Kur’an’da Faiz ve Riba Meselesi

Kur’an’da Faiz ve Riba Meselesi: Kavramsal Bir İnceleme


Bu çalışma, İslâm düşüncesinde çoğu zaman eş anlamlı kullanılan “faiz” ve “riba” kavramlarını Kur’an bağlamında yeniden değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Modern bankacılık sisteminde yaygın olan faiz uygulamalarıyla Kur’an’da yasaklanan riba kavramı arasında doğrudan bir örtüşme bulunup bulunmadığı sorgulanmakta; Kur’an’ın asli kavramları olan “riba”, “bey‘” (alışveriş), “sadaka” ve “kazanç” gibi terimlerin semantik analizleri üzerinden meseleyi ilkesel bir zemin üzerine oturtmaktadır. Ezberlere değil, kavramsal köklere dayalı bu okuma, ekonomik adaletin sağlanmasına dair Kur’anî bir perspektif sunar.


1. Kur’an’a Göre Faiz Tartışmalarının Yeniden Çerçevelendirilmesi

İslâmî literatürde “faiz haramdır” şeklinde dile getirilen genel kanaat, çoğu zaman geleneksel fıkhî içtihatlara dayansa da, bu yargının Kur’an merkezli temellendirilmesi oldukça sınırlı ve problematiktir. Faiz ile kastedilenin ne olduğu, Kur’an’ın hangi kelime ve kavramsal çerçeveyle meseleyi ele aldığı genellikle göz ardı edilir. Bu çalışma, doğrudan Kur’an metni üzerinden bir çözümleme yaparak "riba" kavramının neyi ifade ettiğini ve modern faiz sistemleriyle ne ölçüde örtüştüğünü tartışmaktadır.


2. Faiz ve Riba: Kavramların Ayrıştırılması

2.1. "Faiz" Kelimesinin Kur’an'daki Yeri

Kur’an’da doğrudan “faiz” kelimesi hiçbir şekilde geçmemektedir. Arapçada faiz anlamına gelen sözcüklerden biri olan “feyz” (فَيْض) yahut “fâiz” kelimelerine Kur’an’da rastlanmaz. Bunun yerine Kur’an’da "riba" (ربا) kavramı yer alır ve bu kelime, klasik anlamıyla “faiz” ile birebir örtüşmez.

2.2. Riba’nın Etimolojisi ve Anlam Alanı

“Riba” kelimesi, Arapça’da “artmak, kabarmak, yükselmek, ilave olmak” anlamına gelen “ر ب و” (r-b-w) kökünden türetilmiştir. Örneğin:

  • Hac 5: "...yeryüzü kupkuru iken üzerine su indirildiğinde harekete geçip kabarır (رَبَتْ)..."

  • Rum 39: "İnsanlardan artış elde etmek için verdiğiniz riba, Allah katında artmaz."

Bu bağlamda “riba”, yalnızca sayısal artış değil, emeksiz ve haksız yere elde edilen artışı ifade eder.


3. Alışveriş (Bey‘) ve Ticaret: Kur’an’daki Meşru Kazanç Biçimi

Kur’an, “riba”yı açık bir şekilde kınarken, “bey‘” (البيع), yani alışverişi helal ve meşru bir kazanç yolu olarak sunar:

  • Bakara 275: “Allah alışverişi helal, ribayı haram kılmıştır.”

Burada dikkat çekici olan, alışveriş ile riba arasında yapılan net ayrımdır. Ayetin devamında, “bey‘ de riba gibidir” diyenlerin eleştirildiği görülmektedir. Kur’an, ticaretin (alışverişin) ardında emek, karşılık ve mübadele bulunduğunu vurgularken; riba ise emeksiz çoğalma olarak konumlandırılır.


4. Riba’nın Modern Bankacılıkla İlişkisi

Bankaların kredi verirken talep ettiği getiri, çoğu zaman “faiz” olarak değerlendirilir. Ancak Kur’an’ın riba ile ilgili temel itirazı, haksız ve emeksiz kazanç üzerinedir. Bu bağlamda şu ayrım önemlidir:

  • Eğer bir kazanç emeğe, hizmete, zaman maliyetine ve piyasa şartlarına göre oluşuyorsa, bu meşru ticaret kazancı sayılabilir.

  • Eğer bir kazanç hiçbir üretim, hizmet veya karşılık olmaksızın sırf borç vermeye dayalı bir sömürüye dönüşüyorsa, bu riba kapsamına girer.

Modern finans sistemlerinde, bankaların elektrik, kira, çalışan maaşları gibi giderleri bulunduğu gibi, verdikleri borç da zaman ve risk unsuru taşır. Dolayısıyla makul bir getiri Kur’anî anlamda riba olmayabilir.


5. Sosyal Ahlak ve Riba: Fırsatçılık, Fahiş Kâr ve Kirli Kazanç

Kur’an, sadece finansal işlemlerde değil, sosyal hayattaki haksız kazancı da riba kapsamına alır. Örneğin, enflasyon ortamında ev kiralarının fahiş düzeyde artırılması ya da temel tüketim maddelerinin stoklanarak pahalıya satılması gibi eylemler, ahlakî riba sayılabilir. Yani Kur’an’daki riba kavramı, salt bankacılıkla sınırlı olmayıp, her türden fırsatçılığı da içine alır.


6. Sadaka Kavramı: İmanın Doğrulayıcısı Olarak Ekonomik Ahlâk

Kur’an’da “sadaka” kelimesi yalnızca bağış anlamında değil, aynı zamanda “doğrulamak” (s-d-k kökü) fiilinden gelir. Bir kimsenin sadaka vermesi, onun inancını fiili olarak doğruladığına işarettir (Tevbe 102-104). Bu bağlamda, ekonomik alanda etik davranmak ve başkasının emeğine saygı göstermek de bir çeşit sadakadır. Sadaka, kişinin imanının doğruluğuna dair bir “testtir”; bir gönül işi değil, bir ahlâkî duruştur.


Sonuç: Riba Karşıtlığı Bir Ezber Değil, Ahlâkî ve Ekonomik Bir İlke Olmalıdır

Kur’an, haksız kazancı yasaklayarak ekonomik adaleti tesis etmeyi hedefler. “Faiz haramdır” şeklindeki genellemeler, ancak Kur’an’daki kavramlarla temellendirilirse anlamlıdır. Riba, her türden emeksiz çoğalma, haksızlık ve sömürü biçimini kapsar. Bu nedenle günümüzde faiz tartışmaları yapılırken, Kur’an’ın özündeki ahlakî ve adalet temelli ilkeler merkeze alınmalıdır.


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