İnsanın İçine Yerleştirilen İlahi Ayna 🌿




🌿 “Kendini Görmek”: İnsanın İçine Yerleştirilen İlahi Ayna

Giriş: Evrenin en büyük sırrı dışımızdaki yıldızlarda değil, içimizdeki sükûnette saklıdır. Kur'an, bizi bu iç yolculuğa davet eden, adeta "kendine baktıran" bir rehberdir. Kendine bakan kişi, aslında Allah'ın ayetlerine bakar; zira insan, O’nun yaratma kudretinin en derin ve en özel tecellisidir.

“Biz onlara dış dünyada da kendi nefislerinde de ayetlerimizi göstereceğiz; ta ki onun (Kur’an’ın) hak olduğu onlara iyice belli olsun.”

(Fussilet 41/53)

Buradaki "enfüs" (iç) kelimesi, varlığımızın görünmeyen derinliklerine işaret eder. Dış dünyadaki ayetler kâinatın aynalarıyken, insanın iç dünyası, doğrudan Allah'ın varlığını, isimlerini ve kudretini yansıtan canlı bir ilahi aynadır.


1. Fıtrat: Kalbimizdeki İlk Yaratılış Özü

Kur’an, insanın eşsiz yaratılışını “fıtrat” kavramıyla açıklar:

“Yüzünü hanif olarak dine, Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah’ın yaratışında bir değişme yoktur.”

(Rum 30/30)

Fıtrat, "ilk yaratılış biçimi" veya "öz nizam" anlamına gelir. Bu ayet, insanın doğuştan Allah'ı bilme ve O’na yönelme kabiliyetine sahip olduğunu, yani kalbine ilahi bir pusulanın yerleştirildiğini bildirir. İnsan kalbi, doğru yöneltildiği sürece "Rahman’ın nurunu" yansıtan bir aynadır. O, bir potansiyeldir; ışığı yansıtmayı da, karanlığı biriktirmeyi de seçebilir.


2. Ran: Aynanın Paslanması ve Kalbin Kararması

Ancak bu ilahi ayna, zamanla kararabilir. Kur’an, bu durumu "kalbin pası" olarak tasvir eder:

“Hayır! Onların kazandıkları kalplerinin üzerine pas olmuştur.”

(Mutaffifin 83/14)

Buradaki "ran" kelimesi, örtmek, paslanmak, matlaşmak anlamlarını taşır. Günahlar, kibir, bitmek bilmeyen dünya tutkusu ve gaflet, içimizdeki bu hassas aynayı kirletir. Ayna karardığında, insan artık kendini göremez; dolayısıyla Rabbini de idrak edemez.

Bu durumun en çarpıcı sonucu kendine yabancılaşmadır:

“Kendini unutan kimseler gibi olmayın; Allah onları kendilerini unutturmuştur.”

(Haşr 59/19)

Bu ayet, unutkanlığın bir ceza değil, bir sonuç olduğunu gösterir. İnsan Allah'ı unuttuğunda, kendi varlığının ve yaratılış amacının anahtarını kaybeder ve içindeki aynaya bakamaz hale gelir.


3. İlahi Nefha: Aynanın Kaynağı ve Işığı

İnsan aynasının benzersiz parlaklığı, ona üflenen İlahi Ruh'tan gelir:

“Ona (Âdem’e) şekil verdiğimde ve ona ruhumdan üflediğimde...”

(Hicr 15/29)

"Ruhumdan üfledim" ifadesi, insandaki ilahi kıvılcığı, Allah'a ait bir nefha (nefes/soluk) olduğunu bildirir. İşte bu nefha, insanın içindeki asıl benliktir, İlahi olana en yakın yönüdür.

Bu merkez, insanın yolunu seçmesine olanak tanır:

“Nefse ve onu düzenleyene; sonra ona fücurunu (kötülüğü) ve takvasını (sakınmayı) ilham edene andolsun.”

(Şems 91/7–8)

İnsanın içinde, hem sapmayı hem de doğruyu tanıyıp ayırt edebilecek, ahlaki pusulasını kurabilecek ilahi bir ilham merkezi mevcuttur. Bu, içimizdeki aynanın en parlak ve dokunulmaz çekirdeğidir.


4. Kendini Görmek = Rabbine Yaklaşmak

Kur’an, Allah’ı uzaklarda, ulaşılmaz bir yerde aramaktan bizi men eder:

“Biz size şah damarınızdan daha yakınız.”

(Kaf 50/16)

Allah, dışsal bir varlık değil, insanın varlığının iç dokusuna kadar nüfuz eden bir mutlak hakikattir. Bu yüzden insan, kendi özüne, kendi iç dünyasına yöneldiğinde, kaçınılmaz olarak Rabbine yaklaşır.

Bu yakınlık ve farkındalık bilinci, ihsan kavramında zirveye ulaşır:

“O, sizinle beraberdir; nerede olursanız olun.”

(Hadid 57/4)

"Kendini görmek" eylemi, bu ilahi anlamı taşır: İnsan, kendi varoluşunda Allah'ın görmesini, duymasını, bilmesini yansıtır. Ancak bu, O'nunla özdeşleşmek demek değildir, zira:

“Onun benzeri hiçbir şey yoktur; O işitendir, görendir.”

(Şura 42/11)

İnsan, sadece ilahi sıfatların fani bir yansımasıdır.


🌟 Sonuç: Zikirle Parlayan Ayna

İçimizdeki ayna parladığında, "ben" ve "O" arasındaki ayrım ortadan kalkmaz, fakat varlığımızda O’nun rahmetinin, kudretinin ve hikmetinin yansıması apaçık görülür. Bu hâl, kalbin huzur bulduğu andır:

“Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.”

(Ra’d 13/28)

Zikir (hatırlama), bu aynayı parlatan en temel harekettir. İnsan, Allah’ı hatırladıkça, kendine yabancılaşmaktan kurtulur, kendini hatırlar. Aynaya her baktığında, hem kendi varlığının hem de Rabbinin sanatının bir ayetini (delilini) görür.

“Kendini görmek”, Kur’an’a göre bir bilinç devrimidir. En büyük keşif dış dünyada değil, kendi içimizde yatar. Kendini arındırıp görebilen insan, Rabbinin sanatını en saf haliyle görür ve nihai kurtuluşa erer:

“Kendini arındıran kurtuluşa ermiştir.”

(Şems 91/9)

Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