Kur'an'a Göre Üst Kimlik ve Yönetim
🕌 Kur'an'a Göre Üst Kimlik ve Yönetim Yetkisinin Kaynağı
1. Giriş: Kimlik Çatışması ve İlahi Otoritenin Gaspı
Tarih boyunca insanoğlu kendini çeşitli kimliklerle tanımlamıştır: Türk, Kürt, Arap, kabile, aşiret, aile, soy, tarikat, mezhep vb. Bu kimlikler, insanlara bir aidiyet duygusu sağlasa da, çoğu zaman yönetim yetkisini ele geçirme mücadelesine dönüşmüştür: "İdare bizden olmalı," "Bizim soyumuz üstün," "Peygamber bizdendi."
Kur’an bu zihniyeti şu ayetle kökten eleştirir:
“Her hizip, kendi yanındakiyle böbürlenmektedir.” (Rûm 30:32)
Bu böbürlenme ve hizipleşme, insanı nihayetinde ilahi yönetim yetkisini gasp etmeye sevk eder.
2. Kur'an'ın Kimlik Hiyerarşisi: Ümmet Üst Kimliğidir
Kur’an, kavim, kabile ve aşiret gibi sosyolojik ayrışmaların varlığını reddetmez; aksine bunların birer tanışma aracı olarak yaratıldığını belirtir:
“Sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık ki tanışasınız.” (Hucurât 49:13)
Bu orta kimlikler, ne bir amaç, ne de bir üstünlük sebebidir; yalnızca toplumsal tanımlayıcılardır.
Kur’an, tüm bu kimliklerin üzerine aşan bir üst kimlik tesis eder:
“Sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir; ben de sizin Rabbinizim.” (Enbiyâ 21:92)
Buradaki Ümmet kavramı, etnisiteye, soya veya aşiret üstünlüğüne değil, tevhid ilkelerine bağlılık esasına dayanan ortak bir topluluğa işaret eder.
3. Yönetim Yetkisi Kime Aittir? Tek Malik ve Melik: Allah
Yönetimin kime ait olduğu sorusu (Kureyş’e mi? Haşimoğulları’na mı? Bugün hangi millete, hangi gruba?) Kur’an tarafından kesin bir hükümle sonlandırılır:
- “Hüküm yalnız Allah’ındır.” (Yusuf 12:40)
- “Mülkün gerçek sahibi Allah’tır.” (Âl-i İmrân 3:26)
- “O, mülkün melikidir.” (Mu’minûn 23:116)
Hüküm (yasama), emir (otorite), meliklik (yönetim) ve velayet (koruyuculuk) tamamen Allah’a aittir. İnsanların görevi, bu ilahi hükmü kendi keyiflerine göre belirlemek değil, onu uygulamaktır.
Bu, yönetenin insan değil, yönetim ilkesinin Allah olduğu anlamına gelir. Bu ilkeyi çarpıtarak kendi soyuna, grubuna veya mezhebine “haklı ayrıcalık” arayan her topluluk, aslında ilahi otoriteyi gasp etmektedir:
“Onlar, Allah’ı bırakıp bilginlerini ve önderlerini rab edindiler.” (Tevbe 9:31)
"Rab edinmek," onları ilahi yetkiye ortak olan yönetici bir otorite olarak kabul etmek demektir. Bu nedenle Kur’an, peygamberin dahi yönetim hakkını bir ayrıcalık olarak kullanmasını yasaklar:
- “Sen onların üzerinde bir vekil değilsin.” (En‘âm 6:107)
- “Onları zorlayacak değilsin.” (Kâf 50:45)
4. Soyculuk ve Siyasal Üstenciliğin Reddi
Kur’an’ın en sert biçimde reddettiği düşünce şudur: “Biz üstünüz, o hâlde yönetim bizde olmalı.”
Bu, Firavun’un siyasi üstünlük iddiasının aynısıdır:
- “Ben sizin için bildiğimden başka bir yol göstermem.” (Mümin 40:29)
- “Ben sizin en yüce rabbinizim.” (Nâziât 79:24)
Kureyş’in ve sonraki kabilelerin “liderlik bizden olsun” iddiası da aynı kökten beslenir. Kur’an bu düşünceyi şirk olarak tanımlayarak yıkar:
“Onların çoğu, apaçık bir şirk içindedir.” (Yusuf 12:106)
Yönetim yetkisini (Meliklik, Hüküm) kendine mal eden kişi veya topluluk, Allah’ın yetkisine ortak koşmuş, yani O'na şirk koşmuş olur.
5. Ümmet Modeli: Ayrıcalıksız Yönetim İlkeleri
Kur’an’ın talep ettiği yönetim modeli üç temel ilke üzerine kurulur:
- Yetki Kaynağı: Yetki yalnız Allah’ındır (Hüküm, Melik, Velayet). İnsan bu yetkiyi sadece temsil eder, sahiplenmez.
- Toplumsal Bütünlük: Toplum tevhid ilkesiyle birleşir.
- Üst kimlik: Ümmet
- Orta kimlikler: Kavim, kabile, aile Bu hiyerarşiyi tersine çevirmek, cahiliye asabiyetine geri dönmektir. (Fetih 48:26)
- Yönetim Biçimi: Yönetim, istişare (şûrâ) ile yürütülür.
- “Sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir.”
- “Hüküm yalnız Allah’ındır.”
“Onların işleri aralarında istişare iledir.” (Şûrâ 42:38)
Bu modelde, kimse soyuyla, etnik kimliğiyle veya mezhebiyle ayrıcalıklı bir yönetici sınıf olamaz.
6. Sonuç: İlahi Otoritenin Gaspı ve Ümmetin Dağılışı
Bugün Müslüman dünyanın parçalanmasının temel sebepleri, tarih boyunca süregelen aynı iddiaya dayanır: “İdare bizden olmalı.” Millet, mezhep, tarikat veya kabile üzerinden üstünlük kurma yarışı devam etmektedir.
Kur’an bu kavgayı tek bir noktada çözüme kavuşturur:
İlahi otoriteyi bir kenara bırakıp, kendi kimliğini yönetim yetkisine dönüştüren herkes, aslında Allah’ın Melikliğini gasp etmeye çalışmaktadır.
Gerçek tevhid, yönetimin de (Hüküm ve Meliklik) yalnız Allah’a ait olduğunu kabul eden, ayrıcalıksız ümmet topluluğunun inancıdır.
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder