---
Kur’an’da Yaratılış, Secde ve Risalet: Cin, Melek, Beşer ve İblis Üzerine Eleştirel Bir İnceleme
🔷 Giriş: Anlatı mı Gerçeklik mi?
Kur’an’ın yaratılış anlatıları yalnızca olay nakli değil; insanın anlam arayışına hitap eden çok katmanlı metaforik dil örnekleridir. Cin, melek, beşer, insan ve iblis gibi kavramlar sadece varlık sınıflarını değil, aynı zamanda insanın iç dünyasındaki güçleri, eğilimleri ve çatışmaları da temsil eder. Bu bağlamda Kur’an’daki sahneler yalnızca bilgi verici değil, ahlakî bilinç uyandırıcı ve yönlendirici anlatılardır.
Bazı yorumcular bu anlatıları, varlıklar arası fiziksel tür farkı ve soy zinciri şeklinde okumakta; “beşer”i insan soyundan ayrı bir tür, hatta risaletin sadece ona ait olduğu özel bir yaratım olarak değerlendirmektedir. Ancak Kur’an’ın bütünsel mantığı, bu ayrımı doğrulamaz. Dahası, yaratılış ve secde sahnelerindeki konuşmaların da intak sanatı ile temsilî bir tarzda sunulduğu dikkat çekicidir.
---
1. Yaratılış Sıralaması: Cin – İnsan – Beşer Ayrımı Doğru mu?
Kur’an’da yaratılışla ilgili şu ifadeler geçer:
“Cinleri daha önce dumansız ateşten yarattık.” (Hicr 15:27)
“İnsanı kuru bir çamurdan şekillenmiş balçıktan yarattık.” (Hicr 15:26)
“Ben kuru çamurdan bir beşer yaratacağım.” (Hicr 15:28)
Buradan yola çıkan bazı görüşler, önce “insan”ın, sonra “beşer”in yaratıldığını, beşerin insanın özel bir türü olduğunu, risaletin bu beşer soyuna mahsus olduğunu ileri sürer. Oysa bu üç ayet birbirinin devamı veya kronolojik sıralaması değil, yaratılışın farklı yönlerini vurgulayan paralel anlatılardır.
İnsan (insân), ahlaki sorumluluk taşıyan bilinçli varlığı ifade eder. (76:2)
Beşer (beşar), tenli, duyusal, biyolojik yapıyı ifade eder. (18:110)
Bu kelimeler farklı türleri değil, aynı varlığın zihinsel ve bedensel yönlerini belirtir. Dolayısıyla “beşer” özel bir soy değil, tüm insanlık ailesini kapsayan bir tanımlamadır. Nitekim:
“Ben de ancak sizin gibi bir beşerim.” (Kehf 18:110)
Bu, peygamberin “beşer soyundan” değil, beşer olarak insan türünden biri olduğunu net şekilde ifade eder.
---
2. Maddenin Aslı: Toprak ve Yıldız Ateşi
Kur’an’da insanın yaratılış maddesi “toprak, balçık, yapışkan çamur” olarak geçer (32:7, 15:26). Ancak modern bilim, bu toprağın da evrende oluşan maddelerden geldiğini göstermiştir. Ağır elementler (karbon, oksijen, demir, magnezyum) yıldızların çekirdeğinde oluşur ve süpernova patlamalarıyla evrene dağılır.
Yani “toprak” dediğimiz madde aslında yıldızın, yani “ateşin” ürünüdür.
Bu durumda “cin”in ateşten yaratılması ile “insan”ın topraktan yaratılması, aynı elementsel zincirin iki aşamasıdır. Biri ham enerjiyi, diğeri o enerjinin soğumuş ve şekillenmiş halini temsil eder.
---
3. Cin: Dışsal Varlık mı, İçsel Ateş mi?
Klasik anlayışta cinler görünmeyen varlıklardır. Ancak kelimenin kökü “ج ن ن” gizlenme, örtülme anlamı taşır. Kur’an’da cin kelimesi, görünmeyen ama etkili olan içsel dürtüler, duygular, nefis taşkınlıkları gibi anlamlardadır.
