Kayıtlar

kibir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kur’an’da İnsan Psikolojisinin Gizli Anatomisi

Resim
Kur’an’da İnsan Psikolojisinin Gizli Anatomisi Korku, Kibir, Umut, Şükür, İnkar ve Bilinç Körlüklerinin İncelikleri Kur’an, insanı dış davranışlarıyla değil, içsel anatomisiyle ele alır. Ayetler, insanın duygusal ve bilişsel mekanizmalarını adım adım çözen bir bilinç haritası sunar. Her kıssa, her metafor, ruhun bir düğümünü çözmeye yöneliktir. Aşağıdaki çalışma, Kur’an’ın psikolojik boyutunu ayetlerle destekleyerek ortaya koyar. 1. Korku: Sessiz Uyarı ve İçsel Alarm Kur’an korkuyu çoğu zaman doğrudan değil, metaforlarla işaret eder: Ateş → toplumsal baskı, suçluluk ve vicdan azabı “O gün kişi, yaptıklarının karşılığını görecek.” (Zilzâl 7–8) Tufan → bireysel/kolektif çöküş “Üzerlerine tufanı gönderdik…” (Ankebût 14) Kıyamet görüntüleri → bilinçsel hesap “O gün insan yaptıklarını birer birer hatırlar.” (Fecr 23) Kur’an korkuyu felç edici değil, uyandırıcı bir duygu olarak konumlandırır: “Belki sakınırlar diye delilleri böyle açıklıyoruz.” (En’âm 55) T...

Kibrin Görünmeyen Yüzü

Resim
  Kibir: Dıştan Zalim, İçten Kör Kur’an’da Kibrin İçsel Psikolojisi ve Gizli Yozlaşma Mekanizması 1. Giriş: Kibrin Görünmeyen Yüzü Kibir, çoğu zaman dışarıdan fark edilen bir davranış olarak düşünülür: burnu havada konuşmak, insanları küçümsemek, kendini üstün görmek… Oysa Kur’an , kibri yalnızca bir tavır değil, bilincin içten içe kararması olarak ele alır. Kibir, dışarıda “zalimlik” , içeride ise “körlük” olarak çalışır. Kur’an’ın en çarpıcı mesajlarından biri şudur: 👉 Gerçek kibir, gözde değil; idrakte meydana gelir. İnsan dışarıdan güçlü, özgüvenli, hatta başarılı görünür; fakat içeride bir çöküş başlar: hakikati görememe, uyarıyı duyamama ve gerçeğe karşı kapıların kapanması. Bu durum, Kur’an’da "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez." (Lokmân, 31:18) ayetiyle net bir şekilde uyarılır. 2. Kur’an’da Kibrin Psikolojik Kodları Kur’an kibrin zihinde işleyen şu d...

SECDE Küçülerek Yüceltme

Resim
  ​✨ Secde ve Tevazu: Küçülerek Yüce Olana Erişmek ​Kur’an’ın Öğrettiği Varoluşsal Hiza ​1. Giriş: Secde, Neden Yalnızca Bir Beden Hareketi Değildir? ​Kur’an'da secde (yere kapanma), basit bir fiziksel eylemden çok daha fazlasıdır; o, insanın benlik merkezini kökten yeniden konumlandırdığı, kendi varoluşunu mutlak hakikate göre hizaladığı bir eylemdir. ​İnsanın yüzünü alçak gönüllülükle yere koyması, onun yeryüzünden yaratıldığı gerçeğini hatırlatır; bu bedensel teslimiyet, sesli veya sessiz tesbih ile zihinsel ve ruhsal bir tasdike dönüşür. ​Bu durumu emreden Kur’anî ilke şudur: ​فَسَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى “Rabbinin en yüce olan ismini tesbih et.” (A‘lâ Sûresi, 87:1) ​Bu emir, secdenin özünü ve nihai amacını netleştirir: Kendini küçült ki, En Yüksek Olanın (el-A‘lâ) sınırsız yüceliğini idrak edebilesin. ​2. Benliğin Çözülüşü, Hakikatin Yükselişi: Secdenin Varoluşsal Diyalektiği ​a) Secde: Benlik İddiasının Yere İndirilmesi ​İnsanın en değerli ve onur se...

En Büyük İmtihan 🔱

Resim
  🔱 En Büyük İmtihan: Başarı Değil, Gücü Yönetme Biçimi İnsanlık tarihi boyunca zorluklar, felaketler ve yokluklar, karakteri çelikleştiren, bilinci açan en büyük öğretmenler olarak kabul edilmiştir. Toplumun genel kanısı, hayatın en çetin sınavlarının "başarısızlık" , "yokluk" veya "musibetler" olduğu yönündedir. Oysa, Kur'an'ın getirdiği derin ve köşe taşı gerçek, bu algıyı temelden sarsar: Asıl imtihan zorluk değil, kolaylıktır; yokluk değil, varlıktır; yenilgi değil, güçtür. Bizi geliştiren zor zamanlar değil, bizi yozlaştıran gücün zehridir. 1. ⚖️ En Ağır Uyarıların Odağı: Varlık ve Yönetim Kur'an-ı Kerim, insanı bekleyen tehlikeler konusunda en ağır ve caydırıcı uyarıları, genellikle yokluk halleri üzerine değil, tam aksine varlık halleri üzerine yoğunlaştırır. Bu uyarıların merceğinde yedi temel kavram öne çıkar: Mal / Servet: Malın yığmacılığı, infak edilmemesi ve hak sahiplerinin göz ardı edilmesi. Yönetim / Otorite: Yeryüzünde...

HERKES YARGIÇ, HERKES HAKİM ⚖️

Resim
  ⚖️ “HERKES YARGIÇ, HERKES HÂKİM”: KUR’AN’A GÖRE DİNİ SAHİPLENENLERİN KİBİRİ VE ÜMMET BİLİNCİNİN YİTİŞİ 1. Kendini Kurtulmuş İlan Edenlerin Hastalığı Kur’an, tarih boyunca her topluluğun kendisini “kurtulmuş”, diğerlerini “mahkûm” ilan etmesini eleştirir: “Yahudiler: ‘Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz’ dediler. De ki: Öyleyse niçin günahlarınızdan dolayı size azap ediyor? Hayır, siz O’nun yarattıklarından bir topluluksunuz.” (Maide 18) Bugün de benzer bir mantık sürüyor: herkes, kendi yorumunu tek hakikat sayıp başkalarını “cehennemlik” ilan ediyor. Oysa Kur’an, kurtuluşu gruba değil bilince bağlar: “Kim iyilik yaparsa kendi nefsi için yapar, kim kötülük yaparsa kendi aleyhine yapar.” (Casiye 15) 2. Allah’ın Yerine Geçenler: Yargı Yetkisini Gasbetmek Cehenneme kimin gireceğine, cennete kimin layık olduğuna karar vermek Allah’a mahsustur: “Hüküm yalnız Allah’ındır.” (Yusuf 40) “Aranızda hükmü verecek olan Allah’tır.” (Nisa 141) Ama insan, “hakim koltuğuna”...

Kuran’da Kahr: Ezilenler, Galipler ve Kozmik Adalet

Resim
   “قهر” (Kahr) kavramını Kur’an perspektifiyle hem dilsel hem mecazî açıdan inceleyelim ve bazı şaşırtıcı bağlantılar ortaya koyalım. 1. Dilsel ve kökensel analiz قَهْر (kahr) Arapça’da temel olarak “ezme, zorlama, baskı, galip gelme” anlamına gelir. Kökü ق-ه-ر (Q-H-R) üç harfli köktür ve anlam çerçevesi şöyledir: Galip gelmek / üstün olmak : Bir kimseyi veya gücü tamamen kontrol altına almak. Zorlama / boyun eğdirme : Direnişi kırmak, iradeyi baskılamak. İrade ve güç : “Kahr” aynı zamanda mutlak güç ve iradeyi temsil eder. Kök, insan düzeyinde olursa baskı, zulüm veya zorlayıcı güç anlamında kullanılır; ilahi düzeyde olursa Allah’ın mutlak kudreti ve iradesi bağlamında geçer. Kahr, bir şeyi veya birini normal konumundan daha kötü bir hâle sokmak demektir. Bir insanı olması gereken konumdan daha aşağı bir duruma getirmek, onu kahretmek tir. Kahr, aslında “ikram”ın, yani üstün kılmanın, saygın hâle getirmenin zıddıdır . Örnek olarak Araplar, yiyeceğin pişmesi...

Kıyasın Zehri ☠️

Resim
Kıyasın Zehri: İnsanı Kendine Yabancılaştıran Sessiz Düşman Kur’an’dan Yedi Çarpıcı Örnekle Psikolojik ve Ahlaki Bir Derinlik 🔍 Sessizce İçimize Sızan Yıkım İnsanı en çok yoran şey ne zorluk, ne yoksulluk, ne de eleştirilerdir. Onu asıl içten içe çürüten şey, başkasıyla kendini kıyaslamaktır. Kıyas, görünürde masum bir karşılaştırma gibi dursa da, zamanla öz değerini yok eden, hasedi tetikleyen, öfkeyi büyüten, nankörlüğü meşrulaştıran zehirli bir alışkanlığa dönüşür. Kur’an, bu psikolojik hastalığı sadece tanımlamaz, aynı zamanda tarihi karakterlerin yaşadığı kıyas felaketlerini gözler önüne serer. Ve hepsi hâlâ güncelliğini korur. --- 🧨 1. İblis’in Kıyası: İlk Kibir, İlk İsyan "Ben ondan üstünüm. Beni ateşten, onu çamurdan yarattın!" (A‘râf 7/12) İblis’in kaybı, secde etmemekten değil, kıyas yapmasındandı. O, kendi görevine odaklanmak yerine, Adem’e bakıp "neden o?" dedi. Kendi varlık sebebini sorgulamak yerine başkasının yaratılışına takıldı. 🔁 Kıyas onu kibir...

Kuranda Teolojik Kibir ve Peygamber Düşmanlığı

Resim
“Allah Fakirdir” Sözü: Zenginlik Kibrinin Teolojik Sapması ve Peygamberi Susturmanın Modern Biçimleri Giriş: Teolojik Sözün Arka Planı Kur’an-ı Kerim, tarihsel kıssaları sadece bir zaman diliminin ibret vesikası olarak değil, her çağda tekrarlanabilen zihinsel ve ahlaki sapmaların ifşası olarak sunar. Âl-i İmrân Suresi’nin 181. ayeti de bu bağlamda, Tanrı’ya yönelik bir alay ifadesi üzerinden zenginliğe dayalı kibir, ilahi otoritenin inkârı ve peygamber karşıtlığını bütünlüklü biçimde gündeme getirir: “Andolsun ki, ‘Allah fakirdir, biz zenginiz’ diyenlerin sözünü Allah işitmiştir. Onların söylediklerini ve peygamberleri haksız yere öldürmelerini yazacağız ve ‘tadın o yakıcı azabı!’ diyeceğiz.” (Âl-i İmrân, 3/181) Bu makale, söz konusu ayet çerçevesinde zenginlik kibrinin teolojik sapması, ganilik ve fakirlik kavramlarının dönüşümü, peygamberlik misyonunun bastırılması ve bu zihniyetin güncel izdüşümleri üzerine Kur’ânî bir okuma sunmayı amaçlamaktadır. --- 1. Ayetin Tarihsel ve Hitabi ...

HİCR SURESİ "zaman üstü kitap " 🌋

Resim
🌋 1. “Açık Kitap”tan Gelen Vahiy (15:1) الر تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ وَقُرْآنٍ مُّبِينٍ Elif Lâm Râ. Bunlar Kitab’ın ve apaçık Kur’an’ın ayetleridir. Surenin başında “ Kitap ” ve “ Kur’an ” ayrımı dikkat çeker. Bu ayrım bazı yerlerde şöyle görünür: “Kitap”: Levh-i Mahfuz’da yazılı olan ilahi bilgi, sabit ilke ve gerçek. “Kur’an”: Bu bilginin, belirli olay ve muhataba göre okunan, indirilen hali . Yani Kur’an sadece bir “metin” değil, zamanla buluşan bir akış , vahiyle inşa edilen bilinç tir. Bu da gösterir ki Kur’an hem zamanüstü (kitap) hem zamanla ilişkili (kur’an) bir hakikattir. Bu ayrım çok temel ve çok az fark edilir. 🧠 2. “Alay Etmişlerdi, Ama...” (15:11-13) “Onlardan öncekilere de elçi gelmişti, ama onlar hep alay ettiler.” “Biz de o alayı, onların kalplerine sokarız.” Burada şaşırtıcı olan şu: İnkarcıların alaycılığı , bir dış eylem değil, kalpte yerleşen bir arıza gibi tanımlanıyor. Allah onların bu tavrını “kalplerine yerleştiriyor” çünkü onlar za...