Bu Blogda Ara

putlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
putlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2025 Pazartesi

Dondurulmuş Din Modeli 😰




Sahabe ve tabiinin yaşantısını “dondurulmuş model” haline getirip, onu dinin özü gibi sunan ve bu yolla Allah’ın dinini zorlaştıran anlayışlara karşı Kur’an merkezli bir eleştiri yapalım.


Kılı Kırk Yaranlar: Allah’ın Dinini Zorlaştıranlar Üzerine Kur’an Merkezli Bir Eleştiri


Giriş: Din Kolaylıktır, Peki Zorlaştıranlar Kim?

Kur’an, Allah’ın dinini insan fıtratına uygun, anlaşılır ve kolay kılınmış bir yol olarak tanımlar. “Allah sizin için dinde bir zorluk kılmadı” (Hac 22/78) ayeti, bu temel ilkenin apaçık ifadesidir. Ancak tarihsel süreçte din, kolaylıktan zorlaştırmaya, özgürleştiricilikten baskıcılığa, vahyin ruhundan kültürel darlıklara indirgenmiştir. Bu dönüşümde, özellikle nebî sonrası dönemlerde, sahabe ve tabiinin bazı uygulamalarının dondurulup “din” gibi sunulması ve “kılı kırk yaran” yorumlarla bu geleneklerin kutsanması önemli rol oynamıştır.

1. Ciltler Dolusu Kitaplar: Dini Açıklamak mı, Yoksa Bulandırmak mı?

İslam’ın ilk muhataplarına gelen Kur’an, açık ve anlaşılır bir hitapla gönderilmiştir:

“Apaçık Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Yûsuf 12/2)
“Biz bu Kur’an’da insanlar için her örnekten verdik ki düşünüp öğüt alsınlar.” (Zümer 39/27)



Oysa zamanla, bu açık mesaj; mezhep imamlarının fetvaları, hadis kitaplarının yığınları ve kelam kitaplarının spekülasyonları arasında yeni bir dinî katman hâline geldi. Dini tebliğ değil, tahkim ve tasnif uğraşısına döndü. Kur’an’ın anlam ufku yerine, insan sözleri referans alındı. Dinin ruhu, lafzın prangasına mahkûm edildi. Böylece:

Vahyin açıklığına karşılık, yorumların kapalılığı,

Allah’ın kolaylığına karşılık, insanların zorluğu yerleşti.


2. Sahabe ve Tabiin Dini: Samirileşen Temsil

Kur’an, insanların Allah’a karşı sadakatini yalnızca vahye bağlılıkla ölçer. Nebînin yakınında bulunmak ya da ondan sonra yaşamak, otomatik bir otorite değildir. Ancak zamanla “sahabe ve tabiinin yaptıkları” dinin özüne eşitlendi. Bu, tıpkı Samiri’nin "bu altın buzağı Tanrınızdır, Musa da onu unuttu" (Tâhâ 20/88) demesi gibi bir tavırdır.

Samiri altından put yapmıştı, bugünün samirileri ise tarihi davranışları “rasul izidir” diye satar. Oysa Allah şöyle uyarır:

“Onlar dinlerini parça parça ettiler ve grup grup oldular. Senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur.” (En’âm 6/159)



Buradaki “parça parça etmek”, dini sahabe, mezhep, yorumlar üzerinden sınıflandırıp kutsallaştırmaktır. Kur’an’ın bütünlüğü yerine, tarihsel davranışlar “şeriat” diye sunulmuştur.

3. Evirip Çevirip Din Adına Zorlaştırmak: Kur’an’a İhanet

Kur’an’ın mesajı açıktır:

“Biz sana kolay olanı kolaylaştıracağız.” (A’lâ 87/8)
“Allah sizi affetmek ister; ama onlar ise arzularının peşine uymanızı isterler. Allah size yük yüklemek istemez.” (Nisâ 4/27-28)



Buna rağmen, insanlar:

Her ibadeti formüllere çevirdiler,

Kur’an’da olmayan detayları “farz” saydılar,

Nebî’ye ait olmayanları ona mal ettiler,

Dini, anlaşılır yaşamdan çıkarıp fıkıh labirentine hapsettiler.


Bu, Allah’ın açık kitabına karşı gizli bir meydan okumadır.

4. Dini Zorlaştıranlar Kimlerdir?

Kur’an, dini zorlaştıranları açıkça eleştirir:

Haricîler gibi dini katılaştıranlar (bkz. Hadîs eleştirisi),

Ehli Kitap gibi bilgiyi tekel yapanlar,

Şeyh, imam, fakih gibi dinin önüne geçen figürler:


“Onlar bilginlerini ve din adamlarını Allah’tan ayrı rabler edindiler…” (Tevbe 9/31)



Yani Allah adına konuşan ama Allah’ın söylemediğini söyleyen herkes “zorlaştırıcı”dır.

5. Gerçek Kolaylık: Rasul’ün İzinden, Kur’an’la Gitmektir

Rasul, din koyucu değil, dinin tebliğcisidir. O da başka bir şey değil, yalnızca Kur’an’a çağırır:

“Ben yalnızca bana vahyedilene uyarım.” (En’âm 6/50)
“De ki: Ben size Allah’ın kitabını tebliğ ediyorum.” (Enbiyâ 21/45)



Rasul’ün izinden gitmek, onun vahye bağlılığına uymaktır; onun yaşadığı dönemin örflerine değil.


---

Sonuç: Allah’ın Dinini Kolaylaştırın, Engeller Kurmayın

Kur’an, hakikati insanlara ulaştırmak, içsel özgürlüğü sağlamak, bireyin aklını ve vicdanını uyandırmak için indirilmiştir. Bu yüzden onun mesajı ne tarihsel figürlerle sınırlıdır, ne de hacimli kitaplarla kuşatılabilir. Zorlaştırıcılar, Allah’a değil kendi egolarına çağıranlardır. Din, Allah’a aitse, onun kolaylaştırıcılığına sadakat göstermek, hakikatin ilk şartıdır.


---

17 Haziran 2025 Salı

ŞUARA SURESİ "şiir değil ama şiirden öte" 🎭


💥 1. SURENİN BAŞLAYIŞI: 

"Ṭâ Sîn Mîm" (26:1)


🎭 “Ey söz ehli! Kulak verin, bu sure bir şiir değil ama şiirden ötedir.”
Kur’an, insanın söze hükmetme kudretini elinden alır ve der ki: “Bu sözler kul ürünü değil, Rab sesidir.”


🪬 2. VAHİYİN GÖNLÜNE DÜŞTÜĞÜ NEBİ: YIKILMA!

"Bu ayetler apaçık Kitab’ın ayetleridir. Belki de kendini helâk edeceksin; inanmazlarsa diye." (26:2-3)

Burada şaşırtıcı olan şu:
Vahiy, Nebî’yi coşturmaz sadece, ağlatır da…
Sana verilir ama herkese işlemez.
Ve sen, kalpleri kıramazsın, parçalayamazsın, ama kendin parçalanırsın.
Bu ayet, bir gönül kırıklığı tefsiridir.


🧿 3. FİRAVUN’UN TAHTI ÜZERİNDEN GELEN SİHİR VURGUSU

"Bu, sadece uydurulmuş bir sihirdir diyorlar." (26:6)

Onlara göre söz ancak sihir olabilir.
Hakikat, düzene zarar veriyorsa, “tehlikeli” sayılır.
Kur’an, onların tanımadığı bir dil konuşur: Zihinleri çözen, zincirleri kıran bir dil.
Ve bu dil, çıkarı olanlar için sihir gibi korkutucudur.


🐍 4. MÛSÂ'NIN ASASI: İKİ ALEM ARASINDAKİ KOPUŞ ANLARI

"Asanı yere bırak!" O birden büyük bir yılan oluverdi. (26:32)

Bir baston, nasıl olur da bir bilinç kıvılcımına dönüşür?
Asa, sadece fiziksel bir sopa değildir.
Asa, kontrol edilen egodur.
Sen onu yere atarsan (kontrolden çıkarırsan),
o seni yutar!


