Hakikat Üzerine Tartışanlar
⚡ Mümin 4: Hakikat Üzerine Tartışanlar
Bilgi mi, İnkarın Maskesi mi?
I. 🚪 Giriş: Hakikatle Kavga Eden Zihin
İnsanoğlu anlam arayışında, çoğu zaman gerçeği kavramak için değil, onu alt etmek için tartışır. Kur’an, bu zihinsel eğilimi “Allah’ın ayetleri hakkında tartışmak” ifadesiyle tanımlar. Bu tartışmanın asıl hedefi, hakikati öğrenmek değil; onu bastırmak, üstün gelmek ya da şahsi bir meşruiyet üretmek içindir.
İşte bu yüzden Mümin Suresi'nin 4. ayeti, keskin bir ayrım yaparak niyetin altını çizer:
“Allah’ın ayetleri hakkında, inkârcılardan başkası tartışmaya girişmez.”
Bu ifade, tartışmanın yöntemini değil, altında yatan niyeti sorgular. Kur’an, akıl yürütmeyi ve tefekkürü yasaklamaz; ancak hakikati manipüle etmek, eğip bükmek için yapılan her tür tartışmayı kökten reddeder.
II. 💡 “Ayetler Üzerine Tartışmak”: Eğip Bükmek
"Ayet" kavramı, hem Allah’ın kelamındaki işaretleri hem de evrendeki yaratılış ve düzenin yasalarını kapsar. Dolayısıyla bu ayet, sadece vahiy karşısındaki değil, aynı zamanda evrendeki ilahi düzen karşısındaki kibirli bir tutumu da hedef alır.
Tartışmak fiili, Arapçada mecazi olarak “bir şeyi döndürüp çevirmek, gerçeği eğip bükmek” anlamı taşır. Yani bu tür tartışma, hakikati öğrenmek için değil, onu tersine çevirmek için yapılan bir eylemdir.
Bu sebeple Kur’an, “ayetler üzerine tartışmayı bir inkâr biçimi olarak tanımlar:
“Onlar, ayetlerimiz hakkında tartışmaya girerler, oysa onların ellerinde hiçbir delil yoktur.”(Mü’min 56)
III. 🎭 Bilgi Görünümündeki İnkarın Maskesi
Modern dünyada da bu zihinsel refleks devam ediyor: Hakikat, bilgi ve mantık kılıfıyla tartışma masasına getirilir, oysa masanın altındaki asıl motivasyon heva ve üstün gelme arzusudur.
İnkârcı, gerçeği duymak için değil, reddettiği pozisyonu savunmak için konuşur. Bu yüzden Kur’an’da inkâr, yalnızca bilişsel bir eksiklik değil, aynı zamanda ahlaki bir tercihtir.
“Onlar gerçeği bile bile inkâr ettiler.”(Neml 14)
Demek ki belirleyici olan tartışmanın konusu değil, niyetidir. Aynı bilgi, kiminde iman ve teslimiyet üretirken, kiminde kör bir kibir ve tartışma dürtüsü doğurur.
IV. 🧭 “Onların Memlekette Dolaşması Seni Aldatmasın”
Ayetin ikinci kısmı, Müminlere yönelik önemli bir psikolojik denge uyarısıdır:
“Onların yurtlarda dolaşması seni aldatmasın.”
Yani inkârcıların dünyevi başarıları, ekonomik iktidarları, coğrafyadaki güç gösterileri ve geçici refahları seni sakın etkilemesin. Zira onlar, hakikat karşısında değersiz ve geçici bir hâkimiyetin içindedirler.
Kur’an’ın diliyle, onlar “yeryüzünde gezip dolaşırlar” (SEYR), ama bu seyahat onlara ibret vermez:
“Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna baksınlar?”(Gâfir 82)
Bu bağlamda, ‘dolaşmak’ (seyr), sadece fiziki bir hareket değil, aynı zamanda düşünsel farkındalık anlamına gelir. İnkârcı dolaşır ama kör kalır; mümin dolaşır ve ayetleri okur.
V. 📢 Müminin Tavrı: Tartışmak Değil, Tanıklık Etmek
Mümin, hakikati tartışma konusu değil, tanıklık alanı olarak görür. Onun amacı üstün gelmek değil, hakkı yaşatmak ve tebliğ etmektir. Zira iman, bilginin kibirle değil, tevazuyla teslimiyete dönüştüğü noktadır.
Kur’an, inatla tartışan zihin yerine, şahitlik eden kalbi över:
“Şahitlik et ki Allah’tan başka ilah yoktur.”(Muhammed 19)
Bu, “sözle kanıtla değil, yaşantınla ispat et” çağrısıdır. Çünkü hakikat en parlak haliyle, gürültülü bir tartışmanın ortasında değil, sakin bir teslimiyetin içinde parlar.
VI. ✨ Sonuç: Hakikat Kibirle Değil, Tevazuyla Anlaşılır
Mümin 4. ayeti, bize iki temel ve sarsılmaz ilkeyi öğretir:
-
- Niyetin Sınırı: Tartışmanın amacı, hakikati aramak değilse, o bir inkâr eylemidir.
-
- Gücün Yanılsaması: Dünyevi iktidar ve güç gösterisi, ebedi hakikat karşısında yalnızca geçici bir aldatmacadır.
İnkârcı tartışır, çünkü anlamak değil, haklı çıkmak ister. Mümin ise dinler, düşünür ve teslim olur — çünkü o, yalnızca hakikate sadıktır.
🕊️ Kısa Özlü Sonuç
“Allah’ın ayetleri üzerine inatla tartışmak, gerçeği aramak değil, gerçeği boğmaktır.
Mümin, tartışmak yerine ayetlerle yaşar. Çünkü hakikat, gürültüyle değil, tevazuyla duyulur.”
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder