Bilinç Körlükleri: Kalbin Mühürlenmesi
Bilinç Körlükleri: Sessiz Engel
Kur’an, insanın hakikati reddetmesini çoğu zaman bilgi eksikliği ile değil, bilincin körleşmesi ile açıklar. Bu körlük, dış dünyadaki bir engel değil; insanın kendi iç dünyasında oluşan bir perde, bir kapanma hâlidir.
Kur’an’daki farklı ifadeler —kalbin mühürlenmesi, gözün perdelenmesi, zihnin kapanması— aslında tek bir merkezde birleşir:
İçsel farkındalığın devre dışı kalması.
İnsan görür ama görmez; duyar ama işitmez; düşünür ama anlamaz.
1. Kalbin Mühürlenmesi: İçsel Algının Kilitlenmesi
“Hayır! Onların kazandıkları kalplerine pas olmuştur.”(Mutaffifîn 14)
“Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinde de bir perde vardır.”(Bakara 7)
Bu ayetlerin dili şunu söyler:
-
Körlük gözde değil, kalpte başlar.
-
Problem nesnede değil, algıda oluşur.
-
Mühür, dıştan vurulmaz; insan kendi tercihiyle iç kapılarını kapatır.
Bilinç körlüğü, verinin ulaşamaması değil, ulaşan verinin içte çözülmemesidir.
2. Zihnin Bulanması: Düşünce Akışının Donması
Kur’an, zaman zaman insan zihninin hakikati işleme kapasitesinin bozulmasına dikkat çeker:
“Kalpleri vardır, onunla kavrayamazlar; gözleri vardır, onunla görmezler; kulakları vardır, onunla işitmezler.”(A‘raf 179)
Bu ayet zihnin üç boyutlu işleyişini gösterir:
-
Bilişsel alan (kavrama)
-
Duyusal alan (görme)
-
İşitsel–anlamlandırma alanı (işitme)
Hepsi yerinde, hepsi çalışır; fakat bilinç bunları birleştiremez.
3. Ruhun Daralması: İçsel Genişliğin Kaybedilmesi
Kur’an bilinç körlüğünü sadece zihinsel değil, ruhsal bir büzülme olarak da tanımlar:
“Allah kimi doğru yola iletmek isterse göğsünü İslam’a açar; kimi saptırmak isterse onun göğsünü sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar.”(En‘âm 125)
Bu ayet, içsel körlüğün bir ruh daralması, bir bilinç kasılması olduğunu gösterir.
İnsan hakikati reddettiğinde:
-
İç dünyası sıkışır,
-
Duygusal alanı daralır,
-
Ruhsal ferahlık kaybolur.
4. Düşüncenin Tıkanması: Hakikate Tepki Olarak Donma
Kur’an, bazı insanların hakikati duyduğunda adeta bilişsel çöküş yaşadığını anlatır:
“İster uyar ister uyarma, onlar için birdir; iman etmezler.”(Bakara 6)
Bu, düşüncenin donmasıdır.
-
Yeni bilgi işlemez,
-
Eski kalıplar kırılmaz,
-
Bilinç kendini kapatır.
Asıl engel dış dünya değil, içte kurulan duvarlardır.
5. Kıssa Örnekleri: Körlüğün Toplumsal ve Psikolojik Boyutları
Kur’an bilinç körlüğünü sadece bireysel bir arıza olarak değil, toplumsal bir hastalık olarak da işler.
a) Firavun → Kalp Körlüğü
Firavun’un sorunu bilgi eksikliği değildir; bilginin oluşturduğu sarsıntıyı bastırma arzusudur.
“Onlar bile bile inkâr ettiler.”(Neml 14)
Firavun gerçeği görür fakat içsel kibir kalbin gözünü kapatır.
b) Nuh’un Kavmi → Toplumsal Körlük
“Parmaklarını kulaklarına tıkadılar, giysilerine büründüler.”(Nuh 7)
c) Âd Kavmi → Kolektif İnkarın Körleşmesi
“Ayetlerimizi inkâr eden her inatçı zorbanın ardına uydular.”(Hud 59)
Bu kavimde körlük, sadece liderde değil, kitlesel bir bilinç kapanması hâline gelir.
Sonuç
👉 Bilinç körlüğü fiziksel değil, zihinsel ve toplumsaldır.
Kur’an’ın mesajı açıktır:
-
Körlük gözde değil, kalpte başlar.
-
Sağırlık kulakta değil, işitme bilincinde oluşur.
-
Tıkanıklık düşüncede değil, düşünme cesaretinde oluşur.
-
Karanlık dışarıda değil, içeride büyür.
UYARI / HATIRLATMA
.jpg)
Yorumlar
Yorum Gönder