Kayıtlar

tefsiri etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çabalayanlar İçin Yol Açılır ❤️‍🔥

Resim
  ​🌟 Çabalayanlar İçin Yol Açılır: Ankebût 69'un Yedi Derinliği ​﴿وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا﴾ “Bizim uğrumuzda çaba gösterenlere, elbette yollarımızı açarız.” (Ankebût 69) ​Bu ayet, sadece bir vaat değil, Kur'an'ın evrensel psikolojik yasasıdır : Hidayet pasif bir beklenti değil, aktif bir yönelişin karşılığıdır. “Bizim uğrumuzda çaba gösterenlere, elbette yollarımızı açarız.”  (Ankebût 69) ​Bu ayet, sadece bir vaat değil,  Kur'an'ın evrensel psikolojik yasasıdır : Hidayet pasif bir beklenti değil, aktif bir yönelişin karşılığıdır. ​1. Yön Önemlidir: Çabanın Nesnesi Değil, Alanı ​Ayetteki kilit kelime فِينَا (fînâ) 'dır, yani "Bize doğru, bizim içimize/alanımıza" ... ​ Vurgu: Mesele ne kadar çok çalışıldığı değil, kime doğru çalışıldığıdır. ​ İlke: İnsan düşe kalka da yürüyebilir; adımların kusuru değil, istikameti belirleyicidir. Yön doğruysa, hidayet bir ödül değil, bu çabanın doğal karşılığıdır . ​2...

Korku Propagandasına Karşı Psikolojik Direnç 

Resim
  Korku Propagandasına Karşı Psikolojik Direnç ve İlahi Yasaya Güven ​ Tevbe Suresi'nin 51. ayeti ("De ki: 'Bize, Allah’ın bizim için yazdığından (ketebe) başka hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlâ’mızdır. O halde müminler yalnız O’na tevekkül etsinler.'"), Müslüman toplumun iç tehdit olan münafıkların korkutma kampanyalarına karşı psikolojik ve ahlaki bir savunma hattı kuran, aktif tevekkülü öğreten bir mesajdır. ​I. Suredeki Temel Bağlam: Siyasi Bir Özne Olarak Toplum ​Tevbe Suresi, Medine döneminde inmiş olup, Müslümanların siyasi bir güç hâline geldiği, savaş, ittifaklar ve iç tehditlerle (münafıklar) mücadele ettiği bir döneme aittir. ​ Temel Çatışma Alanı: Toplumsal düzeni ve güvenliği içeriden sabote eden, ikiyüzlü bir tutum sergileyen münafıklar . ​ Münafıkların Stratejisi (49–50. Ayetler): ​ Korku Yayma (49): "Bize izin ver, fitneye düşürme" diyerek savaştan kaçma ve toplumu tereddüde düşürme. ​ Moral Bozma (50): Müminlere gelen i...

Kur'an'ın Ana ve Yan Hikmetleri

Resim
​🌿 İnfakın Kalbi: Bakara 265'te Kur'an'ın Ana ve Yan Hikmetleri ​Kur’an, insanı ikna etme metodu olarak sadece emir ve yasaklarla yetinmez; her okurun gündelik hayatından ve herkesin bildiği doğal hakikatlerden konuşur. Bu yaklaşım, ilahi mesajın sadece ruhani değil, aynı zamanda yaşanabilir ve bilimsel gerçeklere uygun olduğunun kanıtıdır. Bakara Suresi'nin 265. âyeti, bu çift katmanlı hikmetin en parlak örneklerinden birini sunar: ​“Allah’ın rızasını kazanmak için mallarını harcayanlar, yüksek bir yerdeki bahçeye benzer; bol yağmur yağınca iki kat ürün verir; yağmur az olsa bile bir çisinti ona yeter. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.” ​1. Ana Mesaj: İnfak ve Niyetin Bereket Kanunu ​Âyetin doğrudan ve temel maksadı, infakın (hayır yapmanın) kabul şartını ve sonucunu açıklamaktır. ​ Sadakatin Meyvesi: İnfak, yalnızca para vermek değil, Allah rızasına yönelik saf bir niyetin eyleme dökülmesidir. Bu saf niyet, tohumun toprağa olan sadakati gibi,...

