Muhtaç Olanlar Sizlersiniz❗️
📚 “Ey İnsanlar! Allah’a Muhtaç Olanlar Sizlersiniz” (Fâtır, 15): Ontolojik Fakirlik ve İlahi Ganiyyet Üzerine Kavramsal Bir Analiz
Özet
Bu makale, Fâtır Sûresi 15. âyetin merkezinde yer alan insanın Allah’a muhtaç oluşu (Fakr-ı Zâtî) temasını, Kur’an bütünlüğü içinde ontolojik, teolojik ve ahlâkî boyutlarıyla incelemektedir. Ayetin Arapça metnindeki “Fukarâ” ve “Ganî” kavramları, insanın Mümkün Varlık (bağımlı) yapısı ile Allah’ın Vâcibü’l-Vücûd (mutlak özgür) yapısı arasındaki karşıtlığı ifade eder. Bu bağlamda çalışma, muhtaçlık bilincini (fakr) insanın hem varlık düzenindeki konumu hem de etik sorumluluğu açısından yeniden tanımlamayı amaçlamaktadır.
1. Giriş: Kur’an’da İnsan Varlığının Temel Bildirimi
Kur’an, insanın varoluşsal hakikatini özlü bir biçimde formüle eder:
“Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaç olanlarsınız; Allah ise Ganî’dir, Hamîd’dir.” (Fâtır 35:15)
Bu ayet (Fâtır 15), yalnızca teolojik bir iman ilkesi değil, aynı zamanda ontolojik bir yasa ortaya koyar. Kur’an’ın temel tevhîd öğretisi, bu ontolojik zıtlık üzerine kuruludur: Varlığın tüm mertebelerinde bağımlılık (fakr) esastır; yalnızca Allah (Vâcibü’l-Vücûd) bağımsızdır (gına). Bu bağlamda, Fâtır 15, hem yaratılış felsefesi hem de insan ahlâkı (etik) açısından Kur’an’ın en derin varlık tanımlarından birini sunmaktadır.
2. Sûrenin Bağlamı: Fâtır İsminin Ontolojik Derinliği
Sûre, adını “Fâtır” (yaratan, varlığı yokluktan çıkaran, açan, başlatan) isminden alır. Sûre boyunca, ilahi yaratışın kesintisiz ve çok boyutlu süreçleri gözler önüne serilir: Meleklerin düzeni (35:1), ölü toprağın yağmurla diriltilişi (35:9) ve insanın sudan yaratılışı (35:11). Bu yaratış panoraması, Sûre'nin merkezine yerleşen Fâtır 15'e zemin hazırlar.
Bu bütünlük içinde 15. âyet, yaratılışın ontolojik merkezini bildirir: Yaratılmış her şey, zorunlu olarak muhtaçtır (mümkün); yaratıcı ise mutlak ve müstağnîdir (vâcib). Bu, varlığın ilahi-merkezli (teosentrik) bir düzene bağlı olduğunu teyit eder.
3. “Fukarâ” Kavramının Ontolojik-Etimolojik Analizi
Ayetin Arapça ifadesi, insanın muhtaçlığını vurgular: يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنتُمُ الْفُقَرَاءُ إِلَى اللَّهِ (Ey insanlar! Siz Allah'a karşı fukarâsınız).
A. Etimolojik Bağımlılık
“Fukarâ” (tekili fakîr), kök itibariyle “fakara” (omurga, bel kemiği) kelimesinden gelir. Arapça’da “kırık bel” (fıkâr) anlamı, dayanak noktasını kaybetmiş olma hâline işaret eder. Bu etimolojik bağlam, insanın kendi kendine var olamayan, “dayanağını dışarıda bulmak zorunda olan” bir varlık (Mümkün Varlık) olduğunu gösterir.
B. Ontolojik Fakirlik (Fakr-ı Zâtî)
Bu yönüyle fakr, yalnızca maddi yoksunluk değil, bizzat varoluşsal bağımlılığın ve imkânın itirafıdır. İnsanın fakirliği, yokluktan var edilmiş (hâdis) olmasının ve her an varlığı ilahi kudrete bağlı kalmasının bir sonucudur: “İnsan, kendisinin bir damla sudan yaratıldığını görmez mi?” (Yâsîn 36:77). Bu sebeple fakirlik, bir eksiklik (kusur) değil, yaratılmış varlığın fıtrî formudur ve insan olmanın zorunlu koşuludur.
4. “Ganî” ve “Hamîd”: İlahi Zenginlik ve Mutlak Değerin Kaynağı
Ayetin ikinci kısmı, bu varoluşsal bağımlılığı Allah’ın mutlaklığıyla karşıtlık içinde kurar: وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ (Allah ise Ganî’dir, Hamîd’dir).
A. Ganî: Mutlak Özgürlük ve Müstağnîlik
Ganî (غنيّ): Allah’ın Vâcibü'l-Vücûd olmasının gereği olarak, “kendisinde hiçbir eksiklik bulunmayan, hiçbir şeye muhtaç olmayan” demektir. Bu sıfat, Kelâm disiplininde Allah’ın varlığının zorunluluğunu ve mutlak özerkliğini ifade eder (Gazzâlî, el-Maksadü'l-esnâ, s. 68).
B. Hamîd: Zâtî Övgüye Layıklık ve Mutlak Değer
Hamîd (حميد): “Zâtî olarak övgüye layık, bütün kemâl sıfatları kendisinde toplayan.” Kur’an’da bu iki sıfat Ganî ve Hamîd genellikle birlikte kullanılır (Örnek: Lokmân 31:12; Hadîd 57:24). Bu eşleştirme, Tanrı’nın mutlak özgürlüğü (Ganî) ile mutlak değeri (Hamîd) arasındaki ilişkiyi ifade eder. Allah’ın “Hamîd” oluşu, övgüye layık olmasının dışsal bir sebebe (bir amaca veya beklentiye) bağlı olmadığını, kendi zatından kaynaklandığını vurgular.
Karşıt olarak, insan varlığı değerini, muhtaçlığını itiraf etmekten (fakr) ve bu bağımlılığı doğru merkeze (Allah’a) yöneltmekten alır.
5. Muhtaçlık Bilincinin (Fakr) Ahlâkî ve Etik Boyutu
Kur’an, muhtaçlık bilincini (Fakr) sadece metafizik bir durum olarak bırakmaz; onu temel bir ahlâkî ilke olarak konumlandırır.
“Takvâ” kavramı, insanın bu bilinçle kendine sınır koyma, yani haddini bilme yeteneğini ifade eder. Ontolojik muhtaçlığını bilen kişi, hem Rabbine hem de diğer varlıklara karşı tevazu geliştirir; bu tevazu, adaletin ve şükrün kaynağı olur: “Kim şükrederse, kendi lehinedir; kim nankörlük ederse bilsin ki Allah Ganî’dir, Hamîd’dir.” (Lokmân 31:12).
Modern insanın “Müstağnî” (kendini yeterli ve bağımsız) tutumu, Kur’an’da en büyük ahlâkî sapma olan şirke zemin hazırlayan psikolojik durum olarak görülür (Alak 96:6–7). Muhtaçlık bilincini yitiren kişi, farkında olmadan “ilahlaşma yanılsamasına” düşer ve bu durum, etik yozlaşmanın kaynağıdır.
6. Modern Bağlamda Fâtır 15’in Bilgi Kuramı Açısından Önemi
Günümüz düşüncesinde insan, teknoloji ve bilim sayesinde kendi yeterliğini mutlaklaştırma eğilimindedir. Bu durum, ontolojik fakr bilincinin yitimi anlamına gelir. Fâtır Sûresi'ndeki يَا أَيُّهَا النَّاسُ (Ey insanlar!) hitabı evrenseldir; herhangi bir inanç grubuna değil, insan türüne yöneliktir.
Bu ayet, bu insan merkezli (antrosentrik) varlık tasavvurunu yıkarak yerine Allah merkezli (teosentrik) ontolojiyi koyar. Bu nedenle Fâtır 15, yalnızca teolojik değil, aynı zamanda Bilgi Kuramı (Epistemolojik) açısından da bir devrim niteliğindedir: İnsan bilgi üretse de, kudret kullansa da, varlığının ve dolayısıyla bilgisinin kaynağına daima bağımlıdır. Mutlak bilgi ve hikmet, Ganî olan Allah’a aittir.
7. Sonuç
Fâtır 15, Kur’an’ın insan anlayışını özetleyen temel ilkedir: İnsan fakirdir, çünkü varlığı ödünç (mümkün) ve bağımlıdır; Allah Ganî’dir, çünkü varlığı zatî (vâcib) ve mutlak özgürdür.
Bu ayet, insanın haddini bilmesi, yani varlık bilincine sahip olması çağrısıdır. Muhtaçlığını (fakr) fark eden insan, bağımlılığını hakikate (Allah’a) yönelterek gerçek özgürlüğün hakikatine ulaşır. Tevhid öğretisi, bu farkındalık üzerine inşa edilmiştir: Her şey O’na muhtaçtır, O ise hiçbir şeye muhtaç değildir.
“Allah ganîdir; siz ise fakirsiniz.” (Fâtır 35:15)
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder