu durum, yalnızca tarihselliğin doğal bir sonucudur. Tüm peygamberler, kendi halklarının diliyle gönderilmiş (bkz. İbrahim 14:4); ancak mesajın kapsamı, zamanla tüm insanlığa yayılmıştır.

Kur’an Uyarıdır: Herkese ve Her Çağa

En‘âm 19’daki “uyarmam için” ifadesi, Kur’an’ın öncelikle bir inzâr kitabı olduğunu gösterir. Uyarı, ancak yanlış bir gidişata karşı yapılır. Bu nedenle Kur’an’ın muhatabı, yalnızca inanmayanlar değil; vahyin mesajını çarpıtan, onu geleneksel kalıplara hapseden veya sadece Arap toplumuna indirgenmiş gibi sunan herkestir.

Nitekim birçok ayette bu evrensellik vurgusu tekrarlanır:

“O (Kur’an), yalnızca âlemler için bir öğüttür.” (Kalem 68:52)

“Bu (Kur’an), bütün insanlara bir bildiridir.” (İbrahim 14:52)


Son Elçi ve Son Mesaj

Kur’an’a göre Hz. Muhammed, yalnızca Araplara değil, tüm insanlığa gönderilmiş son elçidir (Sebe 34:28). Bu gerçek, Kur’an’ın son ilahi kitap olduğunu ve artık Allah’ın insanlığa vahiy yoluyla bir daha hitap etmeyeceğini de ima eder. Dolayısıyla, Kur’an’a sırt çevirmek ya da onu zamansal bir metne indirgemek, hem mesajı hem de elçiyi inkâr anlamına gelir.

Bu İş Oyun Değil

İnanç konusu, bireyin ontolojik varoluşunu, hayat gayesini ve sorumluluğunu doğrudan ilgilendirir. Kur’an’da “oyun ve eğlence” (lahv ve la‘ib) kavramları, hakikatten yüz çevirenlerin dünyasına ait bir tutum olarak kınanır (bkz. En‘âm 6:70). 


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz
Bu nedenle, Kur’an’ın uyarısına kulak vermemek, sıradan bir ihmalkârlık değil, bilinçli bir tercihtir. Ayetin sonundaki çağrı bu nedenle keskindir:

 “Uyuyorsan kasıtlıdır, uyan!


Sonuç:

Kur’an, evrensel mesajıyla yalnızca 7. yüzyıl Arap toplumuna değil; ulaştığı her bireye seslenen diri bir kelâmdır. Bu uyarıya kulak vermek, hakikate yönelmenin ilk adımıdır. Artık özür yok; Kur’an geldi ve konuştu.





11 Haziran 2025 Çarşamba

SAFF SURESİ "Kim bu saf tutanlar" 😶‍🌫️



🔥 1. “Saf tutanlar” aslında kimler? (1-4. ayetler)

Surenin adı olan "Saff", saf tutmak anlamına gelir ama burada sadece namazda saf tutanlar değil, Allah yolunda birlik olmuş, kararlı ve disiplinli mücadele eden bir topluluk kastedilir:

"Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever." (61:4)

🔍 Şaşırtıcı olan:

Bu ayet, Allah'ın sevdiği topluluğun özelliğini tarif ederken askeri bir disiplini ve ruhsal bir birlikteliği öne çıkarıyor. Namazdaki düz çizgi gibi zahiren düzelen bir şekil değil; iç bütünlüğe, istikrara ve kararlı bir mücadele ruhuna işaret ediyor.



😶‍🌫️ 2. “Söz verip yapmamak” günahların en büyüğü gibi sunuluyor (2-3. ayetler)

"Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri neden söylüyorsunuz? Allah katında, yapmayacağınız şeyleri söylemeniz büyük bir nefretle karşılanır." (61:2–3)

🔍 Şaşırtıcı olan:

Yalnızca söz verip yapmamak değil, niyeti olmadığı hâlde söz söylemek, Kur’an’da “Allah’ın en sevmediği” şeyler arasında. Dürüstlük ve tutarlılık, ibadetten bile önce geliyor. Burada münafıklığa dair sert bir uyarı var.


