Kuranda Takdîm (öne alma) ve Tehîr (arkaya alma)
Kur’an’da Takdîm ve Tehîr: Anlam, Fonksiyon ve Örnekler
Kur’an-ı Kerim, Arap dilinin en ince ve zengin anlam katmanlarını barındıran kutsal metindir. Onun dilinde yer alan kelime ve isim dizilişleri, bazen modern dil alışkanlıklarından farklıdır. Bu farklılıkların arkasında ise takdîm (öne alma) ve tehîr (arkaya alma) adı verilen dilsel ve belagati kurallar yatar. Bu iki kavram, Arapça dilbilgisinde ve belagat sanatında, cümlenin anlamını güçlendirmek, dinleyici veya okuyucunun dikkatini çekmek amacıyla kelimelerin sıralamasını değiştirme usulüdür.
Kur’an’da özellikle Allah’ın isimleri arasında bu kural açıkça görülür. En belirgin örnek, “Alîm” (Bilen) ve “Hakîm” (Hikmet sahibi, hüküm veren) isimlerinin ayetlerde yer alış biçimidir. Bu isimlerin hangi sırayla dizildiği, ayetin anlam derinliğini ve vurgu noktasını belirler.
Takdîm ve Tehîr’in Ayetteki Anlam ve Vurgu Katmanları
Kur’an’da bir ayette Allah’ın isimlerinden “Alîm” ve “Hakîm” birlikte geçtiğinde, bu iki isimden hangisinin öne alındığı, ayetin taşıdığı anlam ve mesajın siyâk (bağlam) ve münâsebetine (ilişkisine) bağlıdır.
Eğer ayetteki temel vurgu bilgi, ilim ve marifet üzerindeyse, Allah’ın “Alîm” ismi öne alınır. Burada ayetin muhatabına “Allah her şeyi bilen, mutlak ilim sahibidir” mesajı verilmek istenir. İlmin rehberliğinde hareket etmek, anlamak ve kavramak, ayetin özündeki temel unsurdur.
Diğer taraftan, ayetteki vurgu hüküm, hikmetle karar verme, yasama ya da ceza verme üzerindeyse, “Hakîm” ismi öne çekilir. Bu durumda ayetin ana mesajı “Allah hüküm veren, her hükmünde hikmet sahibidir” anlayışını pekiştirmektir. Hüküm, adalet ve ceza kavramları ayette öne çıkar.
Bu iki isimden hangisi takdîm edilirse, o isim üzerinden ayetin genel anlam dünyası şekillenir.
Bu Dilsel Tercihin Kur’an’daki İşlevi ve Örneklerle Açıklaması
Takdîm ve tehîr kuralının kullanımı, Kur’an’daki kelime sıralamalarının sadece rastgele veya dilbilgisel bir zorunluluktan kaynaklanmadığını gösterir. Bilakis, her kelimenin yeri ve sırası, ayetin muhtevasını ve vurgusunu yönlendiren bilinçli bir seçenektir. Bu, Kur’an’ın hem ilmi hem de hukuki/ahlaki mesajlarını içeren bütünsel yapısını daha iyi anlamaya yardım eder.
Bilgi Ağırlıklı Ayetlerde, “Alîm” Takdîm Edilir:
Kur’an’da Allah’ın sınırsız ilminin, her şeyi kuşatan bilgisinin vurgulandığı birçok ayette “Alîm” ismi, “Hakîm” isminden önce gelir. Bu durum, ayetin muhatabına Allah’ın bilgisel yetkinliğini öncelikli olarak sunma amacını taşır.
Bakara Suresi 32. Ayet: Meleklerin Hz. Adem’e secde etme emri karşısındaki tavırlarını anlatan bu ayette melekler şöyle der:
“قَالُوا سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَا إِلَّا مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ” “Sen yücesin; bize öğrettiklerinden başka bilgimiz yoktur. Yalnızca sen bilensin; doğru hüküm verensin.”
Burada “bilmek” vurgusu ağır basar. Melekler kendi sınırlı bilgilerini itiraf ederek Allah’ın mutlak ilmine teslim olurlar. İlmin rehberliğinde hareket etmek, anlamak ve kavramak bu ayetin özündeki temel unsurdur. Bu nedenle “Alîm” öne alınmıştır.
Yusuf Suresi 6. Ayet: Hz. Yusuf’a rüyaların yorumunun öğretileceği müjdesi verilirken:
“وَكَذَٰلِكَ يَجْتَبِيكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِن تَأْوِيلِ الْأَحَادِيثِ وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَعَلَىٰ آلِ يَعْقُوبَ كَمَا أَتَمَّهَا عَلَىٰ أَبَوَيْكَ مِن قَبْلُ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ ۚ إِنَّ رَبَّكَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ” “(Yusuf’a) rüyada gördüğün olayların yorumunun bir kısmını sana öğreteceğim. Böylece Rabbin seni seçecek, sana hadiselerin yorumunu öğretecek ve sana ve Yakup ailesine olan nimetini tamamlayacaktır; tıpkı daha önce babaların İbrahim ve İshak'a tamamladığı gibi. Şüphesiz Rabbin, Alîm (her şeyi bilen) ve Hakîm (hüküm ve hikmet sahibi) olandır.”
Bu ayette Allah’ın ilim veren sıfatı, Hz. Yusuf’a verilen bir müjde olarak takdîm edilmiştir. Rüyaların yorumu da bilginin özel bir alanı olduğundan, ayette ilim ve bilgi öğesi öne çıkarılmıştır.
Nur Suresi 18. Ayet: Allah’ın ayetlerini açıklamaktan ve beyan etmekten bahsederken:
“وَيُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ” “Allah size ayetleri açıklar. Allah Alîm (bilendir), Hakîm (doğru hüküm verendir).”
Burada Allah’ın ilim yönü, ayetleri açıklama ve insanlara bilgi sunma bağlamında vurgulanır. Ayetlerin anlaşılması ve kavranması için ilim temel bir gerekliliktir.
Enfal Suresi 71. Ayet: Savaş esirleriyle ilgili hükümler verildikten sonra:
“وَإِن يُرِيدُوا خِيَانَتَكَ فَقَدْ خَانُوا اللَّهَ مِن قَبْلُ فَأَمْكَنَ مِنْهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ” “Eğer sana ihanet etmek isterlerse, daha önce Allah'a da ihanet etmişlerdi de Allah onlara karşı sana imkan vermişti. Allah Alîm (bilendir), Hakîm (doğru hüküm verendir).”
Burada Allah’ın düşmanların niyetlerini ve geçmiş ihanetlerini bilmesi vurgulanır. Dolayısıyla, düşmanların gizli kalmış niyetlerini bilme gücü ön plandadır.
Hüküm ve Ceza Ağırlıklı Ayetlerde İse “Hakîm” Takdîm Edilir:
Allah’ın adaletinin, hüküm verme kudretinin ve hikmetli tasarruflarının ön planda olduğu ayetlerde ise “Hakîm” ismi “Alîm” isminden önce gelir. Bu durum, ayetin muhatabına Allah’ın yargısal yetkinliğini ve mutlak adaletini öncelikli olarak sunma amacını taşır.
Hicr Suresi 25. Ayet: Yaratılış ve ölümden sonraki diriliş bağlamında:
“وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ ۚ إِنَّهُ حَكِيمٌ عَلِيمٌ” “Şüphesiz Rabbiniz mahşerde onları toplayacaktır. Çünkü O, Hakîm (doğru hüküm vericidir), Alîm (bilendir).”
Mahşer, hesap günü, ceza ve adalet günü olduğu için bu ayette “Hakîm” yani hüküm veren, hikmetli karar sahibi öne çıkarılmıştır. İlmin ardından gelen adalet ve hüküm verme bu bağlamda önem kazanır.
En’am Suresi 139. Ayet: İnsanların keyfi olarak helal-haram sınırlarını çizmesi ve bu yalan teşri yöntemine karşı Allah’ın vereceği ceza anlatılırken:
“وَقَالُوا مَا فِي بُطُونِ هَٰذِهِ الْأَنْعَامِ خَالِصَةٌ لِّذُكُورِنَا وَمُحَرَّمٌ عَلَىٰ أَزْوَاجِنَا ۖ وَإِن يَكُن مَّيْتَةً فَهُمْ فِيهِ شُرَكَاءُ ۚ سَيَجْزِيهِمْ وَصْفَهُمْ ۚ إِنَّهُ حَكِيمٌ عَلِيمٌ” “Dediler ki: “Bu hayvanların karınlarındakiler sadece erkeklerimize aittir, kadınlarımıza haramdır.” Eğer ölü doğarsa, o zaman hepsi onda ortaktır. Allah bu (asılsız) vasıflamalarından dolayı onları cezalandıracaktır. Şüphesiz O, Hakîm (hüküm ve hikmet sahibi) olandır, Alîm (bilendir).”
Burada da “Hakîm” ismi önde yer alır çünkü ayetin vurgusu ilim değil, yanlış hükümler koyanlara verilecek ceza ve Allah’ın adaleti üzerindedir.
Yusuf Suresi 100. Ayet: Hz. Yusuf’un ailesiyle kavuşmasından ve Allah’ın lütfundan bahsederken:
“وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّوا لَهُ سُجَّدًا ۖ وَقَالَ يَا أَبَتِ هَٰذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِن قَبْلُ قَدْ جَعَلَهَا رَبِّي حَقًّا ۚ وَقَدْ أَحْسَنَ بِي إِذْ أَخْرَجَنِي مِنَ السِّجْنِ وَجَاءَ بِكُم مِّنَ الْبَدْوِ مِن بَعْدِ أَن نَّزَغَ الشَّيْطَانُ بَيْنِي وَبَيْنَ إِخْوَتِي ۚ إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِّمَا يَشَاءُ ۚ إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ” “Anne ve babasını tahtına çıkardı, hepsi ona secde ettiler. (Yusuf) dedi ki: “Ey babacığım! İşte bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti; beni zindandan çıkardı ve aramızda şeytan fitne çıkardıktan sonra sizi çölden buraya getirdi. Şüphesiz Rabbim dilediği şeyde lütuf sahibidir. Şüphesiz O, Alîm (bilen) ve Hakîm (hikmet sahibi) olandır.”
Her ne kadar bu ayette bir “hüküm” veya “ceza” doğrudan vurgulanmasa da, Hz. Yusuf’un hayatındaki tüm olayların (rüyaların yorumlanması, zindandan çıkması, ailesiyle buluşması) Allah’ın hikmetli bir planının sonucu olduğu anlatılır. Bu bağlamda, hikmetli tasarruf ve nihai hükmün Allah’a ait olduğu vurgusu “Hakîm” isminin öne alınmasını haklı kılar.
Takdîm ve Tehîr’in Kapsamı ve Kur’an’daki Genel Dil Sanatı
Bu uslûp yalnızca Allah’ın isimlerinde değil, Kur’an’ın genel dilinde, cümlelerin yapısında, fiil ve fail dizilişlerinde de yer yer kullanılır. Klasik Arap şiiri ve belagatında da yaygın olan bu sanat, cümlenin anlamını daha etkili kılmak, güzelleştirmek ve anlamda incelikler yaratmak için kullanılır.
Örneğin, bir eylemin önemini vurgulamak için fiilin failden önce getirilmesi veya bir sıfatın mevsûfundan önce gelerek daha güçlü bir vurgu yapması, bu dil sanatının farklı tezahürleridir.
Kur’an’ın her bir kelimesi ve dizilişi bu bağlamda düşünüldüğünde, metnin yüzeyindeki anlamın çok ötesinde derinlikli anlam katmanları ortaya çıkar. Kur’an dilindeki bu hassasiyet, onun eşsiz bir edebi ve ilahi metin olarak kabul edilmesinin temel sebeplerinden biridir.
Sonuç
Kur’an’da Allah’ın isimleri “Alîm” ve “Hakîm” arasındaki takdîm-tehîr dengesi, ayetin temel mesajının ilim mi yoksa hüküm ve ceza mı ağırlıklı olduğunu gösteren bir anlam anahtarıdır. Bu ince ayar, Kur’an’ın hem bilimsel ilim anlayışına hem de hukuki ve ahlaki düzenine dikkat çeker. Kur’an’ı bu bağlamda okumak, onun mesajını daha doğru kavramaya, anlam katmanlarını keşfetmeye yardımcı olur.
Bu dilsel incelikler, Kur’an’ın derin anlamlarını keşfetmek için ne kadar önemli, değil mi?
Yorumlar
Yorum Gönder