Rasul İzi ile Kur’an’dan Uzaklaşmak: Şeytanın Adımları
Peygamberi Öne Sürerek Kur’an’dan Uzaklaşmak: Şeytanın Adımları
1. Giriş
Kur’an, insanlığı hakikate yöneltmek için indirilmiş son ilahi kitaptır. Peygamberler ise bu hakikati tebliğ eden, örnekliğiyle destekleyen elçilerdir. Ne var ki tarih boyunca peygamberlerin şahsiyetleri, onların getirdiği mesajın önüne geçirilmiş; böylece vahiy gölgelenmiştir. Bu durum Kur’an’da “şeytanın adımlarına uymak” (Bakara 2/168; Nur 24/21) olarak nitelenen saptırıcı bir süreçtir.
2. Peygamberin Misyonu: Kitaba Çağırmak
Kur’an’a göre peygamberlerin görevi yalnızca vahyi tebliğ ve insanları kitaba çağırmaktır. Nitekim Ali İmran 79’da şöyle buyrulur:
“Allah’ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik verdiği hiçbir beşerin, sonra insanlara: ‘Allah’ı bırakın bana kullar olun!’ demesi söz konusu değildir. Aksine: ‘Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz Kitap sayesinde Rabbanîler olun!’ der.” (Âl-i İmrân 3/79).
Bu ayet, nebînin görevinin insanları kendi şahsına değil, kitaba çağırmak olduğunu açıkça ortaya koyar.
3. Nebileri Rab Edinmek: Ali İmran 80 ve Tevbe 31
Kur’an, peygamberlerin dahi rab edinilemeyeceğini şu ifadeyle vurgular:
“Size meleklere ve peygamberlere rabler edinin, demesi de söz konusu değildir. Siz Müslüman olduktan sonra size küfrü mü emredecek?” (Âl-i İmrân 3/80).
Yine başka bir yerde, önceki ümmetlerin hatası şöyle dile getirilir:
“Onlar hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler.” (Tevbe 9/31).
Bu iki ayet birlikte okunduğunda, peygamberi rab edinmenin Allah’ın dinine en büyük ihanetten biri olduğu görülür.
4. Nebîlerin Kitap Üzerine Yeminleşmesi: Ali İmran 81
Peygamberlerin birbirleriyle yaptıkları sözleşme de bu hakikati perçinler:
“Allah peygamberlerden, ‘Size Kitap ve hikmet verdikten sonra, yanınızdakini doğrulayan bir elçi geldiğinde, mutlaka ona inanacak ve destek olacaksınız’ diye söz almıştır.” (Âl-i İmrân 3/81).
Bu ayet, peygamberlerin dahi merkezde olmadığını, asıl merkezin vahiy/kitap olduğunu ortaya koyar. Her nebî, kendinden sonra gelecek vahyi tasdik etmeye söz vermiştir.
5. Şeytanın Adımları: Küçük Sapmaların Büyümesi
Şeytan, insanı çoğu zaman doğrudan inkârla değil, din adına atılan yanlış adımlarla yoldan çıkarır. Peygamberi yüceltmek adına onun adına yeni hükümler koymak, rivayetleri kitabın önüne geçirmek, Kur’an’ın apaçık hükümlerini görmezden gelmek bu adımların en sinsi olanıdır. Kur’an’ın uyarısı nettir:
“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın…” (Nur 24/21).
6. Kur’an’ın Tek Ölçü Oluşu
Kur’an kendisini “furkan” (hak ile batılı ayıran ölçü, Bakara 2/185), “mizan” (Şura 42/17) ve “hakem” (Furkan 25/1) olarak tanımlar. Peygamberin otoritesi, bu ölçünün dışında değildir; tam aksine onun görevi, insanları bu ölçüye davet etmektir. Dolayısıyla peygamberi öne sürerek Kur’an’dan uzaklaşmak, aslında şeytanın istediği sapmadır.
7. Sonuç: Gerçek Sadakat Kur’an’a Bağlılıktır
Nebîye gerçek sadakat, onun getirdiği kitaba bağlı kalmakla mümkündür. Nebîyi rab edinmek, onun adına yeni otoriteler icat etmek veya Kur’an’ın yerine başka kaynakları koymak, hem peygambere hem de vahye ihanettir. Kur’an’ın çağrısı açıktır:
“Bu Kur’an bana, sizi onunla uyarmam için vahyedildi.” (En’âm 6/19).

Yorumlar
Yorum Gönder