🔥 Cin = İçimizdeki Ateş
“Cinleri daha önce dumansız ateşten yarattık.” (Hicr 15:27)
Bu “ateş” mecaz müteşabih olup:
Öfke, şehvet, arzu, korku, bencillik gibi güçler
Görünmez ama etkili dürtüler
Destekleyici ayet:
“Cinlerden ve insanlardan olan vesvese vericilerin şerrinden.” (Nas 114:5–6)
Cinî vesvese, insandaki nefsî sesin, kontrolsüz enerjinin bir anlatımıdır.
---
4. Meleklerin Secdesi: Emre Boyun Eğen Güçlerin Eğilimi
“Rabbin meleklere: ‘Ben kuru bir çamurdan bir beşer yaratacağım’ dedi.” (Hicr 15:28)
“Ona ruhumdan üflediğimde secde edin.” (15:29)
Buradaki secde sahnesi, yaratılış maddesine değil, üflenen ruha, yani bilinç ve emanete yöneliktir. Melekler, iradesiz doğa yasaları gibi çalışan düzen güçleridir (66:6). Onların secdesi, ilahi plan karşısında teslimiyetin ve boyun eğmenin sistemsel ifadesidir.
---
5. İblis’in Konuşması: Kibirli Benliğin Dile Gelişi (İntak Sanatı)
“Ben ondan üstünüm! Beni ateşten, onu çamurdan yarattın!” (A’râf 7:12)
Bu sözler İblis’in kişisel görüşü değil, temsil ettiği yapının —yani kibirli, benmerkezci, sınıfçı egonun— konuşmasıdır. Bu bir edebî anlatım türü olan intaktır. Kur’an bu yöntemi sıkça kullanır:
Deriler konuşur (41:20)
Yer konuşur (99:4)
Mallar tanıklık eder (9:35)
Aynı şekilde İblis de, secde etmeyen, itaatten kaçan, maddeyi yücelten zihnin dile gelen temsili karakteridir.
“Beni azdırdın, ben de saptıracağım.” (A’râf 7:16)
“Ben sadece çağırdım, siz icabet ettiniz.” (İbrahim 14:22)
Bunlar, suçu başkasına atan, özgür iradesini inkâr eden nefsin itiraflarıdır.
---
6. Varlıkların İntak Yoluyla Temsili Özellikleri
Konuşan Yapı Kur’an'daki Konuşması Temsil Ettiği Özellik Anlatım Türü
Melekler “Kan dökecek biri mi yaratacaksın?” (2:30) Sorgulayıcı sistem dengesi İntak
İblis “Beni ateşten yarattın.” (7:12) Kibirli benlik – ego İntak
Cinler “Dumansız ateşten yaratıldılar.” (15:27) İçsel enerjiler, dürtüler Metafor
Beşer “Bir beşer yaratacağım.” (15:28) Fiziksel yapı, beden Temsilî anlatım
İnsan “İrade verilmiş sorumlu özne” (76:2) Bilinçli varlık Ahlaki özne
Ruh “Ruhumdan üfledim.” (15:29) İlahi bilinç, emaneti taşıyan öz Soyut temsil
---
🔚 Sonuç: Risalet, Soy Değil, Bilinç İşidir
Kur’an’da üstünlük maddede değil, emaneti taşıyabilecek bilinçtedir:
> “Sizin en üstün olanınız, Allah’a karşı en çok sorumluluk taşıyanınızdır.” (Hucurat 49:13)
Beşer, özel bir soy değil, tüm insanlığın maddi temsiliyetidir.
Cin, içsel dürtülerin sembolüdür; iblis onun bozulmuş halidir.
Melek, sistemin, ilhamın ve ilahi planın sözcüsüdür.
Risalet, biyolojik ya da soy temelli değil, ahlaki seçime dayalıdır.
Kur’an’ın amacı fiziksel bir yaratılış tarihçesi sunmak değil, insanın içsel yapısındaki çatışmaları göstererek onu bilinçli, sorumlu, adil bir halifeye dönüştürmektir. Yaratılış ve secde anlatısı, bu dönüşümün metaforik ve ahlaki haritasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder