Hanîf olmak, Kur’an’ın birçok yerinde geçen ve özellikle İbrahim peygamberle özdeşleştirilen bir kavramdır. Kelimenin kökü ve Kur’an’daki bağlamları incelendiğinde şu anlamlar öne çıkar:
---
Etimolojik olarak "Hanîf":
Arapça'da ḥ-n-f kökünden gelir.
“Doğruya yönelen, eğrilikten yüz çeviren” anlamındadır.
Zıddı "cenîf"tir: "eğri, yamuk".
Bazı araştırmacılar, bu kelimenin Süryanice/Habeşçe kökenli olabileceğini ve tek tanrıcılığı ifade ettiğini belirtir.
---
Kur’an’da “Hanîf” Kavramı:
Hanîf, özellikle İbrahim için kullanılan bir niteliktir. Şu ayetler önemlidir:
“İbrahim ne Yahudi idi ne de Hristiyan. O hanîf idi, Allah’a teslim olmuştu (müslim idi); müşriklerden de değildi.” (Âl-i İmrân 3:67)
“Hanîf olarak yüzünü dine çevir, Allah’ın insanları üzerine yarattığı fıtrata…” (Rûm 30:30)
Bu ayetlerden şu sonuçlar çıkar:
---
Hanîf Olmanın Özellikleri:
1. Şirkten uzak olmak: Hanîf kişi, Allah’tan başkasına ilahlık veya kutsallık atfetmez.
2. Fıtrata yönelmek: Hanîf kişi, doğuştan gelen tevhid eğilimini (fıtrat) izler.
3. Geleneksel kalıplardan arınmak: Hanîf kişi, Yahudilik ve Hristiyanlık gibi tarihsel-dogmatik yapıların dışındadır.
4. Teslimiyet: Hanîf olmak, aynı zamanda “müslim” olmaktır: Yani teslimiyetle Allah’a yönelmek.
5. Kendi aklı ve vicdanıyla arayış: Hanîf kişi, kendi sorgulamasıyla hakikati arar, putlara veya toplumun batıl normlarına körü körüne uymaz.
---
Hanîflik Modern Dilde Nasıl Anlaşılabilir?
Hanîf olmak;
- Kalıplaşmış din anlayışlarından sıyrılıp,
- Doğrudan, arı, saf bir tevhid anlayışıyla
- Samimi bir Allah inancına yönelmek,
- Vahyi merkeze almak ve şirkle her türlü uzlaşmayı reddetmektir.