Bu Blogda Ara

Rasul İzi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rasul İzi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mayıs 2025 Cumartesi

Samiri ve "Rasul İzi" 👣

 


👣 Samiri ve  "Rasul İzi" 

Samiri ve Günümüzde "Rasul İzi" Üzerinden Yapılan Saptırmalar


Kur'an'da Samiri, İsrailoğulları'nın Hz. Musa'ya karşı isyan etmesine ve doğru yoldan sapmalarına sebep olan bir figür olarak karşımıza çıkar. Samiri, halkın imanını bozan, onları yanlış bir yola sürükleyen ve bu süreçte bir tür sembolik "rasul izi" oluşturmuş bir kişidir. Peki, Samiri'nin yaptığı bu yanlışlık ve sapkınlık, günümüzde de benzer şekilde "rasul izi" üzerinden nasıl devam etmektedir?



Samiri'nin Saptırma Yöntemi


Samiri'nin yaptığı ilk saptırma, halkın Hz. Musa'dan ayrılıp bir tür heykel veya put inancına kaymasına sebep olmasıdır. Samiri, halkı doğru yoldan saptırırken, görünür bir "rasul izi" bırakmıştı. Hz. Musa'ya ait bir iz olduğunu iddia ettiği toprak parçası veya nesneye, halkı inandırmak ve onları doğru yoldan saptırmak amacıyla başvurmuştu. Bu, samiri’nin manevi bir iz bırakması değil, tersine halkı kendi sahte yoluna çekmek için kullandığı bir aldatmacaydı. Samiri'nin yaptığı saptırma, zayıf ve cahil kalpleri etkileme ve onlara yanlış bir iz bırakma çabasıydı. O, sahte bir iz yaratarak insanları aldatmaya çalıştı.


Günümüzde Samiri'nin İzleri


Bugün, Samiri’nin yarattığı sahte "rasul izi" örneği çok daha karmaşık ve sofistike bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle dini öğretiler ve ritüeller üzerinden yapılan manipülasyonlar, insanları doğru yoldan saptıran modern bir Samiri anlayışını yansıtmaktadır. Bu tür manipülasyonlar, özellikle sosyal medya, popüler kültür ve bazı dini liderlerin açıklamaları aracılığıyla yayılmaktadır.


Samiri’nin halkı aldattığı gibi, günümüzde de benzer şekilde bazı kişiler, halkı yanıltmak için sahte "rasul izi" bırakmaya çalışmaktadır. Bu, dinin özünden sapma, batıl inançlara dayanma ve yanlış bir dini anlayışın halk arasında yayılması şeklinde gerçekleşir. Modern Samiriler, insanlara "doğru yol" olarak sundukları sapkın öğretileri, bazen geçmişte yaşanmış bir olayla veya kutsal kabul edilen bir figürle ilişkilendirerek, kendi amaçlarına hizmet eden bir "rasul izi" yaratmaktadırlar.


Sünnet ve Hadislerin Yanlış Yorumlanması


Bunun en belirgin örneklerinden biri, sünnet ve hadislerin yanlış yorumlanarak halk arasında yayılmasında görülmektedir. Samiri, halkına doğru yolu göstermek yerine, onlara bir tür "put" ya da sembol sunmuştu. Günümüzde de benzer bir süreç yaşanmakta, bazı kişiler, Hz. Peygamber'in söz ve davranışlarını, gerçek anlamlarından saparak, kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yorumlamakta ve bu yanlış yorumlarla halkı yönlendirmektedir.


Hadislerin ve sünnetin doğru anlaşılmaması, bazı dini figürlerin yanlış bilgi ve öğretileri halk arasında yayılarak, onları Kur'an'ın özünden sapmalarına sebep olabilmektedir. İşte bu noktada, "rasul izi" olarak sunulan yanlış bilgiler, toplumsal anlamda büyük bir sapmaya neden olabilmektedir. Böylece, halk doğru yolu kaybedebilir ve dini anlayışları saptırılmış olur.


İman ve İnançta Kirli İzler


Bir başka önemli nokta, Samiri'nin halkı saptırırken kullandığı enstrümanlardır. Samiri, halka güvendiği ve onlara inandırdığı bir "iz" sunarak onları kötü yola sürükledi. Günümüzde de benzer şekilde, iman ve inançta insanların zihninde yanlış izler bırakılmakta, doğru dinî bilgi ve anlayış bulanıklaştırılmaktadır. Bu izler bazen kültürel bir pratik, bazen de yanlış öğretiler aracılığıyla kendini gösterir.


Günümüz Samirileri, dini inançların özünden sapmalarını, bazen dinin kutsal öğretileri gibi sunmakta; bazen de eski veya geleneksel olan uygulamaları, daha çağdaş ve popüler yorumlarla insanlara sunmaktadır. Bu tür sapmalar, zamanla halk arasında yerleşik hale gelmekte, toplumsal bir algı yaratılmaktadır. İşte burada da Samiri’nin "rasul izi" benzeri yanlış izler, insanları doğru yoldan saptırmak için kullanılan yöntemler haline gelmektedir.