Kur’an’ı “Erişilemez” Göstermek

Resim
​📖 Kur’an’ı “Erişilemez” Göstermek: İlahi Kelamı Mehcur Bırakmanın Modern Yöntemi ​Kitap Aramızda, Ama Uzakta ​Kur’an’ın bizzat kendi ifadesiyle en büyük şikâyetlerinden biri, Resul’ün şu sözüdür: ​“Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı mehcur (terk edilmiş) bir hale getirdi.” (Furkan 30) ​ Mehcur bırakmak , Kur’an’ın fiziksel olarak elde bulunmasına rağmen anlamdan, hayattan ve otoriteden uzaklaştırılması demektir. Bugün Kur’an’ın evlerde, arabalarda, duvarlarda bulunmasına rağmen insanlar için fiilen erişilemez kılınması, tam da bu şikâyetin modern biçimidir. ​1. “Kur’an Anlaşılmazdır” Algısı: Yeni Bir Din İnşasının Başlangıcı ​Tarih boyunca bazı dinî otoriteler Kur’an'ın doğrudan anlaşılmasını bir tehdit olarak görmüş, bu yüzden kitabı çeşitli bahanelerle toplumun elinden uzaklaştırmıştır: ​“Kur’an meallerle anlaşılmaz.” ​“Arapça bilmeden anlayamazsın.” ​“Tefsirsiz olmaz.” ​“Kur’an’ın zahiri başkadır, batını başkadır.” ​“Kur’an sırlarla doludur, herkes kavrayamaz.” ​Bu s...

Allah İşinde Tamamen Galiptir 👑

Resim
# DERSveKURAN ​Allah İşinde Tamamen Galiptir  👑 ​I. Giriş: Olayların Arkasındaki Görünmez Kudret ​Yusuf Suresi 21. ayetin son bölümü, Kur’an’ın tevhid düşüncesini en güçlü biçimde özetleyen ifadelerden biridir: ​“... Allah, işinde tamamen galiptir (غَالِبٌ عَلَىٰ أَمْرِهِ); fakat insanların çoğu bunu bilmez.” ​Bu sarsılmaz cümle, Kur’an’daki üç büyük hakikati aynı anda ortaya koyar: ​ İlahi planın görünmez ama mutlak işleyişi . ​İnsanların bu işleyişi çoğunlukla fark etmemesi . ​Fark edenlerin tarih boyunca hep azınlık olması. ​Bu, Kur’an’ın bütününe yayılan büyük ontolojik gerçektir: Allah’ın emri her şeyin üzerindedir , fakat bu hakikati görenler azdır. ​II. “Allah İşinde Galiptir” Ne Demektir? (غَالِبٌ عَلَىٰ أَمْرِهِ) ​Bu ifade, Kur’an’da iki temel temaya dayanır ve mutlak otoriteyi tanımlar: ​1. Allah’ın Hükmü Görünmez Bir Şekilde İşler ​İnsanın planları, çabaları, kurduğu tuzaklar ilahi planla çarpışamaz . Kur’an’ın çeşitli yerlerinde bu hakikat vurgulanır...

Dini Ögretme Yetkisi Kime Aittir❓️

Resim
​🕋 Dini Ögretme  Yetkisi Kime Aittir? ​ ​ Özet ​Bu makale, Rab kavramını " dinî öğreten, eğiten ve insanı terbiye ederek yetiştiren otorite " anlamıyla yeniden ele almaktadır. Kur’an, bu terbiye yetkisini mutlak olarak yalnızca Allah’a vermektedir. ​Nebilerin, bilginlerin (ahbâr), ruhban sınıfının ve hiçbir beşerî otoritenin dinî terbiye yetkisini mutlaklaştırma hakkı yoktur. Âl-i İmrân Sûresi 79–80. ayetler, dinin eğitim ve rehberlik yetkisinin yalnızca Allah’ın Kitabı’na ait olduğunu bildiren güçlü bir uyarıdır. ​I. Giriş: Rab = Terbiye Eden, Eğiten, Yetiştiren ​Arapça rabb kelimesi, yalnızca “ilah” anlamına gelmez. Aynı zamanda şu anlamları kapsar: ​Bir şeyi derece derece olgunlaştırmak . ​ Yetiştirmek ve eğitmek . ​ Terbiye ederek yönlendirmek . ​Bu nedenle, dinde “Rab edinmek” demek; hayatını kimin terbiye ettiğine, dinini kimin öğrettiğine, ahlâkî ölçülerini kimden aldığına dair bir beyandır. ​Kur’an’ın temel sorusu şudur: ​ “Seni kim eğitiyor? S...

"Salavat Getirin" diye bir Emir var mı ❓️

Resim
“Salavât Getirin” mi Emir?  Ahzâb 56’nın Kur’an Bağlamında Yeniden Okunması ve Salât–Zikir İlişkisi Bu incelemede, Ahzâb 56. âyetinin yanlış çevrilmesiyle ortaya çıkan “salavat getirme” ritüelinin Kur’an'ın bütüncül mesajıyla ilişkisini incelemekte; özellikle salât-kur’an ilişkisi bağlamında Bakara 200 gibi “Allah’ı anma” fiilinin açıkça emir formunda kullanıldığı ayetlerle karşılaştırmaktadır.  Çalışma, Kur’an’da salâtın “sözlü bir ritüel” değil, vahyi ikame etmek, desteklemek ve uygulamak anlamına geldiğini vurgular. 1. Giriş: Bir Kelimenin Dönüştürdüğü Din Ahzâb 56’da geçen: > اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهٗ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْل۪يمًا gelenekte “Allah ve melekleri peygamberi anıyor; siz de ona salavat getirin” şeklinde yorumlanmıştır. Bu yorumdan hareketle dilden sözlü formüller aktarmak, dinin vazgeçilmez unsurlarından biri hâline gelmiştir. Oysa âyette: “Sözle anın” “Dille ifade edin” “Övgü cümleler...

Düşün → Ara → Çabala → Dua Et

Resim
  Eylemsiz Dua Edenin Değil, Arayanın Desteklendiği Sistem: Kur’an’da Tefekkürün Merkeziliği Dua, dinî hayatın en çok bilinen ve en çok tekrar edilen eylemlerindendir. Ancak Kur’an dikkatle okunduğunda, dua kadar hatta ondan önce düşünme , sorgulama , arayış ve çaba davranışlarının merkeze alındığı hemen fark edilir. Kur’an’ın desteklediği bilinç tipi, bekleyen değil; peşine düşen, araştıran ve hareket eden insandır. 1. Kur’an’ın Övdüğü Temel Tavır: Sürekli Düşünme Kur’an’da müminlerin ayırt edici vasfı, aklını canlı tutmasıdır: “Onlar ayakta, otururken, yanları üzerinde düşünürler.” (Âl-i İmrân 191) Bu ayet, düşünmenin sadece bir davranış değil, sürekli bir bilinç hâli olduğunu vurgular. Mümin, durduğu yerde bile zihni aktif olan insandır. Kur’an’ın amacı, insanı uyuşuk bir duygusallığa değil, uyanık bir bilinç hâline taşımaktır. 2. Kur’an’ın Pedagojisi: Düşün → Ara → Çabala → Dua Et Kur’an’ın metinsel akışında dua ilk adım değil, son adımdır. Önce düşünme, sonra a...

İbrahim’in Sorduğu Soru

Resim
  İbrahim’in Sorduğu Soru ; Bir Mantık Deneyi ve Hakikatin Tutarlılığı Kur’an’ın dikkat çekici yönlerinden biri, iman kavramını kör teslimiyet değil; araştırma, soru, tutarlılık ve aklın tatmini üzerine kurmasıdır. Bu duruşun en çarpıcı örneklerinden biri ise Hz. İbrahim’in meşhur sorusunda görünür: “Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster.” (Bakara 260) Yüzyıllardır bu ayet çoğunlukla “imanını pekiştirmek için mucize görmek istedi” şeklinde yorumlandı. Oysa ayetin kendi içinde barındırdığı mantık örgüsü, bundan çok daha derin bir şeyi işaret eder. 1. İbrahim Ne Sordu? Bir Mucize Talebi mi, Mantıksal Bir Soru mu? Kur’an’da Allah’ın sorusu dikkat çekicidir: “İnanmıyor musun?” – “İnanıyorum, fakat kalbimin tatmin olması için…” Burada iki önemli mesaj bulunur: 1.1. İbrahim’in inancı zaten tamdır İbrahim "inanıyorum" derken, imanın kendisinde bir eksiklik olmadığını ifade eder. Dolayısıyla soru, iman açığını doldurma talebi değildir. 1.2. Kalbin tatmini =...

“Yürüyen Kitap” Metaforu

Resim
  “Yürüyen Kitap” Metaforu: Musa’nın Anlatıldığı Ayette Kitap Yok Kişilik İnşasının Mucizeden Önce Geldiği Kur’anî Bir Okuma Kur’an’da Hz. Musa’nın hayatı onlarca ayete serpilmiştir. Ancak kıssanın en çarpıcı ayrıntılarından biri çoğu zaman fark edilmez: Allah, Musa’ya Tâhâ 41’de şöyle hitap eder: “Ve sana özel olarak gözümün önünde bakıp büyüttüm.” “Seni kendim için yetiştirdim.” Bu ifade Musa’nın misyonunu “yürüyen bir kitap” gibi tanımlar. Çünkü Kur’an burada vahiyden önce kişilik inşasını öne alır. Musa, bir metne değil, bizzat ilahi terbiyeye muhataptır. Ve bu terbiye bir levhadan, bir kitaptan değil; olayların içinden, kırılmalardan, sürgünlerden, korkulardan, yalnızlıklardan şekillenir. 1. Kur’an’ın Gözünden Musa: Önce İnsan, Sonra Peygamber Geleneksel anlatı Musa’yı “mucize adam”, “asa ve yed-i beyzanın sahibi” olarak konumlandırır. Oysa Kur’an’ın vurgusu başka bir yerdedir: Musa annesinden ayrılır → travma Sarayda düşman bir toplum içinde büyür → kimlik...