“İki Arada Bir Derede Kalanlar: Kur’an’da A‘râf Ashâbı ve Vicdanın Sınır Bölgesi”
Ayetler Üzerinden Derin Okuma
A‘râf Ashâbı Kimdir? — Bir Temsili Yorum
Sonuç: A‘râf — Araf’ta Kalmak
UYARI / HATIRLATMA
UYARI / HATIRLATMA
Hajj is not merely a journey—it is the foundation of a community built upon knowledge, collective decision-making, and conscious submission. One is recognized in ʿArafāt, reflects in Muzdalifah, is tested in Minā, and is spiritually revived around the Sacred House.
In the Qur’an, the word ʿArafāt is mentioned directly only once:
“When you stand at ʿArafāt during Hajj, remember Allah...”
(Surah al-Baqarah 2:198)
The word ʿArafāt stems from the root ʿarafa (عرف), which means:
to know,
to recognize,
to become aware,
to distinguish.
Thus, standing at ʿArafāt (wuqūf) is not a mere physical pause; it is:
a conscious witnessing,
an encounter with truth,
a confrontation with one’s own self and reality.
The same verse continues:
“There is no blame upon you for seeking the bounty of your Lord [through trade].”
(Surah al-Baqarah 2:198)
This shows that Hajj is not merely ritualistic—it is a process of socio-economic awareness. During this time, people:
engage in trade (not just material, but intellectual and spiritual exchange),
gain knowledge,
consult with the community (shūrā),
make decisions,
and take oaths on behalf of the ummah.
This brings us to the concept of ghazā.
In Arabic, ghazā does not only refer to military combat. It also means:
setting out purposefully,
advancing with clarity and intent toward a goal.
A ghāzī is someone who embarks on a journey with a sacred mission.
To engage in ghazā is to walk a path of inner and collective determination.
Standing at ʿArafāt marks the decision to begin that journey.
Muzdalifah becomes the space where knowledge meets action.
Minā is the realm of testing and perseverance.
Qurbani (sacrifice) becomes the manifestation of both inner and social submission.
In today’s context, this process can be understood as follows:
ʿArafāt is the assembly for confronting truth, deliberation, and decision-making.
Ghazā is the irreversible path walked by one who leaves ʿArafāt with awakened purpose.
Hajj becomes a process in which:
people gather to learn,
issue a spiritual ultimatum to the world,
and finally, enact a transformation upon their own souls.
Thus, Hajj is:
a summit of awareness (ʿArafāt),
a council of economic and political resolve (wuqūf),
a call for social mobilization (ghazā),
and a total submission of the heart (qurbani).
Hac, sadece bir yolculuk değil; bilginin, toplumsal kararın ve iradi teslimiyetin mekânında başlayan bir ümmet inşasıdır. Arafat’ta tanınır, Müzdelife’de düşünülür, Mina’da sınanır ve Beyt’in etrafında dirilir.
Arafat: Bilgiyle Yükselme, Kararla Dirilme Alanı
Kur’an’da Arafat doğrudan sadece bir defa geçer:
> “...Hacda Arafat’ta vakfe yapınca Allah’ı zikredin…”
(Bakara 2:198)
Burada geçen “Arafat” kelimesi, kök olarak ‘arafa’ (عرف) fiilinden gelir. Bu fiil:
bilmek,
tanımak,
farkına varmak,
ayırt etmek anlamları taşır.
Bu bağlamda Arafat’ta durmak (vakfe), salt bir fiziksel bekleyiş değil;
bilinçle tanıklık etme,
hakikati tanıma,
öz-benliğiyle ve hakikatle yüzleşmedir.
---
Hacda Ticaret, Zikir ve Karar Alma Süreci
Aynı ayette şöyle denir:
> “Rabbinizden lütuf (ticaret, kazanç) istemenizde bir sakınca yoktur.”
(Bakara 2:198)
Yani hac, yalnızca ritüel değil, bilinçli bir sosyo-ekonomik karar sürecidir. İnsanlar orada:
ticaret yapar (ama bu bir meta değil bilinç alışverişidir),
bilgi edinir,
ümmetle istişare eder,
karar alır,
ümmet adına söz verir.
Bu da bizi gazâ kavramına getirir.
---
Gazâ (غزا): Bilgiyle Harekete Geçme, Nihai Kararlılık
Arapça “gazâ”, sadece savaş anlamında değil, bir hedefe ulaşmak için bilinçli çaba göstermek, kararlı yürümek anlamındadır.
> Gâzî, hedefi uğruna yola çıkan kişidir.
Gazâ etmek, hem zihinsel hem toplumsal bir yürüyüşün adıdır.
Arafat’ta vakfe, bu yürüyüşün karar anıdır.
Müzdelife, bilgiyle buluşmanın ve eyleme geçmenin mekânıdır.
Mina, sınanma ve kararlılıkta sabit kalmanın alanıdır.
Kurban, bu çabanın içsel ve toplumsal olarak teslimiyetle neticelenmesidir.
---
Arafat ve Gazâ: Bilincin Cepheye Sürülmesi
Bugün için bu süreç şöyle okunabilir:
Arafat: Hakikatle yüzleşilen toplantı, şûrâ, karar alanı.
Gazâ: Oradan çıkan kişinin artık geri dönüşü olmayan bir bilinç yürüyüşüne girmesidir.
Hac: İnsanların öğrenerek toplandığı,
sonra o öğrendikleriyle dünyaya ultimatom verdiği,
ve sonunda kendi nefsi üzerinde bir inkılâp yaptığı süreçtir.
Bu bağlamda hac:
Bir bilgi zirvesi (Arafat),
Bir ticari ve siyasi kararlaşma meclisi (vakfe),
Bir toplumsal seferberlik çağrısı (gazâ),
Ve bir vicdanî teslimiyet (kurban) bütünüdür.