🔥 5. İMAN EDEN SİHİRBAZLARIN KORKUSUZ TUTUMU

"Rabbimize iman ettik." (26:47)

Bir an önce Firavun’un yanında duranlar,
bir kelam duyup inanç devrimcilerine dönüşüyor.
Ve o an anlıyoruz ki:
Bazı sözler var, insanın ruhuna yıldırım gibi düşer.
Ne tartışma ister ne süre.


🌊 6. DENİZİ GEÇEN, FİRAVUN’U YUTAN SU:

"Sizi kurtardık, Firavun'u ise boğduk." (26:65-66)

Akıp giden su benim diyordu. Ne oldu?

Aynı deniz:

  • Bir taraf için kurtuluş,

  • Öbürü için helak.
    Kur’an’da su, nötr değildir.
    Senin niyetin neyse, ona göre şekil alır.
    Tıpkı vahiy gibi: Kimine şifa, kimine sapıklık.


🪬 7. İBRAHİM: PUTLARI KIRAN, EVRENİ SORGULAYAN

"Ben Rabbime gidiyorum, O bana yol gösterecek." (26:89)

İbrahim’in Rabbi, bir “koordinat” değil, bir yöneliştir.
O, yıldızlara, aya, güneşe tapmaz.
Çünkü o, içsel yönelişin rehberidir.
İbrahim, dışsal objelerden içsel sezgiye geçişin adıdır.


8. HAKİKATİN KURUMUŞ DİLLERE ÇARPIŞI:

"Ve Biz onlara şiir öğretmedik, bu onlara yakışmaz da." (26:224)

Burada şaşırtıcı bir gerilim var.
Surenin adı Şuarâ (Şairler) ama sonunda deniyor ki:
“Kur’an şiir değil!”
Çünkü Kur’an, gönle işleyen hakikatin ta kendisidir.
O, mısralara sığmaz.
Şairler bir kervandır ama öncüsü vahiydir.


🎭 9. SON AYET: ŞAİRLERİN AKLANMASI

"Ancak iman eden, salih amel işleyen ve Allah’ı çokça zikreden şairler müstesna." (26:227)

Sanat tek başına kurtarmaz.
Ama bilinçli sanat bir devrimdir.
Kur’an’ın gözünde “şiir” değil, niyet ve yön önemlidir.

21 Haziran 2012 Perşembe

Put nedir ? 🗿

🗿 Put nedir?


Put; Ellerimizle Oluşturduklarımız ve Şirk


Put, kişinin Allah dışında hayatının amacı kıldığı maddi ve manevi her şeydir. Bu tür bir putlaştırma, şirktir. Put, sadece tapılan nesnelerle sınırlı değildir; hayatta herhangi bir şeyin amacı haline gelmesi, insanı Allah'ın yolundan saptıran ve isyana sürükleyen bir unsur haline gelmesi, o şeyi put yapar. İslam’a göre, hayatın amacına dönüştürülen her şey put olabilir: makam, para, kadın, ideolojiler, insanlar ya da başka bir değer. Kur’an’da açıklanan şirk çeşitlerinden biri de, Allah yerine putlara uyma ve onlara tapınmadır. Putlar, farklı biçimlerde olabilir, ancak genelde iki ana başlıkta incelenebilir:


1. İlkel Putçuluk: İnsan, hayvan, kuş veya bunların karışımından yapılan şekillerin ağaç, taş ve metal ile tapınılması biçiminde ortaya çıkan bu tür putçuluk, sanem veya vesen olarak adlandırılır. Bu tür putlar, doğaüstü güçleri temsil ettiği düşünülen taşlar, heykeller, ağaçlar gibi nesnelerdir.



2. Modern Putçuluk: Bir şekil verilmeden, insanın kafasında, gönlünde ve kalbinde şekillenen putçuluk. Günümüzde, şekilsel bir put yoktur, fakat kalplerde ve zihinlerde putlar var olabilir. Bu tür putçuluk daha soyut ve gizlidir, ancak yine de kişiyi Allah’a karşı şirk koşmaya götürür.