🕊️ 3. İsa’nın gelişine ve sonrasına dair benzersiz bir pasaj! (6. ayet)

“Ey İsrailoğulları! Ben, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayan ve benden sonra gelecek olan ‘Ahmed’ adlı bir peygamberi müjdeleyen Allah’ın elçisiyim.” (61:6)

🔍 Şaşırtıcı olan:

Kur’an’da, yalnızca bu ayette geçen bir detay: “Ahmed” ismi, Muhammed isminin bir varyantı olarak, özel bir şekilde geleceği müjdelenen peygamberin ismi olarak geçiyor.
Yani İsa, kendisinden sonra gelen bir başka elçiyi haber veriyor. Bu detay, İslami kaynaklarda "müjde" olarak anlaşılırken, İncil metinleriyle paralellik kuranlar da olmuş. (Örn. “Parakletos” ifadesi üzerinden tartışmalar var.)


⚔️ 4. “Din galip gelecektir!” – Tarihsel değil, evrensel bir vaad (8-9. ayetler)

"Onlar Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Ama Allah nurunu tamamlayacaktır, kâfirler hoşlanmasa da."
"O, elçisini hidayet ve hak dinle gönderdi ki onu bütün dinlerin üzerine üstün kılsın..." (61:8–9)

🔍 Şaşırtıcı olan:

Burada hakikat karşıtı tüm yapılarla bir meydan okuma var. Bu, salt askeri bir fetih değil; hakikatin, adaletin ve ilahi sistemin tüm batıl sistemler karşısında galip geleceğine dair metafizik bir güvence. Zamanla değil, gerçekleştikçe galip gelen bir nurdan söz ediliyor.


⚙️ 5. “Allah’a borç vermek!” ne demek? (10–12. ayetler)

"Size acı bir azaptan kurtaracak bir ticareti göstereyim mi?"
"Allah’a ve Elçisine iman edin, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda mücadele edin..."

🔍 Şaşırtıcı olan:

Bu pasajda iman bir ticaret, mücadele bir yatırım, cihat bir kârlı anlaşma, infak ise Allah’a borç verme olarak anlatılıyor. Yani mecazlar ekonomiden alınmış!

Ruhsal kurtuluş, maddi terimlerle anlatılmış. Bu, özellikle tüccar bir topluluğa gelen vahyin, kendi dilinde onları harekete geçirme şekli.

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

4 Haziran 2025 Çarşamba

Facir 4 🔹 Dijital Çağda Fücûr



Dijital Çağda Fücûr: Sınır Tanımazlığın Yeni Yüzü

Kur’an’da “fücûr”, fıtratın örtülmesi, bozulması ve insanın kendisini hakikatten uzaklaştırması anlamına gelir. Dijital çağ ise bu süreci yalnızca bireysel bir sapma değil, algı mühendisliği ve kimlik aşındırma mekanizmaları üzerinden sistemli bir şekilde yürütmektedir.



















UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

3 Haziran 2025 Salı

İblis; ALLAH'dan Başkasına Secde etmeyen❓️


"İblis, Allah’a değil, Adem’e secde etmeyi reddetti. Bu bir kibir miydi, yoksa ‘tevhid’ iddiasıyla yapılan bir yanlış mıydı?"


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

1 Haziran 2025 Pazar

ALIŞVERİŞ SORUNU Riba mı, Ticaret mi?



Riba mı, Ticaret mi? Faizli Düzenin Gölgesinde Mülkiyet ve Ahlâk


Modern toplumda konut sahibi olmak, bireylerin ekonomik özgürlüğü kadar sosyal statüsünü de etkileyen temel meselelerden biridir. Devletin faizleri düşürmesiyle kredi erişimi kolaylaşırken, mülk sahiplerinin buna paralel olarak ev fiyatlarını şişirmesi giderek olağanlaşan bir durum haline gelmiştir. Ancak bu süreçte kimsenin sormadığı hayati bir soru vardır: Bu türden bir ticaret, gerçekten adil midir? Daha önemlisi: Kur’an perspektifinden bakıldığında bu davranış ticaret mi, yoksa riba mı sayılmalıdır?


