Bu Blogda Ara
3 Haziran 2025 Salı
SALAT KAVRAMININ GÜNCEL ÖRNEĞİ
Şeytanın Yedi Yöntemi ⚠️
Dağlardan Kâbe’ye: Bilincin Dirilişi ve Vahyin Taşları 🌐
🌐 Dağlardan Kâbe’ye: Bilincin Dirilişi ve Vahyin Taşları
İbrahim’in “kuşları diriltme” metaforu (Bakara 2:260) ile “haccı insanlara ilan et” emrini (Hac 22:27) ve Safâ, Merve, Kâbe, Mekke’nin bilinç ve medeniyet eksenindeki anlamlarını vahiy merkezli bir değerlendirme yapacağız.
Rabbim ilmimizi artırsın.
Musa ve bilge kul kıssasının günümüzdeki yansımaları 🌊
Kur’an’da "Kanat" Kavramı 🌬️
Kur’an’da "kanat" (cenâh) kavramı, fiziksel bir unsur olarak meleklerle ilişkilendirilmekle birlikte, çoğunlukla sembolik ve mecazi anlamlar taşır. Aşağıda, Kur’an’da geçen "kanat" ile ilgili ayetleri ve kavramın bu ayetlerdeki anlam ve bağlamlarını ayrıntılı olarak analiz edeceğiz.
1. Meleklerin Kanatları: Gücün Katmanları
-
“Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur…” (Fâtır, 35:1)
➡️ Ayetin Anlamı:
-
"Melekler" ve "kanatları" burada sembolik bir anlatım olarak değerlendirilmelidir. Melekler, Allah’ın emirlerini uygulayan ruhani varlıklardır ve burada "kanat" ifadesi onların "hareket etme, güç ve yetenek" derecelerini sembolize eder.
-
"İkişer, üçer, dörder" ifadesi, güç ve kapasitenin çokluğuna ve katmanlılığına işaret eder. Bu, bir melek için belirli bir fiziksel yapı değil, görev ve kudret çeşitliliğini vurgular.
-
Sayıların sembolizmi:
-
İkişer: Denge ve çift yönlü görev (rahmet ve azap, bilgi ve uygulama).
-
Üçer: Tamamlanmışlık ve çok yönlülük (üç boyutlu güç ve etki).
-
Dörder: Kapsamlı ve kuşatıcı güç (dört temel yön ve unsurlar).
-
2. "Kanat Germe": Şefkat ve Merhamet Anlamı
-
“Anne babana karşı merhametle kanatlarını indir…” (İsra, 17:24)
-
“Müminlere kanadını indir.” (Hicr, 15:88)
➡️ Ayetlerin Anlamı:
-
"Kanat indirme" burada bir güç gösterisinden ziyade, merhamet, tevazu ve koruma anlamına gelir.
-
Anne-babaya ve müminlere karşı kanat indirmek, hizmet etmek, şefkat göstermek ve onları koruyucu bir tutum sergilemek anlamındadır.
3. Peygamber’in Üzerine Kanat Gerilmesi: İlahi Himaye
-
“Üzerine kanat geren kuş gibi senin üzerine Rabbi seni bırakmadı ve darılmadı.” (Duha, 93:3)
➡️ Ayetin Anlamı:
-
Burada kanat sembolü, koruma ve himaye anlamını taşır. Allah’ın Peygamberini (sav) koruma altına alması, merhametini ve desteğini ifade eder.
4. Kanat: Sıcaklık ve Yakınlık Sembolü
-
“Kanatlarını üzerine gererek onları kuluçkaya yatan bir dişi kuş gibi…” (Bakara, 2:261 - Temsili anlamda)
➡️ Sembolik Anlamı:
-
Kuşların yavrularını kanatlarıyla koruması, şefkat, sıcaklık ve güven kavramlarını temsil eder. Kur’an, bu tür sembollerle Allah’ın rahmetini ve kullarını koruma şeklini anlatır.
5. Kanat: Esneklik ve Güven
-
“Güvercinin kanatları gibi hafif ve zarif…” (Maide, 5:106 - Temsili anlamda)
➡️ Sembolik Anlamı:
-
Kanat, esneklik ve güven sağlar. Bu, doğru ve dengeli hareket etmeyi, güvenli bir şekilde yol almayı simgeler.