Sonuç: Gerçek "Rasul İzi" ve Doğru Yön


Sonuç olarak, Samiri’nin halkı saptırırken oluşturduğu sahte "rasul izi", günümüzde de benzer şekilde varlığını sürdürmektedir. Bugün de doğru yolu kaybeden insanlar, kendilerine birer "rasul izi" olarak yanlış izler bırakmakta, dini anlayışlarını sapkın yollara kaydırmaktadırlar. Ancak, asıl "rasul izi", Hz. Muhammed'in (sav) takip ettiği Kur’an’a dayalı öğretilerle ve onun hayatına dair doğru anlayışla ortaya çıkar. Bu da yalnızca doğru bilgi ve sadakatle mümkündür.

18 Haziran 2012 Pazartesi

HADİS VE SAMİRİ ZİHNİYET 👣



👣 HADİS VE SAMİRİ ZİHNİYET


SAMİRİLİK: NEBİNİN YOKLUĞUNDA ONUN ADIYLA DİN ÜRETMEKTİR


Deniz yarıldı da ne değişti? Onca mucizeye rağmen zihniyet aynı kaldı. Onlar, altına, birkaç söze ve ayak izine kapılıp, inançlarını bir anda terk ettiler. Üstelik bunu da, “Biz de dokunabileceğimiz bir ilah istiyorduk, hepsi bu” gibi gerekçelerle savundular.

Samiri ve yandaşlarının tutumu, cehaletin doruk noktasıydı. Peki bu anlayış çağlar boyu değişti mi? Hayır. Aksine, çoğalarak günümüze kadar geldi.

O gün buzağıya tapanlar, gerçekten Samiri'nin becerisine mi hayran kaldılar? Hayır. Sebep, sürü psikolojisiydi. Başkalarının heykellere taptığını görüp onlara özenmeleriydi. İçlerindeki bastırılmamış güdüler, onları buzağıya yöneltti. Samiri de bu fırsatı kaçırmadı. El yapımı bir ilah yaptı, sözüm ona onları “rahatlatacak” bir sembol sundu.

Ama her yapay rahatlık gibi bu da pahalıya patladı. Musa döndü ve gerçeği hatırlattı. Samiri ise yaptığının karşılığını buldu.

Günümüzde Samiri’nin takipçileri yok mu? Elbette var. “Her eve bir buzağı” kampanyası tam gaz devam ediyor. Hakikati unutturup, sahte ilahlar üreten atölyeler her köşebaşında. Üç kuruşa inanç, beş kuruşa kurtuluş satılıyor. Din, ticari bir metaya dönüştü.

Bugünün Samirileri, insanların aklını karıştırmakla meşgul. Herkes elinde ilmihal, hadis derlemeleri, sözlükler, kişisel kanaat kitapları, türlü türlü “dini rehber”lerle meşgul. Kur’an ise arka planda. Levhalar çoğaldıkça hakikat gölgeleniyor. İnsanlar yükün altında eziliyor; sonra yönlendirmeye açık, savunmasız hale geliyorlar.

Yeni nesil Samiriler bu sistemle büyüyor. Şekilciliği dinin özü zanneden, asıl levhayı yani Kur’an’ı tanımayan bir nesil yetişiyor. Kırk gün dayanamayan toplumun yerine bin yıldır dayandığını iddia eden bir toplum geldi. Ama ne kadar samimi?

Kur’an elimizde. Son Nebi, levhaları götürmedi. Onlar hâlâ aramızda. Ama toplum, Samiri’nin ürettiği yapay dinlere daha fazla kulak veriyor. Gerçek elçi dönmeyecek. Bu yüzden, “dokun, hisset, inan” mantığıyla yapılmış sahte ilahlara teslim oluyorlar.

Genç Samiriler, inancı tüketim nesnesine çevirdi. Her soruya “hadis var mıydı?” diye soruyorlar. Kaynağı sorgulamadan, her bilgiye teslim oluyorlar. Duymak istediklerini duyduklarında ikna oluyorlar. Sorgulamayan zihinler, putlara teslim oluyor.

Sonuç? Raks eden, seremonilere katılan, ama Kur’an’dan habersiz bir toplum. Kendi Samiri’sine tapan bireyler. Allah'ın vaadi göz ardı ediliyor, çünkü Samiri’lerin vaatleri daha cazip geliyor: bu dünyada rahatlık, o dünyada konfor.

Ama unutmayalım: Samirilik, peygamberin yokluğunda onun adına din üretmektir.

Ve Samiri’lerin ilahları, taharet musluğuna çevrilecek kadar değersizdir. Bu gerçek, belki toplumu sarsar da hakikate dönerler.

Ey millet! Kendinize gelin. El yapımı ilahlarınızdan kurtulun. Gerçek Rabb’inize yönelin. O sizi bağışlamaya hazır.

Çünkü asıl levha, yere düşüp kırılmadı. Hâlâ aramızda. Ve anlaşılmayı bekliyor.

---