UYARI / HATIRLATMA
Bu Blogda Ara
23 Haziran 2025 Pazartesi
GÜNÜMÜZ MÜŞRİKLERİ DE YANI DEĞİL Mİ⁉️ 🤔
19 Haziran 2025 Perşembe
HAMD "Programı Kim Yazıyor?"
- Doğa bozulur,
- Ahlak yozlaşır,
- Fıtratın dengesi kaybolur.
UYARI / HATIRLATMA
24 Mayıs 2025 Cumartesi
4 Mayıs 2025 Pazar
Felah ve Nas: İçsel ve Dışsal Korunma Arayışı 🛡️
🛡️ Felah ve Nas: İçsel ve Dışsal Korunma Arayışı
1. Felak (Kurtuluş) Suresi (Al-Falaq)
Felah, "kurtuluş" ya da "refah" anlamına gelir ve genel olarak kötü etkilerden, karanlık ve tehlikelerden korunma isteğini ifade eder. Bu surede, insanın başına gelebilecek çeşitli felaketlerden korunma ve refaha ulaşma dileği dile getirilir. Ancak bu sure, daha çok kişisel ve toplumsal kötülüklerden korunmaya yönelik bir duası içerir.
Kuran'daki kullanımlarına bakıldığında:
Surede, "Rabbinin sığınağına" yönelme vurgusu vardır. Burada müteşâbih anlamda "Rabbin sığınağı"nın sadece fiziksel değil, manevi bir güç ve güven anlamı taşıdığı düşünülebilir. Yani insanın içsel huzura ulaşması, kalbinin huzura ermesi ve zihinsel rahatlık, fiziksel bir sığınaktan çok daha derin bir anlam taşır.
Kötülüklerden, şeytani güçlerden, büyülerden ve kötü gözlerden korunmak istenmesi de, günümüz insanının psikolojik, toplumsal ve çevresel streslerden korunma ihtiyacına tekabül eder. Bu suredeki "karanlıklardan" korunma talebi, bireyin içsel ve dışsal tehditlere karşı korunma isteğini simgeler.
Günümüzdeki anlamı:
Felah, sadece fiziksel felaketlerden değil, aynı zamanda bireyin içsel karmaşalarından, streslerinden ve toplumsal baskılarından korunmayı da kapsar. Burada, bireyin manevi, psikolojik ve toplumsal sağlığını muhafaza etmek amacıyla bir sığınak arayışı, hem fiziksel hem de ruhsal bir refah arayışıdır.
2. Nas (İnsan) Suresi (An-Nas)
Nas, "insanlar" anlamına gelir. Bu sure, insanı kötü etkileyebilecek dışsal tehditlerden korunma talebini dile getirir. İnsanların başına gelebilecek her türlü kötülükten, şeytani güçlerden, kötü niyetlerden ve zararlardan korunması istenir. Müteşâbih anlamda, Nas suresi, dışsal kötülüklerden korunmanın yanı sıra, bireyin içsel denetim ve maneviyatını da güçlendirmeyi amaçlar.
Kur'an'daki kullanımlarına bakıldığında:
"İnsanların fitnesi" ve "şeytanın vesvesesi" gibi ifadeler, bugünün insanının karşılaştığı toplumsal baskılar, kötü niyetli kişiler ve psikolojik saldırılara benzetilebilir.
Surede geçen "gizli vesvese veren" ifadesi, dışsal kötü etkilerin yanı sıra, insanın içsel kararsızlıkları ve psikolojik baskılarıyla da ilişkilendirilebilir. Bu anlamda, Nas suresi hem dışsal hem de içsel kötülüklere karşı korunma arzusunu temsil eder.
Günümüzdeki anlamı:
Nas suresi, bireylerin çevresel ve psikolojik tehditlerden korunmalarını isteyen bir dua olarak düşünülebilir. Özellikle stres, kaygı, toplumsal baskılar ve psikolojik manipülasyonlar gibi günümüzün modern zorluklarıyla ilişkilendirilebilir. Bu suredeki korunma talebi, sadece fiziksel bir koruma değil, aynı zamanda ruhsal ve zihinsel bir güvenliği de kapsar.
Her iki sure de günümüz anlamıyla, bireyin içsel huzura ermesi, dışsal tehditlerden korunması ve manevi bir güçle sığınması noktasında önemli mesajlar taşır. Kuran'daki müteşâbih özellikler, özellikle "karanlıklar" ve "fitneler" gibi kavramlarla, içsel ve dışsal felaketlere karşı manevi bir korunma arayışını simgeler. Bu surelerin günümüz bağlamında, bireysel refah, psikolojik sağlık ve manevi dengeyi sağlama hedefiyle anlaşılması mümkündür.
3 Mayıs 2025 Cumartesi
Samiri ve "Rasul İzi" 👣
👣 Samiri ve "Rasul İzi"
Samiri ve Günümüzde "Rasul İzi" Üzerinden Yapılan Saptırmalar
Kur'an'da Samiri, İsrailoğulları'nın Hz. Musa'ya karşı isyan etmesine ve doğru yoldan sapmalarına sebep olan bir figür olarak karşımıza çıkar. Samiri, halkın imanını bozan, onları yanlış bir yola sürükleyen ve bu süreçte bir tür sembolik "rasul izi" oluşturmuş bir kişidir. Peki, Samiri'nin yaptığı bu yanlışlık ve sapkınlık, günümüzde de benzer şekilde "rasul izi" üzerinden nasıl devam etmektedir?
Samiri'nin Saptırma Yöntemi
Samiri'nin yaptığı ilk saptırma, halkın Hz. Musa'dan ayrılıp bir tür heykel veya put inancına kaymasına sebep olmasıdır. Samiri, halkı doğru yoldan saptırırken, görünür bir "rasul izi" bırakmıştı. Hz. Musa'ya ait bir iz olduğunu iddia ettiği toprak parçası veya nesneye, halkı inandırmak ve onları doğru yoldan saptırmak amacıyla başvurmuştu. Bu, samiri’nin manevi bir iz bırakması değil, tersine halkı kendi sahte yoluna çekmek için kullandığı bir aldatmacaydı. Samiri'nin yaptığı saptırma, zayıf ve cahil kalpleri etkileme ve onlara yanlış bir iz bırakma çabasıydı. O, sahte bir iz yaratarak insanları aldatmaya çalıştı.
Günümüzde Samiri'nin İzleri
Bugün, Samiri’nin yarattığı sahte "rasul izi" örneği çok daha karmaşık ve sofistike bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle dini öğretiler ve ritüeller üzerinden yapılan manipülasyonlar, insanları doğru yoldan saptıran modern bir Samiri anlayışını yansıtmaktadır. Bu tür manipülasyonlar, özellikle sosyal medya, popüler kültür ve bazı dini liderlerin açıklamaları aracılığıyla yayılmaktadır.
Samiri’nin halkı aldattığı gibi, günümüzde de benzer şekilde bazı kişiler, halkı yanıltmak için sahte "rasul izi" bırakmaya çalışmaktadır. Bu, dinin özünden sapma, batıl inançlara dayanma ve yanlış bir dini anlayışın halk arasında yayılması şeklinde gerçekleşir. Modern Samiriler, insanlara "doğru yol" olarak sundukları sapkın öğretileri, bazen geçmişte yaşanmış bir olayla veya kutsal kabul edilen bir figürle ilişkilendirerek, kendi amaçlarına hizmet eden bir "rasul izi" yaratmaktadırlar.
Sünnet ve Hadislerin Yanlış Yorumlanması
Bunun en belirgin örneklerinden biri, sünnet ve hadislerin yanlış yorumlanarak halk arasında yayılmasında görülmektedir. Samiri, halkına doğru yolu göstermek yerine, onlara bir tür "put" ya da sembol sunmuştu. Günümüzde de benzer bir süreç yaşanmakta, bazı kişiler, Hz. Peygamber'in söz ve davranışlarını, gerçek anlamlarından saparak, kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yorumlamakta ve bu yanlış yorumlarla halkı yönlendirmektedir.
Hadislerin ve sünnetin doğru anlaşılmaması, bazı dini figürlerin yanlış bilgi ve öğretileri halk arasında yayılarak, onları Kur'an'ın özünden sapmalarına sebep olabilmektedir. İşte bu noktada, "rasul izi" olarak sunulan yanlış bilgiler, toplumsal anlamda büyük bir sapmaya neden olabilmektedir. Böylece, halk doğru yolu kaybedebilir ve dini anlayışları saptırılmış olur.
İman ve İnançta Kirli İzler
Bir başka önemli nokta, Samiri'nin halkı saptırırken kullandığı enstrümanlardır. Samiri, halka güvendiği ve onlara inandırdığı bir "iz" sunarak onları kötü yola sürükledi. Günümüzde de benzer şekilde, iman ve inançta insanların zihninde yanlış izler bırakılmakta, doğru dinî bilgi ve anlayış bulanıklaştırılmaktadır. Bu izler bazen kültürel bir pratik, bazen de yanlış öğretiler aracılığıyla kendini gösterir.
Günümüz Samirileri, dini inançların özünden sapmalarını, bazen dinin kutsal öğretileri gibi sunmakta; bazen de eski veya geleneksel olan uygulamaları, daha çağdaş ve popüler yorumlarla insanlara sunmaktadır. Bu tür sapmalar, zamanla halk arasında yerleşik hale gelmekte, toplumsal bir algı yaratılmaktadır. İşte burada da Samiri’nin "rasul izi" benzeri yanlış izler, insanları doğru yoldan saptırmak için kullanılan yöntemler haline gelmektedir.
Sonuç: Gerçek "Rasul İzi" ve Doğru Yön
Sonuç olarak, Samiri’nin halkı saptırırken oluşturduğu sahte "rasul izi", günümüzde de benzer şekilde varlığını sürdürmektedir. Bugün de doğru yolu kaybeden insanlar, kendilerine birer "rasul izi" olarak yanlış izler bırakmakta, dini anlayışlarını sapkın yollara kaydırmaktadırlar. Ancak, asıl "rasul izi", Hz. Muhammed'in (sav) takip ettiği Kur’an’a dayalı öğretilerle ve onun hayatına dair doğru anlayışla ortaya çıkar. Bu da yalnızca doğru bilgi ve sadakatle mümkündür.
30 Nisan 2025 Çarşamba
KUR’AN’DA SAMİRİ VE BUZAĞI KISSASI 🐮
🐮 KUR’AN’DA SAMİRİ VE BUZAĞI KISSASI – GÜNÜMÜZE YANSIMALARI
Kur’an bize, hayatla ilgili her türlü örneğin çeşitli şekillerde verildiğini söylüyor. Bu örneklerin içinde en çok anlatılanlardan biri de Hz. Musa’dır. Onun hayatı birçok ayette yer alır. Ancak bu kıssalar çoğu zaman sadece tarihsel olaylar gibi anlatılır; günümüze nasıl ışık tuttuğu üzerinde durulmaz. Oysa Kur’an’daki kıssalar evrenseldir, her çağa ve her topluma hitap eder. Bu metinde Samiri ve buzağı kıssasını adım adım inceleyecek, günümüzdeki karşılıklarını sorgulayacağız. Özellikle sermaye, mal ve din ilişkisinin bu kıssada nasıl ele alındığını anlamaya çalışacağız.