21 Haziran 2012 Perşembe

MİSALLİ ANLATIM ÖZELLİĞİ İLE KURAN

 

Kuranın doğru anlaşılması için gerekli olan doğru metodoloji kuranda bazı “anahtar” ifadeler var.
 
“andolsun biz bu kuranda her misali verdik”

Bu ifade bize, “kuranda” anlatılan “tüm konuların” birer “misal
” olduğunu söylüyor.

Halbuki
insanlar verilen misaller ile “anlatılan gerçeği” değil, verilen
misalin bizzat kendisi hakkında tartışıyor.
Kuranda kullanılan lisanın, bizim aramızda kullandığımız “misallerle anlatım” lisanı gibi olduğunu görebiliriz.

Zira Allah, BİZİMLE hayatın dili ile konuşuyor.
Bir yapının özelliğini anlatmak için o yapıyı konuşturuyor ve o yapı ile Allah konuşuyor.

Her biri, bir misal;
-Dağlar konuşur mu?........................
-Duman olan gök konuşur mu?........
-Yeryüzü konuşur mu?......................

Kuranda anlatılan kıssaların herbirisi, insanda, hayatta ve kuranda mevcut çok önemli bir gerçeği anlatıyor. Bunları araştırabilir ve  doğruya en yakın olanı ortaya koyabiliriz.

Kuranda hayret ve hayranlık uyandıran bir çok örnek anlatım var ve kuranın bu misallerle anlattığı gerçekler, İnsanın /
insanlığın
gelişimi, yaratılışı ve geleceği açısından, en önemli kavramlardır.

Kuranı anlamadaki metod konusunda önemli bir Kuran-i özellik var.Bu doğrultuda bir sonraki aşama daha da ilginçtir. Bu konuda hem daha derin hem daha bariz bir örnek verelim.
Örnek, toplu bir kıssa olan Yusuf suresidir.

Yusuf suresinde verilen mesaj, insan içindeki, esas görüş özelliği olan, kalp Ya da gönül dediğimiz “esasen gözler kör olmaz göğüslerdeki gözler kör olur” diye ifade edilen “gören-bilen” özelliktir. Kalp, İnsanı meydana getiren, en önemli melekelerden biridir. Hatta insanı, insan eden bu özelliktir, insan içindeki tüm melekeler
(yetenekler) ona secde etmeli, ona tabi olmalıdır.

Yusuf ismi, insandaki bu yüksek ve “en güzel” özelliği anlatmak için verilen bir misaldir.
Yusufa yapılanlar, insanın kendi kalbine yaptığı haksızlıkları anlatmaktadır. İnsandaki bu kalp, eğer kendini bulur, değeri kendisine verilirse, kendisine yapılan ihanetlerden kurtulur
ve layık olduğu mevkiye getirilirse; bu insan, görünen tüm olayların, (dünya hayatı tevil ve tabiri sonradan yapılacak olan bir rüyadır) iç yüzünü ve aslını doğru tevil, tabir ve hatta tedbir edebilir.

Yusuf gibi olabilmek için,
önce İbrahim gibi, İsmail ve Yakup
gibi olmalıdır.
onun nesline dikkat edersek;
İbrahim
, haniflik örneği, özelliği,
……….
İsmail
, kelamı işitmek - anlayış özelliği,
……………..
Yakup
, yakin bilgi – özel bilgiyle ikna olmak özellliği,
 ……………………
Yusuf
gibi olayların doğru tabiri özelliği anlatılmaktadır.

Kuran içinde “
bunlar gayb haberlerindendir” ifadesini okuduğunuzda biliniz ki sizde olan bir yetenekten
, sizden bahsetmekte, size sizi ve gizliliklerinizi anlatmaktadır.

Kuran, “andolsun size öyle bir kitap indirdik ki onda zikriniz vardır”der.

En güzel hikaye (yusuf suresi) en güzel yaratılışla yaratılan insanı anlatmaktadır. Ahsen el kasas, Ahseni takvim insanı anlatıyor.

Kuranda doğrudan verilen misaller var, mesela fırtınalı denizde kalan insanların, korku ve tehlike halinde dini rabbe tahsis ettikleri misal verilir. Benzer durum hepimizin başından geçmiştir, fırtınalı deniz, hayat içindeki, üzerinde bulunduğumuz, korku ve tehlike zamanlarıdır, bu durum sağlık veya ekonomik vs hayatta içine düştüğümüz ve yalnızca yaratanımıza yöneldiğimiz çeşitli zor durumlardır.
Burada vurgulamak istediğimiz, çok daha geniş bir bakış açısı ile, kuran içinde bütün bir konunun geniş ve ayrıntılı anlatımı dahi, verilen bir misaldir.
Mesela: --- Koskoca maide (sofra) suresi,
--- Enam (nimetler) suresi, yenecek içecek şeyleri, haram helal konusunu anlatırken
aslında manevi yiyecek ve içecekleri anlatıyor. Fiziksel yediklerimiz bedenimizi ve sağlığımızı etkileyip şekillendirirken, zihinsel öğreti ve bilgiler, kişiliğimizi, zihnimizi ve geleceğimizi etkileyip şekillendiriyor.

"andolsun biz bu kuranda her misali verdik
--- Şuayb aleyhisselam ve halkı Medyen hikayesinde, Kuran ve içindeki Din hakkında ve hatta kuranı anlamada metod konusunda önemli “ölçüler” verilmektedir. Bu ölçme ve değerlendirme nasıl olmalıdır. Kıstasta (ölçmede) iki taraf var ve birbirine göre ağırlık – önem derecesi ölçülmelidir.

kaim en bil kıst” = “dosdoğru durmak
” ölçüyü tartıyı doğru yapmak gerekmektedir.
MeDYeN demek, Diyn demektir, değerlendirmek, derecelendirmek demektir. MeDiNe
, MeDeNiyet kelimeleri ile aynı kökten ve anlamdandır. Medyen halkı, din konusunda ölçüp biçen, karar veren, geniş halklara verilen misaldir.
Neyi anlatıyor?

Diyn konusunda yanlış, eksik ölçen tartan halkı anlatıyor.

Çünkü dikkat edersek, markette bir alışverişte tartıyı eksik – yanlış tartmak mı daha önemlidir, yoksa din konusunda bir bilgiyi mi eksik yanlış tartmak- değerlendirmek mi daha önemlidir. Hangi taraf daha ağır, daha önemli ve ilerde olmalıdır.

İşte bu örnekteki gibi bir değerlendirme ve kıstas sonucunda kurandaki, medyen halkı misali ile verilen ölçüyü doğru tutmak - tartmak konusundaki mesajın, Din konusunda doğru değerlendirme yapmak gerektiği mesajı verilmektedir.

Doğru Ölçmek, derecelendirmede doğru olmak, adil olmak, kuranı değerlendirme konusunda,
temizlikten sonra gerekli ilk temel yaklaşım tarzıdır.

Kuranın Misal ile anlatım tarzı konusunda bir çok örnekler ve bunlarla insanlığın gelişimi için verilen çok önemli mesajlar var.

İnsanlığın Yücelmesindeki engeller nelerdir?

Bunlar yine insanın içinde, fıtratından çeşitli nedenlerle sapmasından, Ya da olay ve olguları
yanlış değerlendirmesinden veya çarpıtmasından kaynaklanan sebeplerdir. İnsan bunları aşabilirse ve kendisine doğru değerleri katarsa yükselir.
Bahsedilen İnsan içindeki yanlışlar nelerdir?

Temelinde Atalardan gelene sarılmak olan üç büyük yanlış tutum: 1- Kibir, daha evvelden gelen kalıplaşmış yanlış bilgilere güvenip dayanarak gerçek bilgiye kapalı olmaktır. Kibir eldeki bilgilere sarılıp büyüklenmektir. Fiziksel güce güvenerek büyüklenmek esasen bilgiye güvenerek büyüklenmeye göre çok daha basit ve ilkel mahlukatın işidir. İblisin kendindeki bilgiye göre (ateş topraktan üstündür) yeni mahlukun yaratılışına karşı direnmesi örnektir. Bu konuda verilen misal, Hud aleyhisselamın Ad kavmidir. İnsan bu kibir yüzünden yücelemez.
2- Cehaleti bilgiye tercih etmek (Salih
in Semud kavmi buna misaldir)
3- İnat, Nuh
un kavmi misali.

Bunlardan başka bazı yanlış tutum ve tavırlarda var. İşte insanın bu kemikleşmiş yanlışları, kendi gelişimi önündeki engellerdir. Kuranda bunlar misallerle (kavimlerin hikayeleri ile) anlatılmaktadır. Üstelik inanılması gereken, insan içindeki (gaybındaki) bu yanlışların yanlış olduğu gerçeğidir, tarihin karanlıklarındaki olaylar değil, halen yaşanmakta olan, gözlemlenen, tekrarlanan gerçeklerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder