Kayıtlar

Kuranda etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

GÜNEŞ ve İzole Toplum

Resim
​ASHÂB-I KEHF: İZOLE BİR TOPLULUK OLARAK MAĞARA YAŞAMI VE AVCI-TOPLAYICI DÜŞÜNCE MODELİ ​Özet ​Kur’an’daki Kehf (Mağara) kıssası, geleneksel olarak siyasi baskıdan kaçan gençlerin mucizevî biçimde korunması şeklinde yorumlanmıştır.  Bu makale, kıssayı rivayetler ekseninde çıkarak sadece kurani  bir perspektif ile ele alarak Ashâb-ı Kehf’i, baskıcı ve yozlaşmış bir şehir medeniyetinden ayrılıp mağara yaşamına çekilen izole bir mikro-topluluk olarak yorumlamaktadır.  Metin, kıssanın tüm unsurlarını—mağara, güneşin yönü, bedenlerin korunması, uyanış ve topluma dönüş— avcı-toplayıcı refleksler, izolasyon kültürü, askeze dayalı yaşam ve medeniyetten kaçış bağlamında incelemektedir. ​1. Giriş: Kur’an’da Medeniyet Eleştirisi ve İzolasyon Teması ​Kur’an’da toplumların yozlaşması ve bireylerin hakikati korumak için izolasyona çekilmesi teması sıklıkla tekrar eder (ör. Meryem’in inzivaya çekilmesi, Musa’nın dağa çıkışı). Kehf kıssası da bu temanın en yoğun işlendiği bölümler...

Kuranda Bilinçli Eksiltme (Hüzûf)

Resim
  Bilinçli Eksiltme (Hüzûf): Kur’an’ın Söylem Mimarisinde Kasıtlı Boşluk Bırakma Sanatı 1. Giriş: Eksiltmenin İlahi Retoriği Kur’an’ın dilsel yapısı, klasik Arap belâgatının en ileri düzey örnekleri arasında yer alır. Bu üslubun en dikkat çekici tekniklerinden biri hüzûf (bilinçli eksiltme), yani bir cümlenin asli unsurlarından birinin kasıtlı olarak söylenmemesi dir. Eksiltme, sıradan bir atlama değildir; tam tersine, dinleyicinin zihnini uyandıran, anlamı genişleten ve tefekkürü harekete geçiren bir tasarım tercihidir. Kur’an’da kimi ayetlerde özne düşürülür, kimi yerde nesne gizlenir, kimi yerde ise fiil açıkça söylenmez. Cümle, bir boşlukla karşısına çıkar: Bu boşluk bir eksiklik değil, bir çağrı alanıdır. 2. Hüzûfun İşlevi: Anlamı Söylenenle Değil, Söylenmeyenle Kurmak Klasik retorikte hüzûf, “en çok şeyin en az sözle ifade edilmesi” olarak tanımlanır. Kur’an ise bu tekniği eksiltme yoluyla bilinç inşası amacıyla kullanır. Söylenmeyen, zihinde tamamlanır; tamamlanan, k...

"Salavat Getirin" diye bir Emir var mı ❓️

Resim
“Salavât Getirin” mi Emir?  Ahzâb 56’nın Kur’an Bağlamında Yeniden Okunması ve Salât–Zikir İlişkisi Bu incelemede, Ahzâb 56. âyetinin yanlış çevrilmesiyle ortaya çıkan “salavat getirme” ritüelinin Kur’an'ın bütüncül mesajıyla ilişkisini incelemekte; özellikle salât-kur’an ilişkisi bağlamında Bakara 200 gibi “Allah’ı anma” fiilinin açıkça emir formunda kullanıldığı ayetlerle karşılaştırmaktadır.  Çalışma, Kur’an’da salâtın “sözlü bir ritüel” değil, vahyi ikame etmek, desteklemek ve uygulamak anlamına geldiğini vurgular. 1. Giriş: Bir Kelimenin Dönüştürdüğü Din Ahzâb 56’da geçen: > اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهٗ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْل۪يمًا gelenekte “Allah ve melekleri peygamberi anıyor; siz de ona salavat getirin” şeklinde yorumlanmıştır. Bu yorumdan hareketle dilden sözlü formüller aktarmak, dinin vazgeçilmez unsurlarından biri hâline gelmiştir. Oysa âyette: “Sözle anın” “Dille ifade edin” “Övgü cümleler...

İki El ile Oluşturma; Yontma ve Yazıya Geçiş

Resim
Kur’an’da Oluşturulma, Yontma ve Yazıya Geçiş: Vahiy Dışı Dini Öğretinin “İki Elle Oluşturulan Putlar” Olarak Eleştirisi** Özet Bu makale, Kur’an’da insanın oluşturulmasına dair geçen “iki el” kavramının insana özgü bir tasvirden ziyade, insanın bilinçsel biçimlendirilmesi ve ayetlerden ziyade din diye üretilen bilgilerin insan eliyle yazıya geçirilmesi konusunu irdeleyeceğiz. Bu iki aşamalı oluşum; Kur’an’ın şahsiyetleri putlaştırma, aracı edinme, şefaat umma ve vahiy dışı dini otoriteleri kutsama eleştirisiyle bütüncül biçimde ilişkilendirilecektir.  Nûh ve İbrahim dönemindeki put anlatılarını inceleyerek vahiy dışı tüm dinî söylemlerin—heykeller, ritüel kalıpları, kutsal metin iddialı yazmalar ve otorite kişileri de dâhil—Kur’an bağlamında “iki elle oluşturulan putlar” kategorisine girdiğini göstermektedir.  Böylece Kur’an’ın din anlayışında bilgi kaynaklarının tevhidî odağı, yalnızca doğrudan vahiy ve bilinçsel sorumluluk üzerinde temellendirilmiştir. 1. Giriş Kur...

Diri Diri Gömülen Kızlar

Resim
  ​🕊️ Kur'an Perspektifinden "Diri Diri Gömülen Kızlar" (Mev'ûde) ​Bu analiz, Câhiliye döneminin vahşi bir uygulaması olan kız çocuklarının diri diri gömülmesini (ve'd) Kur'an-ı Kerim'deki ayetler ışığında incelemekte; meselenin fiziksel cinayetten öte , imanî , ahlaki ve derin mecazi boyutlarını ortaya koymaktadır. ​1. 📖 İlahi Sorgulama: Kıyamet Sahnesi ​Konunun en çarpıcı anlatımı, adalet gününü tasvir eden ayetlerde geçer. Bu, sadece bir tarih anlatımı değil; ilahi adaletin tecelli ettiği ve cinayetin mağdura sorularak faillerin susturulduğu bir sorgulama anıdır : ​ Tekvîr Suresi 8–9: "Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda: Hangi suçtan dolayı öldürüldü? " ​ Anahtar Kavram: Mev’ûde (الموءودة) - Gömülmüş kız. Ayet, mağdurun suçsuzluğunu, katilin ise sorgulanmaya dahi gerek duyulmayacak kadar suçlu olduğunu ortaya koyar. ​2. 🌍 Tarihsel ve Toplumsal Arka Plan ​Kur'an'ın indiği Câhiliye toplumunda bu zulmün iki temel seb...

İNCİL "rahmet düzeni"

Resim
  📖 KUR’AN’A GÖRE İNCİL Vahyin Yazıya Değil, Kalbe İndirilen “Rahmet” Boyutu 1️⃣ İncil kelimesi bir “kitap” adı değil, “müjde, iyi haber” anlamındadır “İncil” kelimesi (الإنجيل / el-injîl) Arapçaya Yunanca euangelion (ευαγγέλιον) kökünden geçmiştir ve “ iyi haber, müjde, ilahi sevinç haberi ” anlamındadır. Kur’an bu kelimeyi hiçbir yerde “İsa’nın yazdığı veya yazdırdığı bir kitap” olarak tanımlamaz. Tıpkı Tevrat gibi, İncil de bir metin değil, bir vahiy düzenidir. “Ona (İsa’ya) İncil’i verdik; onda hidayet ve nur vardı.” (Maide 46) Buradaki “onda” ifadesi, bir kırtas (yazılı belge) değil, ilahi aydınlatma sistemi anlamındadır. Yani İncil, İsa’nın getirdiği ruhî ve ahlakî vahiyler bütünü dür. 2️⃣ İncil, Tevrat yasalarının “merhamet ve vicdan boyutuyla” yenilenmesidir Kur’an, İsa’yı Tevrat düzeninin devamı ama sert yasalardan ruhsal yumuşamaya geçişin peygamberi olarak gösterir: “O, önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı ve ondan bir kısmını size helâl kılmak için gönderilmiş...

Allah Yolunda Ölenlere Ölü Demeyin

Resim
  ​🌿 Allah Yolunda Ölenlere Ölü Demeyin: Diriliğin Gerçek Anlamı ​ (Bakara 2/153–157 Bağlamında Bir Değerlendirme) ​Giriş: Sabır, Şuur ve İlahi İmtihan ​Bakara Suresi’nin 153. ayetiyle başlayan pasaj, inanan topluluğa en ağır kriz, kayıp ve savaş anlarında dahi korunması gereken temel bilinç hâlini öğretir: ​“Ey iman edenler! Sabır ve salât ile yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” (2/153) ​Bu ilahi çağrıdaki “sabır ve salât” kavramları, yalnızca pasif bir dayanıklılık veya şekilsel bir ibadet değil; ilahi ilke ile kesintisiz irtibatı sürdürme ve vahyin öğretisini zihinde ve eylemde diri tutma çabasıdır. Bu bilinç (şuur), insanın kriz anında dahi yönünü Allah’a çevirebilme kararlılığıdır. ​Hemen ardından gelen 154. ayet, bu bilincin ulaştığı doruk noktasına işaret eder: ​“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Hayır, onlar diridirler; fakat siz farkında değilsiniz.” ​Bu ifade, sabırla ve şuurla yürüyen bir topluluğun, karşılaştığı ölümü b...

İnsanın Bilinçle Yüzleşmesinin Temsili

Resim
ÂDEM, EŞİ VE KAYIP CENNET: KUR’AN’IN BİLİNÇ PSİKOLOJİSİ ​Kur’an’daki Âdem ve eşi kıssası, genellikle bir “ilk günah” masalı gibi algılansa da, kelimeler kök anlamlarıyla okunduğunda, insanın bilince doğru evriminin olağanüstü bir tablosu ortaya çıkar. Bu, cennetten kovulma hikayesi değil, benliğin keşif yolculuğudur. ​1. CENNET: BİR COĞRAFYA DEĞİL, BİR HÂL (İÇ HUZUR) ​Kur’an’da Âdem ve eşi için geçen “cennete yerleşin” ({ٱسْكُنْ أَنتَ وَزَوْجُكَ ٱلْجَنَّةَ}) ifadesi, çoğu gelenekte “dünya dışı bir bahçe” olarak anlatılır. ​ Kök Anlam:  {Cenne} ({جَنَّة}) kelimesinin aslı “örtülmüş, korunaklı alan” demektir. ​ Anlamı: Cennet, bir coğrafya değil, huzur, güven ve içsel denge hâlini anlatan bir bilinçsel alandır. Âdem’in cenneti, insanın kendi iç düzenidir. Burada çatışma, eksiklik veya korku yoktur; her şey “örtülüdür” , yani çıplak gerçeklik henüz açığa çıkmamıştır. ​2. AĞAÇ (ŞECER): BİLGİ DEĞİL, ÇATALLANMA (BENLİK ÇATIŞMASI) ​Arapçada {şecer} ({شجر}) kelimesi, yalnızca ...