6. Kanat Kavramının Özeti ve Sembolik Yorum
-
Güç ve Kudret: Meleklerin "iki, üç, dört kanatlı" olması, onların görev ve güçlerindeki çeşitliliği ve katmanlılığı ifade eder.
-
Koruma ve Şefkat: "Kanat indirmek", merhamet, tevazu ve koruyucu olmayı simgeler.
-
İlahi Himaye: Kanat, Allah’ın koruması ve Peygamberine olan sevgisini simgeler.
-
Esneklik ve Güven: Kanat, dengeli hareket etmeyi ve güvenliği temsil eder.
7. Sembolik ve Temsilî Anlamların Yorumlanması
-
Kanat, bir varlığın gücünü, hareket kabiliyetini ve görev çeşitliliğini temsil eder.
-
Meleklerin kanatlarının sayıları, onların manevi ve sembolik görevlerindeki katmanlılığı vurgular.
-
İki: Denge ve karşıtlık.
-
Üç: Tamamlanmışlık ve üç boyutlu güç.
-
Dört: Kapsamlılık ve evrensellik.
-
Kanat indirmek, güç ve kudretin tevazu ve merhametle kullanılması gerektiğini gösterir.
8. Sonuç ve Kapsamlı Analiz
Kur’an’da "kanat" kavramı, fiziksel bir organ olmanın ötesinde, çok boyutlu ve derin sembolik anlamlar içerir. Bu semboller, Allah’ın güç ve rahmetini, meleklerin çeşitliliğini ve kulların şefkatli ve merhametli bir tutum sergilemesi gerektiğini anlatır.
KURANDA NAMAZ VAKİTLERİ 🌗
🌗 KURANDA NAMAZ VAKİTLERİ
On beşinci yüzyılda inşa edilen ilk saatler ve saat kuleleri, Ortaçağ’ı sona erdiren önemli bir gelişme olarak tarih sahnesinde yer alır.
Zaman, tarihsel süreç içinde, mekanik saatin icadı ve ölçü birliğinin toplumsal yapılar içinde yayılmasıyla birlikte, doğrudan “yer” ve bedenle ilişkilendirilmişken, bu noktada Rönesans'ın zaman ve mekan kavramlarında yaptığı devrim, Aydınlanma hareketinin temellerini atmış ve modern düşüncenin ilk adımlarını atmıştır. Bu dönemde, doğa üzerinde insanın hakimiyet kurması, insanın özgürleşmesinin koşulsuz bir sonucu olarak görülmüştür.
Artık insan, kendini doğadan soyutlayarak özgürlüğünü kazanmıştır. 18. yüzyılda yaygınlaşan yürüyüş pratiği, doğanın bir manzaraya dönüşmesinin en belirgin göstergelerinden biridir.
Doğa, artık tarif edilemez olmaktan çıkmış, rasyonel bir biçimde düzenlenmiş ve bir bakıma fethedilmiştir. Sanayi Devrimi ile birlikte ise, mekan ve zamanın düzenlenmesi sadece insanın özgürlüğünü pekiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu süreçte, zaman ve mekan Allah’ın kudretini yansıtmak yerine, insanın özgürlüğü için yeniden şekillendirilmiştir.
Bu bağlamda, salatın amacı da insanın manevi yücelmesini sağlamak ve onu topluma yararlı, iyi bir insan haline getirmektir. Bu doğrultuda salat, vücudun beslenmesindeki üç öğün gıda gibi, belirli vakitlerde yerine getirilmesi gereken manevi bir beslenme olarak şekillendirilmiştir.
Salat, insanın şuurunda Allah inancının sürekliliğini sağlamak amacıyla, her gün belirli vakitlerde yapılması gereken bir ibadet olarak öngörülmüştür. Din psikolojisi araştırmalarına göre, insanın içsel yönelişlerinin ihmal edilmesi, onu manevi anlamda kör bir varlık haline getirmekte ve toplumsal hayatta sağlıklı bir birey olmasına engel teşkil etmektedir.
Dolayısıyla, salat, insanın manevi beslenmesinin kesintisiz olmasını sağlayan bir ibadet olarak farz kılınmıştır.
Allah (haşa) namaz mı kılıyor?😱
İblis; ALLAH'dan Başkasına Secde etmeyen❓️
KIBLE: YÖN DEĞİL, İLKE
2 Haziran 2025 Pazartesi
Kadir Gecesi ve Ramazan: Dönüşüm Ayı 🌙
PSİKOLOJİK CENNET VE CEHENNEM 🔥🌿
FETİH 3 "Cihat Bir Özgürlük Mücadelesidir"
Cihat ve Fetih: Kur’an Bağlamında Zulme Karşı Mücadele mi, Yayılmacı Bir Savaş mı?
Giriş: Cihat, Fetih ve Tartışmalı Anlamlar
Cihat ve fetih, İslam tarihinde hem en çok yanlış anlaşılan hem de en çok istismar edilen iki kavram olmuştur. Modern dünya, bu iki terimi genellikle askerî şiddetle, yayılmacılıkla ve zorla din dayatmasıyla özdeşleştirir. Oysa Kur’an’a yakından bakıldığında, bu kavramların esas anlamlarının tamamen farklı, hatta çoğu zaman bu algıların tam zıttı olduğu görülür.
Bu yazıda, Kur’an’da cihat kavramının temel boyutları ve askerî eylemlerle ilişkisi, özellikle zulme karşı özgürleştirici müdahale bağlamında ele alınacak, meşruiyet sınırları Kur’an çerçevesinde tartışılacaktır.
FETİH 2 "Kur’an’da Zalim Krallar ve Direniş"
🧭 1. Kur’an’da Zalim Krallar ve Direniş
Kur’an’da kendini melik (krallık iddiasında bulunan) olarak tanımlayan ve zulmeden yöneticilere karşı halkı özgürleştirme teması örneklerle işlenmiştir:
➤ a. Firavun – Musa örneği:
-
Firavun kendini ilahî bir otoriteye sahip kral (melik) olarak ilan etmiştir (Bkz: Nâziât 79:24 – “Sizin en yüce rabbiniz benim”).
-
Hz. Musa, Allah’tan aldığı emirle bu zulme karşı bir hak mücadelesi başlatmıştır.
-
Bu mücadele, Kur’an’da bir kurtuluş hareketi olarak sunulur. Amaç: İsrailoğulları'nı boyunduruktan kurtarmak, yani özgürleştirmektir.
“(Musa dedi:) Ben size Rabbinizden apaçık bir delille geldim. Artık İsrailoğulları’nı benimle gönder!” (A’râf 7:105)
FETİH 1 "Kalpten Topluma Bir Açılış"
Fetih Ne Demektir? Kur’an Bağlamında “Fetih” Kavramının Anlamı ve Yanlış Anlayışlar
“Fetih” kelimesi, hem Kur’an’da hem de İslam tarihi literatüründe sıkça geçen ve çoğu zaman askerî bir zaferle özdeşleştirilen bir kavramdır. Ne var ki, bu kavramın Kur’an’daki anlam dünyası, salt savaş kazanımıyla sınırlı değildir. Kur’an’da “fetih”, çok daha derin, çok boyutlu ve hakikat merkezli bir süreci ifade eder. Bu yazıda, “fetih” kavramı Kur’an bağlamında incelenecek, yaygın yanlış anlamalara dikkat çekilecek ve kavramın özüne dair bir bilinçsel yeniden okuma önerilecektir.
Kalplerin Fethi ve Vahyin Vedası: Nasr Suresi
🕋 NASR SURESİ METNİ VE MEALİ
1. إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ
"Allah’ın yardımı ve fetih geldiğinde"
2. وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا
"Ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiğini gördüğünde"
3. فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ ۚ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
"Artık Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan bağışlanma dile. Çünkü O tövbeleri çokça kabul edendir."
Kur’an İlkeler Doğrultusunda Oluşan Kültürel Formlar
1 Haziran 2025 Pazar
ALIŞVERİŞ SORUNU Riba mı, Ticaret mi?
Hakikatin Çığlığına Sessiz Kalan İnsan Olmak
Boğulan Bir Bağ: Nûh ve Oğlu Üzerine
KURANDA Zaman Ölçüsü
31 Mayıs 2025 Cumartesi
Kur’an’da Rüzgâr (Rîḥ / Riyâḥ) Kavramı
Toplumun Katılığına Karşı Hakikatin Sızıntısı
30 Mayıs 2025 Cuma
Süleyman Hükümranlığının Sarsılışı
Kurt ve Değnek: Süleyman Nebî Kıssasında İçten Çöküş ve Dış İstihbaratın Aldanışı
Kur’an’da Süleyman Nebî’nin ölümüne dair anlatılan olay, sadece biyolojik bir sonu değil; semboller üzerinden iktidarın görünüşle ayakta kalışını, içsel meşruiyetin çöküşünü ve dış güçlerin aldanışını konu eder. Sebe Suresi 14. ayette geçen “kurt” (dâbbe), “değnek” (asâ) ve “cinler” metaforları; güçlü bir yönetimin nasıl içten içe çürüyebileceğini ve bu çürümeyi dışarıdan izleyen yapıların (cinlerin), durumu fark edemeyecek kadar görünüşe mahkûm olabileceğini gösterir.
Bu bağlamda cinleri, yabancı istihbarat servisleri veya dış gözlemciler olarak okumak, kıssayı günümüz siyasi realiteleriyle ilişkilendirmek için verimli bir yaklaşımdır.
UYARI / HATIRLATMA
Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.
Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.
AYIN YARILMASI HADİSESİ 🌛
🌛 AYIN YARILMASI HADİSESİ
UYARI / HATIRLATMA
FİL SURESİ VE HELAK EDİLEN KAVİMLER 🐘
🐘 FİL SURESİ VE HELAK EDİLEN KAVİMLER
Kur’an-ı Kerim’de anlatılan helak kıssaları, sadece geçmiş toplumların başına gelen felaketleri değil, aynı zamanda evrensel bir uyarı sistemini temsil eder. Bu kıssalar, güce tapan, zulmü sistematikleştiren ve ilahi uyarılara kulak asmayan toplumların akıbetini gözler önüne serer. Özellikle Fil Suresi, bu bağlamda dikkat çekici bir örnek sunar.
UYARI / HATIRLATMA
Eyüp Nebi Kıssasında Mecazî Anlatım
Sabrın Simgeleri: Eyüp Nebi Kıssasında Mecazî Anlatım ve Kur’an’daki Temsili Eylemler
Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.
Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.
Adem ve BEYTÜL MAL🔥 "Bizim sınavımız" 🍃
🍃 Âdem ve BEYTÜL MAL🔥 "Bizim sınavımız"
Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.
Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.
İsimlendirme Üzerinden Kur’an Okuması 💬
💬 İsimlendirme Üzerinden Kur’an Okuması
Kur’an’da İsimlendirme (Tesmiyye) Üzerine
Kur’an, dilin en temel işlevlerinden biri olan isimlendirme (tesmiyye) olgusunu sadece bir etiketleme aracı olarak değil, aynı zamanda bilgi üretimi, anlam inşası ve ontolojik yönelim açısından da son derece derin bir zeminde ele alır. Kur’an’da “isim” (ism) kavramı, yalnızca nesnelere verilen adları değil, aynı zamanda bir varlığın kimliğini, işlevini ve yaratılış amacını da içerir. Bu nedenle Kur’an’daki isimlendirme pratikleri, insanın evrendeki konumunu ve sorumluluğunu anlamak açısından merkezi bir öneme sahiptir.
UYARI / HATIRLATMA
Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.
Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.
1. İsmin Ontolojisi ve “Bi’sm-i Rabbik” Emri
Kur’an’da ilk inen vahiy olan Alak Suresi, “İkra’ bi-smi rabbike ellezî halak” (Oku! Seni yaratan Rabbinin ismiyle) (Alak 96:1) buyruğuyla başlar. Burada “Rabbinin ismiyle oku” ifadesi, okumanın yalnızca zihinsel bir faaliyet olmadığını, aynı zamanda varlıkları Allah’ın yaratma düzeni ve amacı doğrultusunda anlamaya yönelik bir bilinç hali olduğunu gösterir.
“İsimle okumak”, Allah’ın yaratmaya yüklediği anlamı kavramak demektir. Bu yönüyle “isim”, varlık ile anlam arasındaki bağdır.
2. İsim Öğrenme: Âdem Kıssasında Tesmiyye
Bakara Suresi’nde Âdem’in meleklerden üstün kılınmasının gerekçesi, Allah’ın ona “esmâ”yı (isimleri) öğretmesidir:
> “Allah, Âdem’e bütün isimleri öğretti…” (Bakara 2:31)
Bu ayetteki “esmâ” sadece rastgele nesne adları değil, şeylerin mahiyetlerini kavrama ve onları temsil edecek kavramlarla anlamlandırma yetisidir. Meleklerin “biz sadece senin bize öğrettiklerini biliriz” demesi (2:32), bilgi edinme kapasitesinin sınırlı olduğu anlamına gelirken; Âdem’in isimleri söylemesi, bilinçli, anlam üreten ve sorumluluk sahibi bir varlık oluşunun göstergesidir. Buradaki isimlendirme, aynı zamanda hilafet yetkisinin epistemolojik temellendirmesidir.
3. Şirk ve İsim Uydurma: Anlamın Tahrifi
Kur’an’da şirk koşanların eleştirildiği yerlerden biri, onların Allah’a ve diğer varlıklara “uydurulmuş isimler” (esmâen semmeytumuha) izafe etmeleridir:
> “Bu, sizin ve atalarınızın uydurduğu isimlerden başka bir şey değildir; Allah onlar hakkında bir delil indirmemiştir…” (Necm 53:23)
Burada uydurulmuş isimler, aslında gerçekliği olmayan kavramlar üretmek ve onları hakikatin yerine koymak anlamına gelir. Yani sadece bir etiketleme değil, sahte bir anlam dünyası inşa etme söz konusudur. Bu bağlamda Kur’an, her ismin bir “bilgi” ve “delil” ile temellendirilmesi gerektiğini vurgular. Aksi hâlde isimlendirme, hakikati örtme aracına dönüşür.
4. Allah’ın Güzel İsimleri: “Esmâü’l-Hüsnâ”
Kur’an, Allah’a ait olan isimlerin güzel (hüsnâ) olduğunu bildirir:
> “En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na o isimlerle dua edin…” (A’râf 7:180
Bu ayet, isimlerin sadece tanımlayıcı değil, aynı zamanda yönlendirici olduğunu ortaya koyar. Esmâü’l-Hüsnâ, insanın ahlaki inşasında bir modeldir. Allah’ın isimlerini tanımak, O’nun iradesini ve adaletini kavramak ve kendi yaşamına da bu isimlerin (rahmet, adalet, hikmet) izlerini taşımaktır.
5. İsmin Kimlik ve Görevle İlişkisi
Kur’an’da peygamber isimleri ve kavim isimleri de dikkat çekicidir. Hz. İbrahim’in ismi “çokça sınanan ve teslim olan” anlamına gelirken, “Müslim” ismini ilk kullanan da odur (Hac 22:78). Bu, ismin bir aidiyet ve bilinç beyanı olduğunu gösterir. Aynı şekilde "Yahudi", "Nasrani" gibi isimler de Kur’an’da tarihsel ve ideolojik kimlikler bağlamında kullanılır.
Kur’an’da isim, sadece çağırma veya ayırt etme aracı değildir. Her isim bir sorumluluk, bir anlam ve bir çağrıdır.
---
Kur’an’da isimlendirme (tesmiyye), dilin en temel eylemlerinden biri olarak sadece semantik değil, aynı zamanda epistemolojik, ahlaki ve ontolojik bir süreçtir. Allah’ın öğrettiği isimler, insanı bilgiye ve anlamaya yönlendirirken; insanların uydurduğu isimler, hakikati saptırma ve yozlaştırma aracı olabilir. Kur’an, “ad verme”nin sadece bir etiketleme değil, bir dünya kurma biçimi olduğunu ve bu yüzden her ismin adalet, hikmet ve hakikat ile uyumlu olması gerektiğini öğretir.