İslam’da Kölelik ve Hürriyetin İnşası



İslam’da Kölelik: Boyundurukların Çözülmesi ve Hürriyetin İnşası


1. Giriş: Beklenmedik Bir Hakikat

Tarih boyunca İslam eleştirilerinde en çok dile getirilen iddialardan biri, köleliğin İslam tarafından meşrulaştırıldığıdır. Oysa Kur’an’a yakından bakıldığında şaşırtıcı bir tablo karşımıza çıkar: Köleliği hukuki bir kurum olarak kalıcılaştırmak bir yana, adım adım çözülmesini ve özgürlüğün temel insanlık hali olmasını teşvik eden bir perspektif…


2. Kölelik Öncesi Dünyada İnsanlık Manzarası

İslam öncesi dünyada kölelik yalnızca Arap toplumunda değil, Roma’dan Pers’e, Hindistan’dan Çin’e kadar her coğrafyada normal kabul edilen bir kurumdu. İnsan, savaşta esir alınıyor, pazarda satılıyor, doğuştan köle doğabiliyordu. İnsanlık onuru, ekonomik ve askeri düzenin gölgesinde kalmıştı.


3. Kur’an’ın Şaşırtıcı Müdahalesi

Kur’an, bu köklü ve yerleşik düzeni doğrudan “kölelik haramdır” şeklinde yasaklamadı. Bunun yerine çok daha derin ve sarsıcı bir yol seçti:

“Boyundurukları çözmek” (فك رقبة / fakk raqaba) eylemini bir iyilik ve kurtuluş ölçütü kıldı (Beled 90/13).

Esirlerin serbest bırakılmasını salık verdi: “Sana esir alman yakışmaz.” (Enfâl 8/67).

Köle azadını hem bireysel kefaretlerin (Nisâ 4/92; Mücadele 58/3) hem de toplumsal erdemin (Bakara 2/177) ayrılmaz parçası yaptı.

Mü’min erkek ve kadınların eşitliği bağlamında, cariyelerin (mâ meleket eymânukum) evlilik ve özgürleşme sürecine dâhil olmasını sağladı (Nisâ 4/25).

Kur’an, köleliği bir “mülkiyet hakkı” olmaktan çıkarıp, sürekli çözülmesi gereken bir insanlık ayıbı haline getirdi.


4. “Cariye” Meselesinin Ters Yüzü

Cariye, genellikle “savaşta ele geçirilen kadın köle” olarak algılanır. Ancak Kur’an’da bu kelime doğrudan kullanılmaz; onun yerine “mâ meleket eymânukum” ifadesi vardır. Bu ifade, mevcut toplumsal gerçekliği isimlendirir ama aynı zamanda onların özgürlüğe geçiş yolunu açar. Zira Kur’an, bu insanları bir meta değil, hak sahibi bireyler olarak tanımlar: miras, evlilik, hürriyet ve ahlaki sorumluluk dairesine dahil eder.

Şaşırtıcı olan şudur: Kur’an’da cariyeliği teşvik eden tek bir emir yoktur, ama özgürleşmeye teşvik eden onlarca emir vardır.


5. Kitabın Uygulaması

Kuran Hayatın için köleliği besleyen değil, çözen örnekler hâkimdir:

Köle edinmeye ve kölelerin azad etti.

“Müminler kardeşlerdir” diyerek köle-efendi ayrımını ahlaken reddetti.

Zeyd  gibi azadlı köleleri son nebinin en yakın dostu ve hatta evlatlığı yaptı. Bu örnek dönüm noktasıdır. Zeyd Kitapta adı geçen tek sahabe ismidir.

Bu tavır, Kur’an’ın “boyundurukları çözün” çağrısının pratik tezahürüydü.


6. Kölelikten Hürriyete: Kur’an’ın Evrensel İlkesi

Kur’an, köleliğe doğrudan “haram” damgası vurmadı; çünkü bu, köklü ve evrensel bir düzeni bir anda sarsarak sosyal felakete yol açabilirdi. Bunun yerine merhaleci (aşamalı) bir özgürlük devrimi başlattı.

Bugün şaşırtıcı olan şudur: Köleliği yasallaştıran diğer dinî ve felsefi sistemlerin aksine, Kur’an köleliği ahlaki bir utanç ve çözülmesi gereken bir zincir olarak kodladı. Bu nedenle kölelik, İslam’ın indiği toplumdan çok kısa bir süre içinde silinmeye yüz tuttu.


7. Sonuç: Boyunduruklardan Kurtulmak

İslam, insanı esaretin değil, özgürlüğün dini olarak tanımlar. Kur’an’ın en çarpıcı hedeflerinden biri, insana yüklenen bütün boyundurukları çözmektir (A‘râf 7/157). Bu sadece zincire vurulmuş köleler için değil; zihinsel, ekonomik, politik esaretler için de geçerlidir.

Şaşırtıcı olan şudur: İslam, tarihin en köklü kurumlarından birini doğrudan yasaklamadan, ama onu varoluşun ayıbı haline getirerek yok olmaya mahkûm etmiştir. Böylece insanlık onurunu merkeze alan ilk ilahi düzeni tesis etmiştir.


Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