MUHAMMED’İN NÛRU 🌟
🌟 "MUHAMMED’İN NÛRU" SÖYLEMİ: ŞİRK NASIL FARK ETTİRMEDEN ZİHNE YERLEŞTİRİLİR?
📌 MASUM GÖRÜNÜMLÜ BÜYÜK SAPMA
“Muhammed’in nûru” gibi ifadeler, çoğu zaman sevgi, saygı ve yüceltme duygularıyla sunulduğu için ilk bakışta masum görünür. Oysa Kur’an’ın dikkat çektiği şirk, çoğu zaman açık bir putperestlik şeklinde değil, yavaş yavaş, dini bir dil içinde ve fark ettirmeden kitlelere enjekte edilir. Tehlike de tam olarak bu sinsi yayılım biçiminde gizlidir.
1️⃣ KUR’AN’DA NÛR KAVRAMI: TEK VE NET
Kur’an’da "nûr" (ışık) kavramının kimliği ve kaynağı muğlak değildir; aksine kesin bir şekilde belirlenmiştir:
“Allah, göklerin ve yerin nûrudur.” (Nûr 24/35)
Bu ayet, nûrun kaynağını ve kimliğini tek başına Allah'a izafe eder ve nûrun tekliğini ilan eder. Ayette; "Allah bir nûrdur", "Allah’ın nûru Muhammed’dir" veya "Nûr, bir beşerde tecelli etti" gibi ifadeler yer almaz.
2️⃣ PEYGAMBERİN KONUMU: NÛR DEĞİL, TEBLİĞ EDEN ELÇİ
Kur’an, Hz. Muhammed’i (a.s.) tanımlarken beşeriyetini ve görevini açıkça vurgular:
- Beşeriyeti: “De ki: Ben ancak sizin gibi bir beşerim.” (Kehf 18/110)
- Görevi: “Ben sadece bana vahyedilene uyarım.” (Ahkâf 46/9)
Kur’an’a göre Peygamber, Nûr değildir, Nûr’un kaynağı hiç değildir. O, yalnızca Allah’tan gelen Nûr’u (Vahyi) tebliğ eden elçidir.
|
Kur'an’a Göre Denge |
Tanım |
|---|---|
|
Nûr |
Bizzat Allah |
|
Peygamber |
Nûru tebliğ eden elçi (Beşer) |
3️⃣ “MUHAMMED’İN NÛRU” İFADESİNİN SONUÇLARI
Bu ifade, masum bir sevgi gösterisi değil, inançsal bir kaymaya yol açar. Çünkü:
- İlahî Sıfatı Beşere Taşır: Allah’a ait olan mutlak Nûr sıfatını, bir beşere paylaştırır.
- Metafizik Bir Kimlik Yaratır: Peygamberi, tebliğci kimliğinin ötesinde, vahyin önüne geçen metafizik, ilahî vasıflı bir varlık olarak konumlandırır.
Bu eylem, Kur’an’ın açıkça uyardığı şeye kapı açar:
“Din adamlarını ve bilginlerini rab edindiler.” (Tevbe 9/31)
Rab Edinmek, onlara secde etmek veya ilâh demek değildir; yetkiyi, vasfı ve niteliği (bu bağlamda Nûr sıfatını) Allah’tan alıp bir beşere vermektir.
4️⃣ ŞİRKİN YAYILMA BİÇİMİ VE SİNSİLİĞİ
Şirk, nadiren “Allah’tan başka ilah var” diye gelir. Daha sık olarak, "Allah’ın yanına şunu da koyalım" veya "Şu kişiye de Allah’ın sıfatlarından birini yakıştıralım" şeklinde gelir:
“Onların çoğu Allah’a iman ederken şirke bulaşırlar.” (Yusuf 12/106)
“Muhammed’in nûru” söylemi:
- Araçlar: Sevgiyi, dini dili, tasavvufi ve menkıbevî anlatıları kullanır.
- Sonuç: Allah’a ait olan Nûr sıfatı, fark ettirilmeden bir beşere paylaştırılır. Bu, şirkin en sinsi ve duygusal ambalajlı biçimidir.
5️⃣ KUR’AN’IN ÇİZGİSİ: SAYGI VAR, İLAHİLEŞTİRME YOK
Kur’an, Peygambere en yüksek seviyede saygıyı emreder, ancak onu ilahlaştırmayı kesin biçimde yasaklar:
- Sınır: “Muhammed ancak bir elçidir.” (Âl-i İmrân 3/144)
- İlahi Gücün Reddi: “Ben size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum.” (En‘âm 6/50)
Bu ayetler, elçinin değerli olduğunu ancak kul olmaktan çıkmadığını ve ilahi sıfatların ona devredilemeyeceğini netleştirir.
6️⃣ SONUÇ: AKİDE (İNANÇ) SAPMASI
“Muhammed’in nûru” demek:
- Kur’an’ın Tevhid temelli Nûr tanımını bozar.
- Peygamberi, elçilik makamının ötesine taşıyarak yanlış bir konuma yerleştirir.
- Şirki, sevgi ve methiye maskesiyle meşrulaştırır.
Kur’an’ın Tevhid Çizgisi:
- Nûr Allah’ındır.
- Vahiy Allah’tandır.
- Peygamber, bu vahyi aktaran tebliğcidir.
Bunun ötesi; sevgi veya saygı değil, açık bir inanç (akide) kaymasıdır.
⚠️ SON SÖZ: ÖLÇÜ
Şirk bazen putla gelmez; methiye, menkıbe, tasavvufî dil ve iyi niyetle maskelenir. Ancak Tevhid'in ölçüsü her zaman sabittir:
“Dini yalnız Allah’a has kılın.” (Zümer 39/2)
Bu ölçü terk edildiğinde, en kutsal görünen söz bile, inanç sistemini bozan bir felakete dönüşebilir.
Bu metnin içeriği veya üslubu hakkında başka bir düzenleme yapmamı ister misiniz?
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder