Kuran'ı Susturma Stratejisi: "Gürültü" Taktikleri
Fussilet Suresi'nin 26. ayet ("İnkâr edenler dediler ki: ‘Bu Kur’an’ı dinlemeyin, okunurken gürültü çıkarın ki galip gelesiniz.’"
Kur'an'ı Susturma Stratejisi: "Gürültü" Taktikleri
Fussilet Suresi'nin 26. ayeti, sadece tarihsel bir direnişi değil, hakikatin her dönemde maruz kaldığı evrensel bir zihniyeti resmeder. Burada dikkat çekici olan, bu sözün belki de hiç kimse tarafından açıkça dillendirilmemiş olmasıdır; ama fiilen yaşanmış, davranışla, tutumla, sessiz direnişle söylenmiştir. Rabbimiz, insanların iç dünyasındaki bu "hal dilini" kelimelere dökmüş, onları konuşturmuştur.
1. Sessiz Söylenmiş Bir Söz: "Dinlemeyin"
Kur’an’ın karşısında alınan ilk tavır, kulak kapatmadır. Bu, sadece fiziksel bir işitme engeli değil; zihinsel ve vicdanî bir dirençtir.
“Dinlemeyin!” — yani duymayın, etkilenmeyin, değişmeyin. Bu söz, insanın kendi içindeki korkudan, konforundan ve alışkanlıklarından beslenir. Çünkü Kur’an’ı dinlemek, insanı dönüştürür; oysa mevcut çıkar düzenleri ve kurulu inanç sistemleri, değişimden korkar.
Bu yüzden, inkâr edenler Kur’an’a karşı sözle değil, stratejiyle karşı koydular. Kur’an okunduğunda dikkatleri dağıtmak, gündemi saptırmak, gürültü üretmek… Bunlar sadece o döneme ait taktikler değil; bugünün dünyasında da aynı yöntemler sürmektedir.
2. Gürültü Stratejisi: Çağdaş Gündem Bombardımanı
Bugün “gürültü” sadece sesle değil, bilgiyle, medya ile, içerik bombardımanıyla çıkarılıyor.
Kur’an’ın çağrısı olan “düşün, sorgula, uyan” sesini bastırmak için, insanın zihnine sürekli eğlence, korku, reklam, dogma ve anlamsız gündem pompalanıyor. Modern çağın gürültüsü, bilgi kirliliğiyle üretilmiş bir sessizliktir. İnsan, Kur’an’ın sesini değil, kendi sesini bile duyamaz hale geliyor.
Bu tam da Fussilet 26’daki zihniyetin çağdaş formudur: “Onu dinlemeyin; başka şeylerle meşgul olun; gürültü çıkarın ki galip gelesiniz.”
3. Galip Gelme Arzusu: Hakikate Karşı Rekabet
Bu cümlenin kalbindeki esas hastalık, hakikate karşı rekabet anlayışıdır. Kur’an’a kulak vermek yerine, onunla yarışmaya kalkmak… Sanki hakikat bir düşman, vahiy bir tehditmiş gibi davranmak.
İnsanoğlu çoğu zaman haklı olmayı değil, üstün olmayı ister. Bu üstünlük arzusu —ister dini, ister ideolojik, ister ekonomik biçimde olsun— insanı hakikatten uzaklaştırır. İşte Fussilet 26, bu psikolojik gerçeği ortaya koyar: Küfrün kaynağı çoğu zaman “bilgisizlik” değil, hakikate karşı üstün gelme hırsıdır.
4. Hal Diliyle Konuşan İnsan ve İlahi Tercüme
Kur’an’ın eşsiz bir özelliği, insanların davranışlarını dile çevirmesidir. Birçok ayette, kimsenin açıkça söylemediği şeyler Rabbimizin diliyle aktarılır, çünkü Allah, insanların kalplerinde olanı bilir: “Onların gizlediklerini de açıkladıklarını da bilirim.” (Bakara 33)
Bu nedenle Fussilet 26’da bahsedilen söz, aslında dillendirilmemiş bir niyetin tercümesidir. Bu niyet şudur: “Biz bu sesi bastırmalıyız.” Ve bu bastırma çabası, tarih boyunca hem kılıçla, hem kalemle, hem de suskunlukla sürmüştür.
5. Günümüzde Aynı Ruh: Yeni "Susturma" Yöntemleri
Bugün “Kur’an okunurken gürültü çıkarın” emri, farklı biçimlerde karşımıza çıkıyor:
- “Kur’an’a ulaşmadan önce binlerce tefsir duvarı örün.” (Doğrudan anlamayı engellemek.)
- “Kur’an yetmez, başka otoriteler gerekir deyin.” (Mutlak otoritesini parçalamak.)
- “Kavramlarını boşaltın, ritüellerle örtün.” (Hayata yön veren mesajı mistik bir pratiğe dönüştürmek.)
- “Onu gündem dışı bırakın, sadece mezarlıklarda okuyun.” (Güncel ve yaşayan hitap olma özelliğini yok etmek.)
Bunların hepsi, aynı zihniyetin farklı sesleridir. Kur’an’ı susturmanın en etkili yolu, onu konuşuyor gibi yapıp sessizleştirmektir.
Sonuç: Kur’an’ı Susturamayacaklar
Fussilet Suresi’nin devamında Rabbimiz şöyle der: “Biz, inkâr edenlere mutlaka en ağır azabı tattıracağız.” (Fussilet 27)
Çünkü hakikat susturulamaz. Kur’an’a karşı gürültü çıkaranlar, sonunda kendi iç seslerini de kaybederler. Ama vahyin sesi, fıtratın derinliklerinde yankılanmaya devam eder.
Kur’an’ın sözü, tarihsel bir metin değil, yaşayan bir hitaptır. Fussilet 26 sadece bir dönemin inkârcılarını değil, bugünün zihinsel gürültü üreticilerini, hakikatten kaçan modern insanını da anlatır.
Rabbimiz, onların “hal dilini” bize tercüme etti. Bu, kelimelerin ötesinde bir uyarıdır:
“Kur’an’ı susturamazsınız, çünkü o her çağda yeniden konuşur.”
Yorumlar
Yorum Gönder