Peygamberi Tapınak Görevlisi Sananlara



Sadece Kur’an” Diyenlere Yöneltilen Sorular ve Hastalıklı Zihinler

Kur’an’ı tek kaynak kabul edenlere karşı, hastalıklı zihinler hemen aynı soruları sıralamaya başlar:

“Peki ritüeller nasıl yapılacak?”

“Namazı nasıl kılacağız?”

“Kaç rekat olacak?”


Bu sorular, İslam davasının özünü kavrayamamış olanların sığ endişeleridir. Çünkü onlar dini, birkaç şekilci ibadetin usulünü öğrenmektenSadece Kur’an” Diyenlere Yöneltilen Sorular ve Hastalıklı Zihinler

Kur’an’ı tek kaynak kabul edenlere karşı, hastalıklı zihinler hemen aynı soruları sıralamaya başlar:

“Peki ritüeller nasıl yapılacak?”

“Namazı nasıl kılacağız?”

“Kaç rekat olacak?”


Bu sorular, İslam davasının özünü kavrayamamış olanların sığ endişeleridir. Çünkü onlar dini, birkaç şekilci ibadetin usulünü öğrenmekten ibaret sanırlar. Oysa Nebî’nin mücadelesi bir tapınak rahibi gibi ibadetlerin teknik ayrıntılarını öğretmek değildi. Onun asli davası, zulmü ortadan kaldırmak, adaleti yeniden tesis etmek, sömüren–sömürülen dengesizliğini gidermekti.


Kur’an bize gösteriyor ki, Nebî’nin görevi ritüel öğretmek değil; hayatı inşa eden ilkeleri tebliğ etmekti. Tevhid, adalet, özgürlük, kardeşlik, merhamet ve sorumluluk… İşte onun çağrısının esası budur.


Dolayısıyla “kaç rekat” gibi sorular, hakikati ıskalayan, dini biçime indirgemiş zihinlerin ürünüdür. Kur’an’ın tek otorite olduğunu anlayanlar bilirler ki, mesele şekil değil; özdür. Mesele Allah’ın hükmünü hayata hâkim kılmaktır, kulun kula kulluğunu reddetmektir, insanı özgürleştirmektir.


Nebî bir ibadet memuru değil; insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkaran, vahyin ilkelerini hayata taşıyan bir davetçidir.


Son Nebi’nin Mücadelesi: Ritüeller Değil, Adalet Devrimi


1. Yanlış Algının Kökeni

Tarih boyunca “din” denildiğinde, çoğu insanın zihninde ibadet ritüelleri, şekiller, dualar ve törenler canlanır. Bu durum, Kur’an’ın mesajının daraltılması ve Peygamber’in mücadelesinin yüzeysel bir düzleme indirgenmesinden kaynaklanır. Oysa son Nebi’nin görevi, insanlara namazın kaç rekât olduğunu, nasıl abdest alınacağını öğretmek değildi; onun asli davası, adalet düzenini yeniden tesis etmekti.


2. Kur’an’ın Tanıklığı

Kur’an, Nebi’nin misyonunu şu kavramlarla özetler:

Kıyam (toplumsal doğruluş, diriliş)

Adl ve kıst (adalet ve denge)

Zulümle mücadele

Boyundurukların çözülmesi (7:157)

Şu ayet, Peygamber’in misyonunu net biçimde ortaya koyar:


“Onlara iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar; temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar; ağır yüklerini ve üzerlerindeki zincirleri kaldırır.” (A‘râf 7:157)

Bu ayet, onun misyonunun ritüel öğretmek değil; toplumsal zincirleri, köleliği, sömürüyü ve adaletsizliği çözmek olduğunu gösterir.


3. Ezen–Ezilen Çatışması

Mekke’nin sosyo-ekonomik yapısı sınıfsal bir uçuruma dayanıyordu:

Bir tarafta serveti elinde tutan, ticareti tekelleştiren, güç ve itibarı sömürü üzerine kurulu bir Kureyş aristokrasisi.

Diğer tarafta köleleştirilmiş, borç batağına düşürülmüş, emeği gasp edilmiş ve ezilen yoksullar.

Nebi’nin çağrısı, işte bu yapıyı sarsıyordu. Bu nedenle Mekke ileri gelenleri onun mesajını “teolojik bir tehdit”ten çok, “ekonomik ve politik bir tehdit” olarak algıladı.


4. Salât ve Oruç’un Gerçek Bağlamı

Kur’an’da salât, sadece bir ritüel değil, vahiy dersi ve toplumsal dayanışma bilinci demektir. Oruç ise açlık yoluyla fakirin hâlini anlamak, insanı bencillikten arındırmaktır. Yani ibadetler, özü itibariyle sosyal adaleti güçlendiren eğitimlerdir. Peygamber’in amacı onları şekil öğretmek değil, ruhunu canlandırmaktı.


5. Devrimsel Bir Misyon

Son Nebi’nin mücadelesini şu cümleyle özetleyebiliriz:

Putları kırmak = sadece taş yontularını değil, iktidar, servet ve gelenek putlarını da devirmek.

Kıbleyi düzeltmek = yönü ritüele değil, hakikate ve adalete çevirmek.

Şirkten kurtulmak = sadece çoktanrıcılığı değil, insanı insanın boyunduruğu altına sokan bütün otoriteleri reddetmek.


6. Adalet Dini

Son Nebi’nin getirdiği din, ibadetlerin katı şekillerine indirgenmiş bir ritüeller bütünü değil; adaleti, özgürlüğü ve eşitliği tesis eden bir toplumsal dönüşüm hareketidir.

Onun mücadelesi, mazlumun hakkını zalimin elinden almak, köleliği çözmek, kadını insan yerine koymak, yetimin malını korumak ve güç sahiplerinin tahakkümünü kırmaktı.

Bugün Nebi’yi yeniden anlamak, onun ritüellerle değil, adaletle özdeşleşmiş davasını yeniden hatırlamak demektir.



Son Nebi’nin Adalet Hamleleri: Sömürüye Karşı Somut Adımlar


1. Köleliğe Karşı Mücadele


Köleliği yasallaştırmadı, çözülmesini istedi.

Kur’an, köleliği normalleştirmek yerine sürekli “boyundurukları çözün” (فَكُّ رَقَبَةٍ, 90:13) buyurdu.

Köle azadı, ibadetlerin kefaretiyle ilişkilendirildi: Oruç bozmanın, yemin ihlâlinin, hataen adam öldürmenin kefareti köle azadıdır (4:92, 5:89, 58:3–4).

Bu yöntemle kölelik, sistematik biçimde eritildi.


2. Yetim Hakkını Koruma

Mekke’de yetimlerin malları zenginlerce kolayca yağmalanıyordu.

Kur’an bu suistimale karşı çok sert uyarılar yaptı:

 “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ateş doldurmuş olurlar.” (4:10)

Nebi, toplumsal güvenliği yetim hakkının korunması üzerine inşa etti.


3. Faiz Yasağı ile Sömürüye Son

Mekke aristokrasisi, faizli borçlarla fakirleri köleleştiriyordu.

Kur’an’ın en ağır tehditlerinden biri faize karşıdır:

 “Eğer (faizden) vazgeçmezseniz, Allah ve Resulü’ne karşı savaş açtığınızı bilin.” (2:279)

Bu yasak, sermaye tekeline karşı fakirin korunması anlamına geliyordu.


4. Kadının İnsani Statüsünü Tesis

Cahiliye’de kadın mirastan mahrumdu, çoğu kez mal gibi devrediliyordu.

Kur’an, kadına miras hakkı tanıdı (4:7).

Kız çocuklarının diri diri gömülmesine karşı çıktı (81:8–9).

Kadını insan yerine koyarak toplumsal adaletin yarısını ayağa kaldırdı.


5. Servet Dağılımında Denge

Zekât ve infak emirleri, yalnızca bireysel cömertlik değil, sistematik bir servet dolaşımı yasasıdır.

Kur’an açıkça der ki:

 “O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın diye…” (59:7)

Böylece zenginlerin mallarını fakirlere yönlendirecek sosyal bir düzen tesis edildi.


6. Kabilecilik ve Sınıf Ayrımını Yıkma

Nebi, köleliğin kaldırılması için mücadele etti. Bu, sadece dini bir görev değil; toplumsal kast düzenine karşı bir başkaldırıydı.

“Arab’ın Arap olmayana, beyazın siyaha üstünlüğü yoktur” (Veda Hutbesi) diyerek sosyal eşitliği ilan etti.


7. Adalet Merkezli Devlet Modeli

Medine’de kurduğu düzenin temeli adalet sözleşmesiydi (Medine Vesikası).

Müslüman–Yahudi–Hristiyan–Müşrik tüm grupları tek bir anayasa ile ortak hak ve sorumluluklar çerçevesinde buluşturdu.


Sonuç: Ritüel Değil, Adalet İnkılâbı


Son Nebi’nin mücadelesi, abdestin kaç farz olduğunu öğretmek değil; köleleri özgürleştirmek, faizle sömürüyü kaldırmak, yetimlerin malını korumak, kadını ayağa kaldırmak, serveti dolaşıma sokmak ve kast düzenini yıkmaktı.

Bu, tarihin ilk adalet devrimlerinden biridir.

Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