Bu Blogda Ara

şirk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şirk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2025 Pazartesi

Kafir, küfür ve şirk NEDİR?




Ayetlerin Üzerini Hadis ve Sünnetle Örtmek: Hakkı Gizlemek, Şirki Süslendirmektir

Giriş: İlahi Mesajı Perdelemek

Kur’an, Allah’ın kelamıdır. O, apaçık bir kitaptır; rehberdir, ölçüdür, nurdur ve furkandır. (Bkz. 2/185; 5/15; 6/114) Ancak bugün, bu kitabın üzeri kat kat hadis, rivayet, mezhep, gelenek, hikâye ve hurafe örtüleriyle örtülmüş; ilahi sözler mecazlara, mecazlar ise insanların otorite iddialarına kurban edilmiştir. Allah’ın ayetleri okunmakta, ama yerine insanların sözleri uygulanmaktadır. Bu durum sadece bir sapma değil, bizzat Kur’an’ın “küfür” ve “şirk” olarak tanımladığı bir sapkınlıktır.

Kur’an Yeterlidir: Öğretici Allah’tır

Allah, Nebî’ye bile şunu söylemesini emreder:

“De ki: Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Bana, ilahınızın ancak bir tek ilah olduğu vahyediliyor.” (Kehf 18/110)



Ve bir başka ayette şu uyarı gelir:

 “Sana Kitabı indirdik ki, insanlara kendilerine indirileni açıklayasın.” (Nahl 16/44)



Nebî’nin görevi vahyi taşımak, ayetleri aktarmak, Allah’ın sözünü iletmekti. Onun öğretici olması değil, öğrenen ve aktaran bir nebi olması Kur’an’ın çizdiği sınırdır:

> “Sana Kitabı indiren O’dur; ondan bir kısmı muhkem ayetlerdir, onlar Kitab’ın anasıdır. Diğer kısmı ise müteşâbihtir. Kalplerinde kayma olanlar, fitne çıkarmak ve teviline gitmek için müteşâbihlere yönelirler. Onun tevîlini Allah’tan başkası bilmez.” (Al-i İmran 3/7)



Bu ayet gösteriyor ki, ayetlerin anlamı üzerine insan yorumunu ilahi açıklama gibi sunmak bir sapmadır. Allah’ın açık beyanlarını, hadislerle “açıklamak” adı altında değiştirmek, anlam kaydırmak, üstünü örtmek büyük bir iftiradır. Bu, sadece Kur’an’ın hakkını değil, Rabbin öğreticiliğini de gasp etmektir.

Nebiyi İlahlaştırmayın: Şirke Kapı Açmayın

Bugün İslam adına yapılan en büyük sapmalardan biri de, Nebî’yi bir tür öğretici tanrı gibi yüceltmek, onun sözlerini Kur’an’ın önüne koymaktır. Oysa Kur’an, bunu açıkça yasaklar:

“Onlar, hahamlarını ve rahiplerini Allah’tan başka rabler edindiler...” (Tevbe 9/31)

İşte gözlerinin görmek istemediği ayetler. Nebileri öğretici edinmemek gerektiğini anlatan 2 ayet.

Ali İmrân 79: “Allah, bir kişiye Kitap, hüküm ve nebilik verdikten sonra, onun insanlara ‘Allah’ı bırakıp bana kul olun’ demesini asla uygun görmez. Aksine o şöyle der: ‘Öğrettiğiniz Kitap ve inceleyerek öğrendiğiniz bilgiler gereğince Rabbe kullar olun.’”

Ali İmrân 80: “Melekleri ve nebileri rabler edinmenizi emretmesi de düşünülemez. Siz müslüman olduktan sonra inkârı mı emredecek?”

Dolayısıyla, peygamberin şahsına değil, onun tebliğ ettiği ayetlere bağlılık esastır. Hadis adı altında din adına uydurulan hükümleri Kur’an’ın yerine koymak, Kur’an’a göre şirk kapsamına girer.


Yani kimin sözünü ölçü alıyorsanız, ilahınız odur. Nebî bile vahiy dışında konuştuğunda sorgulanır. Hatta bir hatasında şu uyarı gelir:

 “Allah seni affetsin! Doğrular sana belli olmadan neden onlara izin verdin?” (Tevbe 9/43)


Eğer Kur’an Nebî’yi bile sorguluyor, hatasını düzeltiyorsa; biz nasıl olur da onun sözlerini sorgusuz bağlayıcı kılar, ayetlerin önüne koyarız?

Ayetlerin Üzerini Örtmek: Küfürdür

Kur’an’da küfür, sadece Allah’ı inkâr etmek değildir. Küfür, gerçeği örtmek, hakikati gizlemek, ayetlerin üzerini perdelemektir. Hadislerle, mezheplerle, rivayetlerle Allah’ın sözünü örten herkes bu suça ortaktır.

“Allah’ın ayetlerini az bir karşılığa satanlara yazıklar olsun.” (Bakara 2/174)



Bugün bu “az karşılık” makamdır, cemaat gücüdür, halkın sevgisidir, kutsiyet maskesidir. Ayetler hadisle açıklanmaz; ayet ayetle açıklanır. Allah’ın sözünü insanın sözüyle açıklamak, ayeti hadise mahkûm etmektir. Bu, ilahi öğreticiliğe yapılmış açık bir haksızlıktır.

Müslümanlığı Küfürle Değişmeyin

Birçok kişi, kendini Müslüman zannederken, aslında şirk ve küfür içine sürüklenmektedir. Çünkü Kur’an’a değil, hadise, şeyhe, mezhebe, alim fetvasına dayalı bir din anlayışı hâkimdir. Bu anlayışta Allah’ın ayetleri ancak “onaylandığında” geçerli sayılmakta, hadisle “pekiştirilmeyen” ayetler göz ardı edilmektedir. Oysa tevhid, sadece Allah’a teslimiyetle olur.

“Onlar, Allah’tan başkasını ortak koşmazlar; yoksa amelleri boşa gider.” (Zümer 39/65)


Sonuç: Yapmayın! Bu Size Zarar Verir

Allah, sizi zorla dine çağırmaz. Ama seçtiğiniz şeyin karşılığını verir. Ayetin üzerini hadisle örtmek küfürdür. Nebî’yi öğretici yerine koymak şirktir. Allah’a ait olan açıklama ve hüküm yetkisini insana vermek zulümdür.

Ahiret zordur. Hesap kesindir. Tevhid kolaydır ama onun bedeli ağırdır. Şirk kolay gözükür, ama sonucu felakettir.

Yapmayın! Allah’a iftira etmeyin. Ayetlerin üzerini örtmeyin. Hadisleri ayetin üstüne koymayın. Nebî’yi ilahlaştırmayın. Dini Allah’tan öğrenin. Allah yeter. Kur’an yeter.


---

28 Haziran 2025 Cumartesi

Kuranda Teolojik Kibir ve Peygamber Düşmanlığı










“Allah Fakirdir” Sözü: Zenginlik Kibrinin Teolojik Sapması ve Peygamberi Susturmanın Modern Biçimleri

Giriş: Teolojik Sözün Arka Planı
Kur’an-ı Kerim, tarihsel kıssaları sadece bir zaman diliminin ibret vesikası olarak değil, her çağda tekrarlanabilen zihinsel ve ahlaki sapmaların ifşası olarak sunar. Âl-i İmrân Suresi’nin 181. ayeti de bu bağlamda, Tanrı’ya yönelik bir alay ifadesi üzerinden zenginliğe dayalı kibir, ilahi otoritenin inkârı ve peygamber karşıtlığını bütünlüklü biçimde gündeme getirir:

“Andolsun ki, ‘Allah fakirdir, biz zenginiz’ diyenlerin sözünü Allah işitmiştir. Onların söylediklerini ve peygamberleri haksız yere öldürmelerini yazacağız ve ‘tadın o yakıcı azabı!’ diyeceğiz.” (Âl-i İmrân, 3/181)



Bu makale, söz konusu ayet çerçevesinde zenginlik kibrinin teolojik sapması, ganilik ve fakirlik kavramlarının dönüşümü, peygamberlik misyonunun bastırılması ve bu zihniyetin güncel izdüşümleri üzerine Kur’ânî bir okuma sunmayı amaçlamaktadır.


---

1. Ayetin Tarihsel ve Hitabi Bağlamı

Ayetin iniş bağlamında, Medineli bazı Yahudi bilginlerin infak çağrılarını küçümseyici bir üslupla karşılamaları yer alır. Önceki ayet (Âl-i İmrân 180), mal biriktirip harcamaktan kaçınanların Allah’ın lütfunu sahiplenip gizlemelerini eleştirir. 181. ayet ise, bu materyalist zihniyetin bir adım ileri giderek, Allah’ı bile kendi ölçüleriyle yargıladığını gözler önüne serer. Buradaki söz, sadece bir hakaret değil, Tanrı-insan ilişkisinin tersine çevrilmesidir: İlahi olan aşağıya, beşeri olan yukarıya konumlandırılmıştır. Bu, Kur’an’ın en ağır biçimde eleştirdiği şirk türüdür.


---

2. Fakirlik ve Ganilik: Kavramların İlahi Düzeyde Tersyüz Edilişi

"Fakir" kavramı Kur’an’da muhtaç olanı ifade ederken, "ganî" sıfatı ise Allah’ın hiçbir şeye ihtiyaç duymayan, kendinden yeterli oluşuna işaret eder:

“Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise Ganî’dir, Hamîd’dir.” (Fâtır, 15)



Ancak ayetteki alaycı söylem, bu gerçekliği tersine çevirir. İnfak, sanki Allah’ın paraya ihtiyacı varmış gibi sunulur. Bu, infakın hakikatini kavrayamayan bir zihnin ürünüdür. Kur’an’a göre infak, insanın maldan arınarak, kendisini ve toplumu ıslah etmesidir; Allah’ın değil, insanın ihtiyacıdır.


---

3. Zenginlik Kibrinin İlahi Düzeni Yargılamaya Evrilmesi

“Biz zenginiz” sözü, sadece maddi bir durum beyanı değil; ontolojik ve teolojik bir iddiadır. Zenginliği haklılık, seçkinlik ve kutsallık ölçüsüne dönüştüren bu anlayış, Kur’an’da Firavun, Karun ve Semûd örneklerinde açıkça eleştirilir:

“Hayır! İnsan, kendini müstağni gördüğü için azgınlaşır.” (Alak, 6–7)



Bu söylem, zenginliğin doğrudan doğruya ilahi lütuf ve haklılık sebebi sayıldığı bir çarpıklığı işaret eder. Oysa Kur’an’da zenginlik, imtihan vesilesidir; üstünlük değil, sorumluluk getirir.


---

4. Peygamber Katli: Fiziksel Cinayetten Zihinsel İnfaza

Ayetin ikinci yarısında, bu zihniyetin sonucu olan peygamber katli vurgulanır. Bu, yalnızca fiziksel bir öldürme değil; peygamberliği işlevsizleştirme, mesajını geçersiz kılma eylemidir:

“Bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz.” (Bakara, 87)



Bu çerçevede peygamberi “öldürmek” şu fiilleri de kapsar:

Mesajını itibarsızlaştırmak,

Tarihselleştirerek geçersiz kılmak,

Vahyin çağrısına duyarsız kalmak,

Onu övmekle yetinip izinden gitmemek.


Yani peygamberi yok saymak, yalnızca onu öldürmekle değil, sesini susturmakla da mümkündür. Bugünün peygamber öldürücüsü, onu aşırı kutsayıp mesajını terk eden kişidir.


---

5. Modern Dönemde Aynı Zihniyetin İzdüşümleri

Günümüzde kimse açıkça “Allah fakirdir” demese de, aynı zihinsel sapma farklı biçimlerde yaşamaktadır:

“Ben kazandım” diyerek malı mutlaklaştırmak,

Paylaşımı aşağılamak,

İnfakı dilenciliğe indirgemek,

Kur’an’ı yüceltip susturmak,

Peygamberi övüp yolunu terk etmek.


Tüm bu davranış biçimleri, “ganîlik” kisvesi altında tanrısal otoriteye meydan okuyan dünyevi bir kibrin güncel tezahürleridir. Yani zenginlik, hâlâ ilahlık fantezisinin kamuflajıdır.


---

Sonuç: Gerçek Zenginlik Kimin?

Âl-i İmrân 181. ayeti, insan-tanrı ilişkisinin tersyüz edilişine, zenginlik üzerinden yapılan ilahi yargılamalara ve peygamberliğin bastırılmasına dair güçlü bir eleştiridir. Kur’an bu ayetle şunu açıkça bildirir:

Fakir olan Allah değil, hakikate kapalı kalplerdir.
Zengin olan, mal toplayan değil, paylaşan ve arınandır.



“Kim Allah’a güzel bir borç verirse, Allah onu kat kat artırır.” (Bakara, 245)



Bu “borç” çağrısı, bir yardım değil, bir arınma davetidir. Gerçek zenginlik, gönülde başlar ve infakta ete kemiğe bürünür.


---

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

24 Haziran 2025 Salı

DİNİ SULANDIRMAK "geleneksel din anlayışı"🛐




Dini Sulandırmak: Hakikatin Üzerine Örtülen Perde


"Dinlerini parça parça edip grup grup olanlar yok mu! Senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur." (En’âm, 6/159)

Tarih boyunca hakikat, kitlelerin çıkarlarıyla çatıştığında hep tahrif edilmiş, özünden saptırılmış, ilkesel duruşu biçimsel bir tekrar hâline getirilmiştir. Bu yozlaşmanın en belirgin örneği ise dinin sulandırılması, yani özünden uzaklaştırılması, hakikat yükünü taşıyamayacak kadar hafifletilmesi ve nihayetinde etkisizleştirilmesidir.

Kur’an’ın apaçık mesajı, insanı özgürleştiren, aklı ve vicdanı muhatap alan bir çağrıdır. Ne yazık ki zamanla bu çağrı, kişisel menfaatler, köklü gelenekler ve siyasi baskılarla boğulmuş, Kur’an dışı öğretilerle harmanlanarak asli çizgisinden uzaklaştırılmıştır.

Dinin Sulandırılma Biçimleri

Dinin özünden kopmasının dört temel tezahürü vardır:

 * Din, Gelenekle Karıştırıldı: Günümüzde birçok Müslüman, din adına öğrendiği uygulamaların çoğunun Kur’an kaynaklı olmadığını fark etmiyor. Çünkü din, ataların kültürel alışkanlıklarıyla o kadar iç içe geçmiş durumda ki, "Atalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinden gidiyoruz." (Zuhruf 43:22) diyenlerin yolu takip ediliyor. Bu durum, ilahi vahiyle kurulan bağı zayıflatıyor ve körü körüne taklitçiliği teşvik ediyor.

 * Ritüeller, İlkenin Önüne Geçti: Salat, oruç, zekat gibi ibadetler; içeriği boşaltılmış, sadece bedensel veya biçimsel tekrarlar hâline getirilmiştir. Vahiy ile kurulan anlam bağı kopmuş, bu ibadetler yalnızca "yapılması gereken görevler" olarak algılanmaya başlanmıştır. Oysa Kur’an’da salat, öncelikle "vahiy ile bağ kurmak ve öğütleşmek" anlamını taşır. Ancak günümüzde bu kavram, sadece belirli bedensel hareketlere indirgenmiştir.

 * Şirk Unsurları Din Diye Sunuldu: Peygamberin sözleriyle çelişen hadisler, Kur’an’a muhalif yorumlar ve uydurma rivayetlerle din genişletildi; hatta ilahi hükümlerin üzerine beşeri hükümler yerleştirildi. Bu, açıkça şirktir. Kur’an’ın ifadesiyle, "Onlar, alimlerini ve din adamlarını Allah'tan başka rabler edindiler." (Tevbe 9:31) Bu durum, Allah’ın hükmüne ortak koşma anlamına gelir.

 * Sorgulama Engellendi: Din adına konuşanlar eleştirilemez, dokunulmaz hâle getirildi. Oysa Kur’an’ın her sayfası insanı düşünmeye, akletmeye, sorgulamaya çağırır. "Hiç düşünmez misiniz?", "Aklınızı kullanmaz mısınız?" gibi ifadeler onlarca kez tekrar edilir. Ancak sulandırılmış din, sorgulayanı "dinden çıkmakla" suçlayarak zihinsel özgürlüğü kısıtlar.

Çözüm: Kur’an’a Dönüş

Bu derin yozlaşmanın çözümü, din adına gelen her bilgiyi Kur’an’a arz etmektir. Kur’an dışı hiçbir söz, hüküm koyucu olamaz. Allah’ın dediği son sözdür. 

"Bu Kur’an, kendisiyle uyarılsınlar diye indirilmiştir." (İbrahim 14:52).

Dinin saf hâline dönmesi, ancak Kur’an’ın yeniden merkeze alınmasıyla mümkündür. Geleneksel tortuların, kültürel ilavelerin ve mezhebi bağnazlıkların üstüne çekilen perde, ancak vahyin ışığıyla yırtılabilir. Bu, hem bireysel bir bilinçlenme hem de toplumsal bir dönüşüm gerektirir.

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

23 Haziran 2025 Pazartesi

GÜNÜMÜZ MÜŞRİKLERİ DE YANI DEĞİL Mİ⁉️ 🤔





Saff Suresi 9. ayet, sadece tarihi bir olayı anlatmaz; evrensel ve sürekli geçerli bir gerçeği bildirir:

"O, müşrikler hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak üzere Peygamberini hidayetle ve hak din ile gönderen O’dur."
(Saff 61:9)



Bu ayet, şu temel mesajı içerir:


---

🔹 1. “Din” tek gerçeğe işaret eder:

Buradaki "din", Allah’ın evrensel yasası, yani insanı fıtratıyla, adaletle, hakikatle buluşturan İslam’dır (sadece bir mezhep ya da tarihsel yapı değil). Yani Allah’ın gönderdiği ilkeler sistemi, şirk ve bâtıl temelli diğer sistemlerle çelişir.

🔹 2. Müşrikler dün de rahatsızdı, bugün de:

Geçmişte müşrikler nasıl ki:

Peygamber’i reddetti,

Allah’ın mesajını değiştirmeye çalıştı,

Dini ticarete, siyasete, kabileciliğe alet ettiyse...


Bugünkü müşrik zihniyet de aynıdır.

Bugün de müşrikler:

Allah’ın dinine başka kaynaklar (hadis, mezhep, cemaat, gelenek, lider) katmak ister.

Kitap yetmez der, başka otoriteler arar.

Vahyin tekliğini bozar, parçalar.

Kur’an’ın mesajından rahatsız olur, onun "üstün" olmasını istemez.


🔹 3. Din, üstün gelecek:

Bu ayet bir vaattir. Ne kadar direnilirse dirensin, hak olan din, şirk dinlerine ve beşerî sistemlere karşı galip gelecektir. Bu galibiyet:

Zorbalıkla değil, delille, hakikatle, bilgiyle olur.

Allah’ın vaadi gereği, sonunda tevhidin ışığı her yere yayılır.



---

🔻 Kısaca:

Bugünün müşrikleri, sadece puta tapanlar değildir.
🔹 Allah’ın dinine karışan,
🔹 Kendi hevasını otorite yapan,
🔹 Kitabı yeterli görmeyip başka “kaynaklar” icat eden herkes bu kapsamdadır.

"Onların çoğu Allah’a iman ettiklerini söylerler ama yine de ortak koşarlar."
(Yusuf 12:106)



Bu ayet de, bugün kendini “Müslüman” sanan müşrik zihin yapısını tarif eder.


---

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz



22 Haziran 2025 Pazar

Kıyamet Günü Ortaklar ve İddiaları: Gerçek Şirk Nerede Başlar?




Kıyamet Günü Ortaklar ve İddiaları: Gerçek Şirk Nerede Başlar?

Kuran-ı Kerim, kıyamet gününde yaşanacak dehşet verici manzaraları ve insanların sorgulanma süreçlerini net bir şekilde ortaya koyar. Bu sorgulamaların en can alıcı noktalarından biri de, şüphesiz, şirk meselesidir. En'am Suresi'nin 22. ve 23. ayetleri, o gün ortak koşanların nasıl bir durumla karşılaşacaklarını ve ne tür mazeretler ileri süreceklerini çarpıcı bir şekilde tasvir eder:

"O gün onların hepsini toplayacağız. Sonra ortak koşan kimselere 'İddia ettiğiniz ortaklarınız nerede?' diyeceğiz." (En'am-22)

Bu ayet, mahşer gününün o çetin anında, Allah'tan başkasına ibadet eden, O'na ortak koşanların yüz yüze kalacakları büyük sorguyu gözler önüne serer. Onlar, dünyada kendilerine şefaatçi ya da aracı edindikleri "ortaklarını" arayacak, ancak onları bulamayacaklardır. Bu soru, sadece putlara tapanları değil, Allah'ın mutlak birliğine gölge düşürecek herhangi bir düşünce veya eylemde bulunan herkesi kapsayan evrensel bir sorgudur.

Ayette geçen "ortaklar" kavramının yalnızca cansız putlarla sınırlı olduğu düşüncesi, büyük bir yanılgı ve tehlikedir. Zira şirk, sadece bir taşa, ağaca veya heykele tapmakla sınırlı değildir. Şirk, Allah'ın koyduğu hükümlerin ötesinde hükümler koymaya kalkışmak, O'na ait olan yetkileri başkalarına atfetmek veya Allah'tan başka varlıklara, kutsal kişilere ya da metinlere Kur'an'ın önüne geçecek bir otorite atfetmekle de ortaya çıkabilir.

İkinci ayet ise bu durumdaki insanların çaresizliğini ve inkarlarını gözler önüne serer:
"Sonra onların 'Allah'a yemin ederiz ki biz Rabbimize ortak koşanlar değildik.' demekten başka onların bahaneleri olmayacak." (En'am-23)
Bu ifade, şirke bulaşmış olanların dahi kıyamet günü kendilerini nasıl inkar edeceklerini gösterir. Onlar, dünyada yaptıkları şirkin farkında bile olmayabilirler, ya da yaptıkları eylemlerin şirk olduğunu kabul etmeyebilirler. 

Bu durum, özellikle günümüzde Kur'an'a muhalif hadisleri Kur'an'ın önüne koyarak veya Kur'an'la çelişen rivayetlere iman ederek dinde yeni hükümler uyduranlar için ciddi bir uyarı niteliğindedir.

Ne yazık ki, tarih boyunca ve günümüzde birçok insan, Kur'an'ın açık ve net ilkelerine rağmen, çeşitli rivayetleri veya geleneksel yorumları dinin asli kaynağı gibi kabul etmiş ve Kur'an'ın ruhuna aykırı uygulamalara yönelmiştir. Kimi zaman peygamberlere, velilere veya dini önderlere, Allah'ın vasıflarına ortak koşacak derecede ulviyet atfedilmiş, kimi zaman da Kur'an'da olmayan ibadet şekilleri veya hükümler dinin bir parçası gibi algılanmıştır.

Bu durumdaki kişiler, o gün geldiğinde, "Biz Rabbimize ortak koşanlar değildik" diye yemin etmekle yetineceklerdir. Çünkü onlar, kendilerini samimi birer mümin olarak görmüş, belki de iyi niyetle hareket etmişlerdir. Ancak Allah katında şirk, niyetten bağımsız olarak, O'nun mutlak birliğine ve Kur'an'ın eksiksizliğine gölge düşüren her türlü eylem ve inancı kapsar.

Dolayısıyla, bu ayetler bize çok önemli bir ders vermektedir: Gerçek şirk, sadece putperestlikle sınırlı değildir. Allah'ın kelamına, yani Kur'an'a tam olarak teslim olmadan, başka kaynakları Kur'an'ın önüne koyarak veya Kur'an'a aykırı rivayetlere dayanarak dini anlamaya çalışmak, farkında olmadan şirke düşme riski taşır.

Kıyamet günü "ortak koşanlardan değildik" bahanesi, o günün çetin sorgusunda kimseye bir fayda sağlamayacaktır. Asıl olan, dünya hayatında iken Kur'an'a sıkı sıkıya sarılmak, onun ışığında doğru yolu bulmak ve Allah'ın birliğini tam anlamıyla kavramaktır.

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

19 Haziran 2025 Perşembe

BİREYSEL VE TOPLUMSAL YAZILAR 🌱


🌱 Bireysel ve Toplumsal İslami Değerler


·         🎗 Kuran ile nasıl bir ilişki içindeyiz?

·         👀 Allah’a ve Rasûl’e İtaat: Kur’ânî Bir Analiz

·         👂KURANI KURANDAN DİNLE

·         👣 HADİS VE SAMİRİ ZİHNİYET

·         👨👩👦👦 Bir Su, Bir Soy, Bir Başlangıç

·         👭 Yanlış yorumlanan ÇOK EŞLİLİK ayeti üzerine

·         👹 İblis ve Cennet: Sembolik ve Psikolojik Yorum

·         💸 KURANA GÖRE ZEKAT

·         📑 Kur'an'da Geçen KIRAAT, TİLAVET, TERTİL

·         📖 Kur’an: Sayfaya Değil, Zamana Yazılmış Kitap

·         📖 Kur’an’da Kelimelerin Tarifi ve Anlamın Saptırı...

·         📙 BUHARİ HADİS KİTABI (tenkit)

·         📚 KURANA EŞLER KOŞMAK

·         📝 KURANA BEYAN NEDİR?

·         📟 KURANA GÖRE HAMD

·         📣 Habibullah demek ŞİRKTİR

·         📥 HADİS KALBURCULARI

·         📩 Kuranda Rasulün Görevi

·         📬 Nebi ve Rasul: İlahi Mesajın Taşıyıcıları ve Te...

·         📬 Nebiler Dinin Erbabı mıdır?

·         📬 RESULE UYMAK

·         🔍 Kur’an’ı Anlamada Misal Metodolojisi

·         🔍 MİSALLİ ANLATIM ÖZELLİĞİ İLE KURAN

·         🔎 Kur’an’da Edebi Sanatlar ve Örnekleri

·         🔎 KURANIN FARKLI ÜSLÜPLARI

·         🔏 Ehli sünnet UYDURMASI nedir ?

·         🔠 KELİME YAPI TAŞLARI: Hurûf-u Mukattaa

·         🔥 Tebbet ve Buruç Suresi Analizi

·         🔦 Tedebbür: Kur’an’la Derinlikli Yolculuk

·         🗓 KURANA GÖRE ZİKİR

·         🗞 KURANA HADİS VE SÜNNET

·         🗺 MELEKLER VE İNSAN’IN YARATILIŞI

·         🤬 İnkârcıların Peygamberden Beklentileri

·         🧤 KURANA GÖRE; Tekbir

·         🧨 KURANA GÖRE ŞEFAAT

·         🧿 NAZAR DİYE BİRŞEY YOKTUR

·         ⚔️ Allah ve Resulüne ait GANİMETLER

·         🪙 İNFAK ( Emanete Sadakat mi, Servete İhanet mi?)

·         🏔📜 Tûr Kavramını

·         ⚖️ Vasat Ümmet ?

·          Zülkarneyn ?

·         🚪 Göklerin Kapıları Tabiri