ALLAH’A DİN Mİ ÖĞRETİYORSUNUZ ?
ALLAH’A DİN Mİ ÖĞRETİYORSUNUZ?
Kur’an’da Dinin Kaynağı, Teslimiyet ve Haddini Aşan İnsan Algısı
Giriş
Kur’an, insanın din karşısındaki konumunu tanımlarken onu ya vahye teslim olan bir kul ya da kendi hevasını dine karıştıran bir müdaheleci olarak resmeder. Bu iki tutum arasındaki farkı en çarpıcı biçimde gözler önüne seren ifadelerden biri, Hucurât Suresi 16. ayetinde yer alır:
“De ki: Dininizi Allah’a mı öğretiyorsunuz?”
“(Qul a-tuʿallimūna Allāha bi-dīnikum)”
Bu soru, bir uyarı ve reddiye niteliğindedir. Dini Allah’tan öğrenmesi gereken insanın, tam tersine, kendi anlayışını Allah’a “öğretmeye” kalkışması bir teolojik bozulma hâlidir. Bu makalede, bu ayetin bağlamı, dilsel yapısı ve çağdaş yansımaları ele alınacaktır.
1. Ayetin Bağlamı: Şekilsel İman ve Dilde Teslimiyet
Hucurât 14:
“Bedevîler dediler ki: ‘İman ettik.’ De ki: ‘Siz iman etmediniz. Ancak ‘teslim olduk’ deyin. Zira iman henüz kalplerinize girmedi.’”
Bu ayet, iman ile İslâm (teslimiyet) arasındaki farkı ortaya koyar. Kur’an’a göre iman, sadece bir söz değil, kalpte kök salan bir bilinç hâlidir. Bedevîlerin örneğinde, insanlar dinî söylemleri benimseseler de, bunun arka planında bir içsel dönüşüm yoktur.
2. "Allah’a Din Öğretmek": Ne Demek?
a. Kelime Tahlili:
-
تُعَلِّمُونَ (tuʿallimūn): “Öğretiyorsunuz, bilgi veriyorsunuz”
-
دِينِكُمْ (dīnikum): “Sizin dininiz”, yani bireysel veya toplumsal din anlayışınız
Burada, kişinin kendi din algısını Allah’a sunması, hakikati tahrif anlamına gelir. Bu, sadece bilinçsiz bir hata değil, teolojik bir kibirdir.
3. Kur’an’da Dinin Sahibi Kimdir?
Kur’an’a göre dinin sahibi ve belirleyicisi sadece Allah’tır:
-
“Hüküm yalnız Allah’ındır.” (Yûsuf 40)
-
“Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar?” (Âl-i İmrân 83)
-
“Allah’ın koyduğu dinden başka bir şeriat koyanlar, şirk koşmuş olur.” (Şûrâ 21)
Dolayısıyla insanlar dine yalnızca katılımcı olabilir, kurucu değil.
4. Haddini Aşan Din Tasavvurları
Günümüzde bu ayetin işaret ettiği tavırlar çok yaygındır:
a. Mezhepsel Din İnşası:
Bir mezhep veya fıkıh anlayışı, vahyin yerine ikame edilerek dinin ta kendisi gibi sunulur.
b. Kültürel Geleneklerin Dine Dönüştürülmesi:
“Bizim atalarımız böyle yapardı” söylemiyle Kur’an dışı uygulamalar kutsanır. (Bkz. Bakara 170)
c. Vahyin Üzerine Hüküm Koymak:
“Bu zamanda bu ayet geçerli değildir” demek, aslında Allah’a “senin din anlayışın eksik” demektir.
Bu yaklaşımlar, Allah’a din öğretmeye kalkmaktır.
5. Teslimiyetin Doğası: “İslâm” ve “İman” Farkı
Kur’an’da “İslâm”, yani teslimiyet, sözle başlar, ama iman kalpte oluşur. Gerçek iman, Allah’ın belirlediği dine tam bir boyun eğiştir.
“Hayır, Rabbine yemin olsun ki, onlar seni hakem kılıp sonra verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisâ 65)
6. Günümüz İçin Uyarı Niteliği
Bugün hâlâ insanlar:
-
Kendi ahlaki ölçülerini Allah’a kabul ettirmeye çalışır,
-
Dinde olmayanı dinmiş gibi gösterir,
-
Allah adına konuşarak toplumu yönlendirir.
Kur’an’ın uyarısı bu kişilere yöneliktir:
“Siz mi Allah’a din öğretiyorsunuz?”
Sonuç
Kur’an, dinin kaynağını net biçimde ortaya koyar: Allah.
İnsanın görevi, dine müdahale etmek değil, onu öğrenmek ve yaşamaktır.
Her kim ki kendi görüşünü dinin yerine koyar, o, aslında Allah’a karşı bir konum belirlemeye çalışıyordur.
Bu yüzden Hucurât 16’daki soru, bir çağrıdır:
Ey insan! Dine değil, Allah’a teslim ol.
Yorumlar
Yorum Gönder