KENDİLERİNİ HİDAYET KAYNAĞI SANANLAR

 



KENDİLERİNİ HİDAYET KAYNAĞI SANANLAR: IŞIĞI GİZLEYENLERİN KARANLIĞI

​I. Hidayetin Tek Sahibi: Allah

​Kur’an, rehberliğin (hidayetin) kaynağını tek bir cümleyle ilan eder:

“Şüphesiz hidayet Allah’ın hidayetidir.” (Bakara 2:120)

​Bu tek ve mutlak ifade, tarih boyunca kurulan bütün "dinî otoriteleri" yerle bir eder. Çünkü bu ayet, hiçbir beşerin, hiçbir kurumun, hiçbir geleneğin kendisini "hidayet dağıtan" bir güç olarak görme hakkı olmadığını açıkça ilan eder.

​Ancak insanoğlu, her çağda aynı hataya düşmüştür: Allah’ın rehberliğini tekelinde tutmak isteyenler, "biz hidayet üzereyiz" diyerek, ilahi ışığı kendi üzerlerine çevirmişlerdir.


​II. Hidayet Tacirlerinin Yükselişi

​Bugün de değişen bir şey yok.

​Kimi “cemaat”, kimi “mezhep”, kimi “şeyh”, hidayetin anahtarını elinde tuttuğunu iddia ediyor. Kimi, “bizim yorumumuz nihai doğrudur” diyor; kimi, “bizim silsilemiz sağlamdır, kurtuluş bizdedir” iddiasıyla ortaya çıkıyor.

​Her biri, “bizimle yürüyen kurtulur” sloganıyla, Allah’ın kitabına perde çekiyor.

​Oysa Kur’an, hidayetin yol gösterici bir sistem olduğunu söyler; kişisel bir mülkiyet değil. Hidayet; Allah’ın kelimeleriyle, insanın aklı arasında kurduğu Nur Köprüsüdür. Bu köprüye kendi adını yazan, Allah’ın ışığını çalmaya kalkmıştır.

“Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Oysa Allah, nurunu tamamlamaktan vazgeçmez.” (Saf 61:8)

 

​III. Karanlık Yayan 'Rehberler'

​Tarih boyunca “ben hidayet rehberiyim” diyenlerin çoğu, aslında insanları kendilerine bağımlı hale getiren karanlık odaklar olmuştur.

​Bu yüzden Kur’an, en büyük tehlikeye, yani ‘rab edinme’ tuzağına karşı uyarır:

“Onlar, bilginlerini ve rahiplerini Allah’tan başka rabler edindiler.” (Tevbe 9:31)

​Bu ayet, din adamı sınıfına karşı en sert uyarılardan biridir. Çünkü “rab edinmek”, sadece tapınmak değil; düşünme yetkisini onlara devretmek demektir.

​Bugün birçoğu “alim”, “mürşid” veya “üstad” maskesiyle aynı rolü oynuyor: İnsanlara Allah’ın kitabını değil, kendi yorumlarını, kendi atalarının dinini okutuyorlar.

​Böylece "hidayet" adı altında, yeni bir atalar dini inşa ediliyor. Kur’an, bu zihniyeti yıkmak için inmişken; onlar, onu yeniden taşlaştırarak mezhep putuna dönüştürdüler.


​IV. Kur’an’ı Gölgeleyen Tekeller

​Allah’ın hidayeti, bizzat Kendi Kitabındadır.

​Ama o kitap, yıllardır “biz tercüme ederiz, biz yorumlarız, siz karışmayın” diyenler yüzünden halktan uzak tutuldu. Kelimeler tahrif edildi, anlamlar çarpıtıldı, dinin dili yabancılaştırıldı. Ve sonuçta insanlar kitabın sesini değil, hocaların yankısını duyar oldu.

​Oysa Allah şöyle diyor:

“Bu, insanlar için açıklanmış bir beyandır; doğru yolu gösteren bir rehberdir.” (Âl-i İmrân 3:138)

​Yani bu kitap, her aklın anlayabileceği, doğrudan bir rehberdir. Hidayet arayanın yolu, şeyhlerden, mezheplerden, cemaatlerden değil; doğrudan Kur’an’ın kelimelerinden geçer.


​V. Kimin Sözü Daha Üstün?

​Kur’an, en yüce insan olan peygamberine bile şöyle emretmiştir:

“Sen, ancak sana vahyedilene uy.” (En’âm 6:106)

​Eğer Resûl bile sadece vahye uymakla yükümlü kılınmışsa, bugün hangi insan “benim sözüm hidayettir” diyebilir?

​Kendini “rehber” zannedenlerin hepsi, vahyin yerine kendi sesini koyan modern Firavunlardır. Her biri “ben sizi doğru yola götürürüm” der; oysa Allah onlara son sözü söyler:

“Sen, sevdiğini doğru yola iletemezsin; fakat Allah, dilediğini doğru yola iletir.” (Kasas 28:56)


​VI. Hidayet Bir Otorite Değil, Bir Yolculuktur

​Hidayet, kör bir teslimiyetin değil, tefekkürün sonucudur. Bir başkasının otoritesi altında değil, kendi aklınla ve sorgulamanla yürüdüğün yolun sonunda bulunur.

​Hidayet, “inan” diye dayatılan bir dogma değil; okuyarak, anlayarak, sorgulayarak ulaşılan bir bilinçtir.

​Allah’ın hidayeti, Kitabını anlamaya çalışan her kalbe verilir, belli bir grubun liderine değil. Bu yüzden hidayeti tekeline alan herkes, Allah’ın işine karışmış ve O’nun rehberliğine gölge düşürmüş olur.


​🔥 SON SÖZ:

Hidayet kimsenin malı değildir.

​Ne şeyhin, ne hocanın, ne mezhebin… Hidayet, Allah’ın sözündedir; ve o söz, her aklın ulaşabileceği kadar yakındadır.

“Biz insana şah damarından daha yakınız.” (Kaf 50:16)

​O halde kim, Allah’tan daha yakın, kim O’ndan daha doğru bir rehber olabilir ki?

Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