🧲 SALAT 6 (Çağrı)
Bahsettiğimiz Cuma suresi 62/9-11 ayetleri adım adım değerlendirelim:
---
1. 62/9: “Salât için nida olunduğu zaman, Allah’ın zikrine koşun…”
Buradaki “nida” kelimesi, ezan anlamında yorumlansa da, kök anlamı itibarıyla “duyurulan çağrı” demektir. Bu çağrının içeriği Allah’ın zikridir.
Zikir, Kur’an’ın birçok yerinde “vahiy, öğüt, öğreti, hatırlatma” anlamında kullanılır (örneğin 15/9, 21/24).
Dolayısıyla bu ayet, “bir zaman diliminde duyurulan (ilan edilen) vahiy öğretisi için yapılan çağrıya icabet edin” demektedir.
“Koşun” (fes’av) ifadesi, öğrenmeye ve topluca hazır bulunmaya verilen önemi gösterir.
2. “Alım-satımı bırakın” ifadesi
Bu, yalnızca ticareti değil, geçim telaşını, dünyevi meşguliyetleri de kapsar.
Bu bağlamda, Kur’an’a göre “salât” bireysel ibadet değil, toplumsal bilinçlenme ve eğitim sürecidir. Bu eğitim sürecine dünyevi işleri bırakıp ciddiyetle katılım istenir.
---
3. 62/10: “Salât tamamlanınca yeryüzüne dağılın ve Allah’ın fazlından isteyin…”
Salât, burada biten bir süreçtir. Yani salât, belirli bir öğretim, öğrenim, bilinçlenme sürecidir; vakti gelir, çağrısı yapılır, insanlar toplanır, zikir (vahiy) hatırlatılır, sonra herkes dağılır.
“Allah’ın fazlı” burada rızık, nasip, imkan gibi dünyevi kazanımlara işaret eder. Ama önce bilinçlenme (salât), sonra geçim…
---
4. 62/11: “Bir ticaret veya eğlence gördüklerinde oraya yöneldiler ve seni ayakta bıraktılar…”
Bu ayet, salâtın Peygamber’in ayakta (muhtemelen öğretim/tebliğ yaparken) olduğu bir süreçte gerçekleştiğini ima eder.
“Seni ayakta bıraktılar” ifadesi, klasik anlamda bir ritüelin imamı değil, bir öğreticiyi tasvir eder.
Bu durumda salât, Peygamber’in tebliğ ettiği, insanlara öğüt verdiği bir “zikir meclisi”, bir ders ortamıdır.
Eleştiri: Dünyevi çıkarlar (ticaret, eğlence) uğruna bu süreci terk etmek, bir bilinç geriliği ve öncelik sapmasıdır.
---
Bu ayetler, salâtın bir öğrenme ve öğretme süreci, bir bilinç toplantısı, bir vahiy merkezli toplumsal inşa mekânı olduğunu güçlü biçimde destekliyor.
Bu bağlamda, “salâtı ikame etmek” (diriltmek, kurumsallaştırmak), bir eğitim-öğretim sürecini topluma mal etmek anlamına gelir.
Kıble, bu tür buluşmaların yönü; mescit, bu eğitimin mekânı; tekbir, zihinsel büyüklük idrakidir; rükû/sücûd, özveri ve içsel boyun eğiştir.
Salât’ın Kur’an’daki İşlevsel Boyutu
> “Ey iman edenler! Sarhoşken—ne söylediğinizi bilecek hâle gelinceye kadar—ve cünüpken—yolculuk hâli hariç—yıkanıncaya dek o VAHİY DERSİ’ne yaklaşmayın! Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz tuvaletten gelmişse yahut eşlerinizle cinsel temasta bulunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin: yüzlerinizi ve ellerinizi onunla temizleyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Nisâ 43)
Bu ayette geçen “salât” kelimesi klasik anlamda bir ritüel değil, ilahi öğretiyle buluşma, yani vahiy dersi bağlamında anlaşılmalıdır. Bu nedenle, zihin açıklığı ve bedensel temizlik, bilinçli katılım için ön koşul olarak zikredilir.
> “Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Oysa Allah, onların planlarını boşa çıkarır. Onlar o VAHİY DERSİ’ne isteksizce giderler; insanlara kendilerini olduğundan farklı gösterirler; Allah’ı da çok az hatırlarlar.” (Nisâ 142)
Burada da, münafıkların salât’a katılımı bir tür ikiyüzlü öğrenim katılımı olarak tanımlanmakta; bu da salât’ın yine bilinçli bir eğitim süreci olduğu fikrini desteklemektedir.
> “(Münafıkların) infaklarının kabulünü engelleyen sebepler: Allah’a ve Resulü’ne küfretmeleri, o VAHİY DERSİ’ne ancak isteksizce gelmeleri ve gönülsüzce bağışta bulunmalarıdır.” (Tevbe 54)
Yine, salât bir mecburiyet değil, gönüllü bir bilinç katılımı olarak görülmekte; bu nedenle gönülsüzlük, infak gibi davranışları da anlamsızlaştırmaktadır.
> “Yeryüzünde sefere çıktığınızda, kâfirlerin size zarar vermesinden korkarsanız, o VAHİY DERSİ’ni bırakmanızda/geri kalmanızda bir sakınca yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.” (Nisâ 101)
Burada geçen “qasr” kelimesi, genelde “kısaltmak” diye çevrilse de, kök anlamı itibarıyla “bırakmak, geri kalmak” şeklindedir. Aynı fiil, A’râf 202’de de “terk etmek” anlamında geçer. Bu da ayetin, sayısal bir azalmadan değil, öğrenim sürecinden geçici olarak geri kalmaktan bahsettiğini gösterir.
> “Güvenliğe kavuştuğunuzda VAHİY DERSİ’ni yapın. Çünkü o VAHİY DERSİ, mü’minler üzerine vakitli bir görevdir.” (Nisâ 102)
Bu ayet, o sürecin (salâtın) tamamlanması gerektiğini açıkça belirtir. Sadece “iqamet” (kurmak) değil, aynı zamanda tamamlama ve kurumsallaştırma anlamı da vurgulanmıştır.
> “Sen, seferde iken onlarla beraber olduğunda o VAHİY DERSİ’ni onlara yaptır. Dersi yaparken içlerinden bir grup seninle birlikte dursun ve silahlarını alsın. Onlar secde ettiklerinde, arkaya çekilsinler. Diğer grup gelip seninle dersi yapsın. Onlar da silahlarını ve tedbirlerini alsınlar. Kâfirler sizin silahsız kalmanızı ister. Yara nedeniyle veya hastalık hâlinde silah bırakmanızda sakınca yoktur. Ancak dikkatli olun. Allah, kâfirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır. O VAHİY DERSİ’ni bitirdiğinizde Allah’ı her hâl üzere anın, sakın unutmayın.” (Nisâ 103)
Bu detaylı düzenleme, salâtın bir öğretim oturumu olduğunu ortaya koyar. Bir grup katılır, diğer grup bekler; bu, tehlike anında bile bilinçlenme sürecinin kesintiye uğramaması gerektiğini gösterir. Secde ise burada bir hareket değil, dersin tamamlandığını belirten simgesel bir işaret olabilir.
> “Gerçekten şeytan, içki ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ın mesajından, yani o VAHİY DERSİ’nden alıkoymak ister. Hâlâ mı vazgeçmeyeceksiniz?” (Mâide 91)
Burada “salât”, doğrudan Allah’ın mesajına erişimle ilişkilendirilmiş; içki ve kumarın ise bu bilinç sürecine engelleyici etkileri vurgulanmıştır.
> “Ey iman edenler! o VAHİY DERSİ’ne giderken yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı mesh edin. Eğer cünüpseniz temizlenin. Hasta veya yolculukta iseniz yahut tuvaletten gelmişseniz ya da eşlerinizle yatmış ve su bulamamışsanız, bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin: yüzlerinizi ve ellerinizi onunla temizleyin. Allah size zorluk çıkarmak istemez; aksine sizi temizlemek ve üzerinizdeki vahyini tamamlamak ister. Umulur ki iman eder ve gereğini yerine getirirsiniz.” (Mâide 6)
Bu ayet de aynı çizgide, vahiy dersine hazırlık olarak hem zihinsel hem fiziksel temizlik gerekliliğini vurgular. Ayetin sonunda geçen “üzerinizdeki vahyini tamamlamak” ifadesi, salâtın bir öğretim süreci olduğu düşüncesini doğrudan destekler.
> “Nitekim size, kendi içinizden bir elçi gönderdik. Size âyetlerimizi okuyor, sizi arındırıyor, size Kitabı ve hikmeti öğretiyor ve bilmediklerinizi size bildiriyor.” (Bakara 151)
Bu ayet, Peygamber’in fonksiyonlarını sayarken vahiy temelli öğretimi merkeze alır. Onun asli görevi, toplumu ilahi öğretiyle eğitmek ve bilinçlendirmektir. Dolayısıyla bu fonksiyonun düzenli yapıldığı ve halkın da iştirak ettiği süreç, es-salât olarak adlandırılmıştır.
· BU EMİRLERİ NASIL YERİNİ GETİRİYORSUNUZ 🔻⬇️
· SALAT 1 (Kök Anlam; Destek) 🧲
· SALAT 2 "Din Adına Yapılan Her Eylem" 🧲
· SALAT 3 ( Vahye Bağlılık mı, Boş Ritüel mi?) 🧲
· SALAT 7 (GENEL DEĞERLENDİRME) 🔧🧲