Kur’an’a göre putçuluğun esas anlamı, sadece taş veya ahşap figürlere tapınmakla sınırlı değildir. Put, kişinin Allah’ın dışında hayatının amacı kıldığı her şeydir. Bu şeylere aşırı bağlılık, onları hayatın merkezine yerleştirme, Allah’a şirk koşmak anlamına gelir. İnsanlar, bazen bu putları düşünmeden, inançlarından bağımsız şekilde hayatlarının merkezine koyarlar. Bu, her türlü değerli varlık, fikir, ideoloji veya insan için geçerlidir. Kur'an’da Allah şöyle buyurur:


“Siz, elinizle yonttuklarınıza mı tapıyorsunuz? Oysa sizin de, bütün taptıklarınızın da yaratıcısı Allah’tır.” (Saffat, 95-96)


İbrahim Peygamber, halkını putlara tapmaktan sakındırmış ve onlara gerçek anlamda Allah’a tapmayı öğretmiştir. Ancak, insanlar sadece taş, ahşap veya metal figürlere değil, bazen toplumlarındaki önderlere, yıldızlara, ideolojilere veya siyasi gücün sembollerine de tapabilirler. Bu da, gerçek anlamda putperestliktir.


Putlara Tapınmanın Sebepleri


Kur'an’da putlara tapınmanın bazı sebepleri açıklanmıştır:


1. Şefaat Arzusu: Putçular, tapındıkları putların kendilerine Allah katında şefaat edeceğini ve böylece Allah’a daha yakın olacaklarını umarlar. Kur'an, bu tür düşünceleri geçerli bir neden olarak kabul etmez. Allah’ın şefaatini yalnızca O'nun seçtiği kullarına vermesi gerektiğini ifade eder. Bu durum, günümüzde de benzer şekilde, bazı kimselerin Peygamber Efendimize veya diğer din büyüklerine şefaat bekleyerek tapınmalarıyla ilişkilidir.


2. Aşırı Saygı (Ta’zim): Kur’an’a göre, bir varlığa aşırı saygı gösterip onu yüceltmek, sonuçta o varlığı tanrılaştırmaya yol açabilir. Bu, peygamberlere, din adamlarına, hatta sahabe ve velilere bile uygulanabilir. Kur’an, insanları her türlü aşırı saygı ve yüceltmeden sakındırır.


3. Aşırı Sevgi: Allah’a sevgiyle bağlılık, yalnızca O'nun emirlerine itaat etmekle gösterilebilir. Allah’ın dışındaki bir varlığa, O'nu sever gibi aşırı bir sevgi beslemek, aslında o varlığı putlaştırmaktır. Kur'an, insanları Allah’ı sevmenin sınırlarına dikkat etmeye çağırır ve bu sevginin her zaman O’na ait olması gerektiğini hatırlatır.


Putçuluğun Tarihsel ve Güncel Boyutları


Kur’an’da putperestliğin tarihi örnekleri verilmiştir. Mekkeli müşrikler, tek Allah inancı taşısalar da, Allah’ın hükmü yerine kendi putlarına ve tağutlarına yönelmişlerdir. Aynı şekilde, günümüzde de, Allah’a inanan kimseler bazen tağutların kanunlarına uymakta, onların değerlerini Allah’ın emirlerine tercih etmektedirler. Bu, net bir şekilde şirktir. Örneğin, bazı insanlar Allah’a ait olan sıfatları başkalarına verir, Allah’ın kanunlarını, tağutun düzenine göre şekillendirir ve bunlara tapınırlar. Bu, putperestlikten başka bir şey değildir.


Sonuç: Günümüzdeki Putçuluk


Bugün, insanlar doğrudan taş ve ahşaba tapmasalar da, ideolojiler, partiler, liderler, futbol takımları veya popüler kültür sembollerine tapınmaktadırlar. Bunun sonucunda, Allah’a ait olan sıfatlar başkalarına verilmekte, O'nun dışında başka değerlere tapılmaktadır. Bu da putçuluğun ve şirkin modern şeklidir. Kur’an, insanları bu tür batıl inançlardan ve düşüncelerden sakındırmak için en açık ifadeleri kullanır ve onları yalnızca Allah’a kulluk etmeye çağırır.