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

30 Mayıs 2025 Cuma

Adem ve BEYTÜL MAL🔥 "Bizim sınavımız" 🍃

🍃 Âdem ve BEYTÜL MAL🔥 "Bizim sınavımız"






UYARI / HATIRLATMA

Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.
Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

22 Mayıs 2025 Perşembe

ŞAŞIRTAN AYETLER 1 😱




İlgimi çeken şaşırtıcı ayetler🤔

Cehennemde İlk Söz: Sessizlik ve Sitem


Kur’an’da çok az kişinin fark ettiği, tüyler ürpertici bir içsel çöküş anı...

Bu, aslında bir cehennem sahnesi ama klasik anlamda değil — çünkü cehennem burada yakıcı bir ateş değil, bilincin kendiyle baş başa kaldığı bir yer.




20 Mayıs 2025 Salı

Lokman’a Verilen Hikmet 📙

Kur’an’da Lokman’a Verilen Hikmet Üzerine Bir İnceleme

Kur’an-ı Kerim’de “Lokman” ismi yalnızca bir yerde, kendi adını taşıyan sûrede geçmektedir. Lokmân Sûresi’nin 12. ayeti, bu ismin geçtiği tek yerdir ve burada Lokman’a "hikmet" verildiği bildirilir:

> “Andolsun, Lokmân’a hikmet verdik: ‘Allah’a şükret’ (dedik). Kim şükrederse ancak kendi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, övülmeye layıktır.” (Lokmân 31:12)



19 Mayıs 2025 Pazartesi

ORTA SALÂT 🗝

Kur’an’a göre "salat'ul vusta" yani orta salât kavramını toplumsal boyutlarını içeren kapsamlı inceleme yapalım.



18 Mayıs 2025 Pazar

Kur’an Okumanın Zararları ⁉️ ❌️


❌️ Kur’an Okumanın Zararları


Dikkat: Bu yazı yoğun ironi içermektedir.

Bazı tehlikelerin farkına varmak için bilimsel çalışmalara gerek yoktur. Deneyim yeterlidir. Kur’an okumak da bu tehlikelerden biridir. Özellikle dikkat edilmesi gereken bazı yan etkileri vardır:


17 Mayıs 2025 Cumartesi

Bir Mekân Neden Mukaddes Olur ? 🕋

🕋Bir Mekân Neden Mukaddes Olur?



---

Bir Mekân Neden Mukaddes Olur? — Kur’an Temelli Bir Yaklaşım

1. Giriş: Kutsallık Kavramının Kaynağı

Kur’an’da “kutsal” veya “mukaddes” anlamına gelen en temel kök ق-د-س (k-d-s) köküdür. Bu kökten türeyen “mukaddes”, “temiz, arındırılmış, saf ve saygın” anlamlarını içerir. Ancak Kur’an, bir mekânın kutsiyetini coğrafi ya da fiziksel üstünlüğe değil, o mekânın vahiy, tevhid ve arınma ile ilişkisine bağlar.

16 Mayıs 2025 Cuma

SADECE KUR'AN ⛔️ Diyenlerin Haklı Argümanları

Sadece Kur’an Diyenlerin Haklı Argümanları Üzerine Bir Değerlendirme

Sadece Kur’an” diyenler, yani dini anlamada ve yaşamada yalnızca Kur’an’ı yeterli gören anlayış, zaman zaman “gelenek karşıtı” veya “modernist” gibi sıfatlarla yaftalansa da, bu yaklaşımın Kur’an merkezli bazı güçlü ve haklı argümanları bulunmaktadır. Bu yazıda, özellikle Kur’an’ın kendi içinde sunduğu delillerle, bu yaklaşımın dayanaklarını ele alacağız.



14 Mayıs 2025 Çarşamba

KALEM VE DENİZ 🔹

🔹 Kur'an'da Kalem: Kullanım Yerleri ve Anlamları

Kur'an'da "kalem" kelimesi doğrudan üç yerde geçer, ancak sembolik anlamı dolaylı olarak birçok ayette hissedilir: