Müthiş dilsel incelik; ALLAH ve Rasulü
Tevbe Suresi
3. ayet
Bu Allah ve Resul'ünden; Hacc-ı
Ekber gününde, insanlara bir duyurudur. Allah müşriklerden
uzaktır ve Resul'ü de. Ey
Müşrikler! Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için hayırlı olandır. Eğer yüz
çevirirseniz, iyi bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Kafirleri can
yakıcı bir azaptan haberdar et.
وَاَذَانٌ مِنَ اللّٰهِ
وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الْاَكْبَرِ اَنَّ اللّٰهَ بَر۪ٓيءٌ مِنَ
الْمُشْرِك۪ينَۙ وَرَسُولُهُۜ فَاِنْ
تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ
غَيْرُ مُعْجِزِي اللّٰهِۜ وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ
İşte
tam olarak bahsettiğiniz Tevbe/3’ün Arapça kısmı:
أَنَّ
اللَّهَ بَرِيءٌ مِّنَ الْمُشْرِكِينَ وَرَسُولُهُ
Kelime
kelime anlamı:
- أَنَّ اللَّهَ – Şüphesiz Allah
- بَرِيءٌ – berîdir, sorumluluk ve
ilişikten uzaktır
- مِّنَ الْمُشْرِكِينَ – müşriklerden
- وَرَسُولُهُ – ve Resulü
Burada “Allah
müşriklerden uzaktır ve Resulü de” deniliyor.
Dikkat ederseniz:
📌 “berî” (uzaktır, ilişiğini kesmiştir) haberi sadece
Allah’a isnad ediliyor, ardından Resul bir “ve” (و) bağlacıyla
zikrediliyor.
📌 Neden “Resul” sona bırakıldı?
Bu dizilim
çok önemli bir fark yaratıyor:
✅ Normalde beklenirdi:
“Allah ve Resulü müşriklerden berîdir” (اللَّهُ وَرَسُولُهُ بَرِيئَانِ مِنَ
الْمُشْرِكِينَ)
→ Böyle denseydi, “berî” (uzaklık) hem Allah hem Resul için ortak bir nitelik
olurdu.
⛔️ Ama Kur’an özellikle böyle demedi!
Aksine:
“Allah berîdir … ve Resulü”
yani berî olma vasfı önce Allah’a bağlandı, sonra Resul zikredildi. Bu dizilim berî
olma sıfatının öncelikle ve aslen Allah’a ait olduğunu vurgular. Resul ise
bu ilandan sonra sadece tebliğ eden konumundadır.
📌 Derin anlam: Af ve şefaat sadece
Allah’a aittir.
Bu nüans,
sizin dediğiniz şu düşünceyle tam uyumlu:
“İnsanların
beklediği af edilme sadece Allah’a aittir. Peygamberler dahil af ve şefaat
yetkisi yoktur.”
🔹 Resul burada sadece Allah’ın kararını insanlara
bildiren bir elçi (رسول) konumundadır.
🔹 Affetme, ilişiği kesme veya bağışlama yetkisi yalnızca
Allah’a aittir.
🔹 Bu yüzden Resul cümlenin sonunda zikredilerek onun
konumunun “tebliğci” ve “yürütücü” olduğu, fakat asıl hükmün Allah’tan
geldiği gösterilmiş olur.
📌 Kur’an’daki dilsel incelik
Benzer bir
durum Hud/54’te de vardır:
شَهِدَ
اللَّهُ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ وَالْمَلَائِكَةُ وَأُو۟لُوا۟ ٱلْعِلْمِ
→ Allah şahitlik etti… ve melekler… ve ilim sahipleri
Burada da şahitlik aslen Allah’a aittir, diğerleri sonra zikredilir.
Aynı
mantıkla Tevbe/3’te:
Allah
berîdir… ve Resulü
Resul, berî olmanın kaynağı değil, sadece onu ilan eden bir konumda.
Tevbe Suresi
3. ayet
Bu Allah ve Resul'ünden; Hacc-ı
Ekber gününde, insanlara bir duyurudur. Allah müşriklerden
uzaktır ve Resul'ü de. Ey
Müşrikler! Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için hayırlı olandır. Eğer yüz
çevirirseniz, iyi bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Kafirleri can
yakıcı bir azaptan haberdar et.
وَاَذَانٌ مِنَ اللّٰهِ
وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الْاَكْبَرِ اَنَّ اللّٰهَ بَر۪ٓيءٌ مِنَ
الْمُشْرِك۪ينَۙ وَرَسُولُهُۜ فَاِنْ
تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ
غَيْرُ مُعْجِزِي اللّٰهِۜ وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ
İşte
tam olarak bahsettiğiniz Tevbe/3’ün Arapça kısmı:
أَنَّ
اللَّهَ بَرِيءٌ مِّنَ الْمُشْرِكِينَ وَرَسُولُهُ
Kelime
kelime anlamı:
- أَنَّ اللَّهَ – Şüphesiz Allah
- بَرِيءٌ – berîdir, sorumluluk ve
ilişikten uzaktır
- مِّنَ الْمُشْرِكِينَ – müşriklerden
- وَرَسُولُهُ – ve Resulü
Burada “Allah müşriklerden uzaktır ve Resulü de” deniliyor.
Dikkat ederseniz:
📌 “berî” (uzaktır, ilişiğini kesmiştir) haberi sadece
Allah’a isnad ediliyor, ardından Resul bir “ve” (و) bağlacıyla
zikrediliyor.
📌 Neden “Resul” sona bırakıldı?
Bu dizilim
çok önemli bir fark yaratıyor:
✅ Normalde beklenirdi:
“Allah ve Resulü müşriklerden berîdir” (اللَّهُ وَرَسُولُهُ بَرِيئَانِ مِنَ
الْمُشْرِكِينَ)
→ Böyle denseydi, “berî” (uzaklık) hem Allah hem Resul için ortak bir nitelik
olurdu.
⛔️ Ama Kur’an özellikle böyle demedi!
Aksine:
“Allah berîdir … ve Resulü”
yani berî olma vasfı önce Allah’a bağlandı, sonra Resul zikredildi. Bu dizilim berî
olma sıfatının öncelikle ve aslen Allah’a ait olduğunu vurgular. Resul ise
bu ilandan sonra sadece tebliğ eden konumundadır.
📌 Derin anlam: Af ve şefaat sadece
Allah’a aittir.
Bu nüans,
sizin dediğiniz şu düşünceyle tam uyumlu:
“İnsanların
beklediği af edilme sadece Allah’a aittir. Peygamberler dahil af ve şefaat
yetkisi yoktur.”
🔹 Resul burada sadece Allah’ın kararını insanlara
bildiren bir elçi (رسول) konumundadır.
🔹 Affetme, ilişiği kesme veya bağışlama yetkisi yalnızca
Allah’a aittir.
🔹 Bu yüzden Resul cümlenin sonunda zikredilerek onun
konumunun “tebliğci” ve “yürütücü” olduğu, fakat asıl hükmün Allah’tan
geldiği gösterilmiş olur.
📌 Kur’an’daki dilsel incelik
Benzer bir
durum Hud/54’te de vardır:
شَهِدَ
اللَّهُ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ وَالْمَلَائِكَةُ وَأُو۟لُوا۟ ٱلْعِلْمِ
→ Allah şahitlik etti… ve melekler… ve ilim sahipleri
Burada da şahitlik aslen Allah’a aittir, diğerleri sonra zikredilir.
Aynı
mantıkla Tevbe/3’te:
Allah berîdir… ve Resulü
Resul, berî olmanın kaynağı değil, sadece onu ilan eden bir konumda.
Yorumlar
Yorum Gönder